“Ronîya rastîn ji şeva rastîn de derdikeve.”
1991 yılında Mem û Zîn filmi çekilmiş ve dönemin gerginliğine rağmen hayli ses getirmişti. Türkiye Kültür bakanlığı destekli film Meltem Doğanay,Yalçın Dümer,Füsun Demirel ve Halil Ergün’ün oyuncu, Musa Anter’in de anlatıcı rolü ile senarize edilmişti. Hatta Anter’in ” Mem û Zîn ,ne güzel ad ki bu yaştan sonra beni artist yaptı. Bügünkü gençler nerden nereye geldiğimizi bilmez.” Sözü filme eklenmiş bir ironi olarak hala günceliğini koruyor. Sansür ve kıt imkanlara rağmen film gösterime girmiş, belli bir izleyici kitlesine de ulaşmıştı. Filme dair hatırımda kalan en ilginç şey, Beko Ewan öldürüldüğünde izleyicilerin dakikalarca bu sahneyi alkışlaması olmuştu. İzmir şan sineması öyle bir alkışı az görmüştür. İzleyiciler Kürttü ve Kurdistan taşrasında ki kıran kırana savaşın tarafıydılar. Herkes istim üstünde gündüz normal vatandaş gece kırsaldan gelecek haberlerin mil(l)isiydi. Mem û Zin filmi bu bıçak sırtı zamanlara denk getirilmişti. Devlet yeni Kürt konsepti için projeyi desteklemiş,Kürtler de yıllar yılı gizli saklı okudukları, dinledikleri ve dillendirdikleri Xanî ve efsanevi aşk hikayesini sinema perdesinde görmenin heyecanını kaçırmak istememişlerdi. Film, savaşın sert zamanlarına ve Newroz kutlamalarına tesadüf etmişti.
Kurdistanda ki meydan okuma Türkiye’ye meydan yasaklama olarak yansırken her eylem etkinlik taraflar için gövde gösterisine dönüşüyodu . Pankartların bile bağımsızlık sembolü olduğu o günlerde, Newroz Kürdistan’a duygusal desteğin nirvasınıydı. Kendince herşey ilkti. Kılamlar, pankartlar, halaylar, renkler ve konuşmalar….
Kurdistan,sihirli bir kelime gibi peşindeki her anlamı gerçeğe dönüştürüyordu. Faşizm hiçti, zülüm yok edilecekti,ölüm ve kahramanlık birbirini küçümsüyordu. Yakılan evler, terk edilen diyarlar açlık ve belirsizliğe rağmen kalplerdeki amaç Newroz’da yükselen güven olarak tazeleniyordu adeta.
Nasıl olmasın!
Kürtler, dağ, taş, köy, kasaba ve şehir demeden Xani nin Newroz’nu, Mazlum, Mahsum,Necmettin ,Zekiye ve Rewşan gibi onbinlerce evladının gençliğiyle karşılıyordu….
Ve……..
İnsanın bünyesi kendisiyle sınırlı iken, tarihin bünyesi insanın yapıp etmesiyle sınırsız bir çehre kazanır.
Bu yüzden hiçbir milletin belleği içinden geçtiği süre ve olay çeşitliliğinden teşkil değildir. Geçmişin iyi kötü bütün insan kaynağı ve bilgi değeri o milletin geleceğini de bağlamaktadır. Bu yüzden Ehmede Xanî’ ye üç şey şey borçluyuz. Aşk,Şiir ve newroz.! Bu üç süper güç bügün dahi Kürtlerin varlık mücadelesinde; duygu,sanat ve tarih alanında en önemli aidiyetleri olarak önemini koruyor. Kuşkusuz Mem û Zîn gibi destansı olaylar her toplumda var. Ancak Xanî’nin Mem û Zîn’inde farklı olan bu aşk destanının milli bir amacın yeni versiyonu olarak sembolize edilmesi ve Kürdistan’ı bekleyen uzun kriz yılları hakkında uyarılar barındırmasıdır. Sosyal, siyasal hatta dini teşhisler bile bu ulusal uyarıya binaen seçilmiştir. Xani Mem û Zîn’i ulusal kaygıların sanatsal bir formülle izahı ve halkın dikkatine sunulma aracı olarak kurgulamıştır. Bu yüzden Mem ve Tajdin kahramanlık melekeleriyle çok çok irtibatlı iken, Zîn ve Sitî ‘ye karşı, aşk,güzellik ve asalet dışında fazla bir dahiliyet tanımaması,Xani’nin milli önceliklerini de yansıtmaktadır.
Mem û Zîn, kendi benzerleri içinde belki de en politik ve sosyolojik aşk destanıdır. Ne Tristan ile İsolde,Ne ferhat ile Şirin,ne de Romeo ve Juliet Mem û Zin kadar politik gerçekleri üstlenerek kaderlerini yaşamışlardır. Yani diğerleri çatır çatır aşk için mücadele ederken Mem û Zin bunun yanı sıra birde toplumsal meselelerin kaçınılmazlığıyla uğraşmışlardır. Bu kaçınılmaz kader ve kimlik bütünlüğü daha sonraki bütün Kürt siyasî,sanatsal ve düşünsel meselelerinin de hareket noktası olmuştur. DDKO deneyimle beraber Newroz bu minvalde yorumlanıp devrin yasaklarını atlatmak için ciddi bir kültürel sıçramaya dönüştü. Yani Xanî’nin aşk ve şiir arasına döşediği ulusallık ereği DDKO deneyimi ile bir nevi modern bir kültürizasyona revize edildi. Bu zemin daha sonra işçi partisine de kaynaklık ederek üçüncü ve en radikal yörüngesine oturacak,kurdistan uzun yıllar Newroz ve ulusal bilinç ortaklığının faydaları ve kaçınılmazlığına sahne olacaktı. O nedenle biz her Newroz da tarihi üç kere başa alıyoruz. Aşk ile, Şiir ile, tarihsel bilinç ile.
Ustadî divêtin û teemmul
Ixfa û texaful û tehemmul
….
Ew sîrî li bin serê xwe danî
Ew rengê vesarî kes nezanî
……
Bawer kir û gote merdê qasid:
“Ey pîr meke tu fikrê fasid
….
Ev nam û nisan û ev meqame
Bê xatirê wî li min herame..
..
Derdê min û te ji yek biferq e
Ew ferqi ji xerbê ta bi $erq e
Newroza me pîroz be!