Behice Feride Demir: Orhan Kotan’dan Birkaç Dize

Yazarlar

İkinci Dünya Savaşı sonrası Kürt entelektüellerinin çabaları, eserleri ve yaşamları özellikle okuma ve araştırma konusu olmalıdır. 20. Yüzyıl Kürt ulusal hareketi ve hürriyet çabasına bizden önce başlayan bu kuşakların entelektüel ve politik mizaçları, bir nevi bugünkü düşünce sistemimizin de ana fikrini oluşturuyor.

Bu dönemin mücadele arayışları, Soğuk Savaş’ın dişlileri arasında daha çok egemen ulusların çelişkilerine göre şekillenirken; bu dönemden itibaren gelişen entelektüelliğin kozmopolitliği, siyasi şahsiyet ve örgütlenmeleri doğrudan etkilemiştir.

Alîşêr, Şeyh Said, Seyit Rıza, İhsan Nuri, Cibranlı Halit, Abdülselam Barzani gibi kült liderlerin mirası ile Marksizmin yükselen ideolojisi arasında sıkışan bu kuşaklar, entelektüel başarıya bireysel yetenekleriyle ulaşmaya çalışmıştır. Politik çizgileri egemen ulusun yapılarına benzeştiği için, modern çağın ikinci yarısındaki Kürt entelijansiyasının kendi gündemini bulması sorunu günümüze dek sürmüştür.

Bu karmaşık sorunu görenlerden biriydi Orhan Kotan. Orhan Kotan, 68 kuşağının içinden çıkmış bir isim olsa da Kürt kimliği nedeniyle ne Ankara şairlerinin ideolojik simülasyonlarında ne de İstanbul şairlerinin bohemliğinde kendine yer bulabildi. İlhan Erdost ve Enver Gökçe gibi isimlerle birlikte, edebi yeteneğine rağmen çoğunlukla görmezden gelindi ve savunduğu halkların devrim antolojilerinde de pek yer bulamadı.

Zamanla bu iki ismi de geride bırakıp aksiyoner şairliğe yönelen Kotan, politik şiiri yeniden canlandırmış ve toplumsal meseleleri şiirinin başlıca teması hâline getirmiştir.

68 kuşağının ideolojik refleksleri gereği toplumculuk, ezilmişlik ve halkçılık gibi sosyal adaleti içeren konuları işlese de  Kürt tarihinin izini sürerek ortaya çıkardığı sembolik ve eleştirel tutum, Kotan’ı muhalif cephenin de muhalifi yapmıştır.

Dr. Şivan hareketine duyduğu sempati, Komal Yayınları’nın kuruluşundaki rolü, araştırma yazıları, dergi ve yayıncılık gibi meslekleri tecrübe etse de o, “şair Orhan Kotan” olarak kendini bulmuştur. Kuşkusuz, pek çok Kürt aydını gibi hapis, sürgün ve baskılardan nasibini almış; sağlığını yitirmiş ve sıkıntılı bir yaşam sürdürmüştür. Bu yönüyle Orhan Kotan, bir diaspora entelektüeli de sayılır.

Türkçe yazan bir Kürt şair olarak edebiyat sahnesinde kendine özgü bir yer edinen Kotan’ın eserleri, Kürt yayıncılığının teknik olanaklarının gelişmesiyle birlikte yeniden okuyucuyla buluşmaya başladı. 2022’den itibaren Avesta Yayınları, Kotan’ın şiirlerini yeniden yayımlamaya başladı. Bu serinin ilk kitabı olan Boyunduruk, 18 kısa ve uzun şiirle üç yıldır raflardaki yerini koruyor. Kompozisyonel bir üslüpla  şiirlerini yazan  Kotan, bu kitapta “Uzak Adamların Türküsü – Birinci Kitap” şiiriyle kardeşi Mümtaz’ı nihilist bir duyguyla selamlıyor.

Orhan Kotan’la özdeşleşen “İşkembe-i Kübra” şiiri en çok bilinenlerden olsa da “Ahval-i Eyyam” da kitapta öne çıkan şiirlerinden biridir. Kotan’ın şiirindeki politik ve hayati muhaliflik, birçok şiirinin bestelenmesini sağlamış ve bu eserler günümüzde “Orhan Kotan şarkıları” olarak milyonlara ulaşmıştır.

Avesta Yayınları, serinin devamı olarak Gururla Bakıyorum Dünyaya ve Sancı adlı eserleri de 2025 itibarıyla yeni tasarımlarla yayımladı. Kotan’ın yeniden yayımlanan eserlerinde öne çıkan şiirler, hem edebi kimlik hem de politik çıkarımlar itibarıyla günümüz okuruna hitap edecek tarzdadır. Gururla Bakıyorum Dünyaya, Nehri Destanı, Dosta Düşmana Karşı ve 1’den 6’ya Kural adıyla yazılan  şiirleri zamanın ötesine uzanan örneklerden bir kaçıdır.

Dijital çağda düşüncenin ve sosyal medya aidiyetinin bireysel tatminle iç içe geçtiği bir atmosferde, şiir artık vicdan ve hafıza tazeleme yükümlülüğüne sahiptir. Pek çok politik efsanenin zaman dışında kaldığı bu tuhaf dönemde, Orhan Kotan’ın pek çok dizesi hâlâ yüreğimizin yakınlarına düşebiliyor. Medyadan mutfağa, psikolojiden ilişkilere kadar boyunduruk altına alınmak istendiğimizi yine şiir okurken fark ediyoruz.

Bu yüzden Orhan Kotan’ın şiirleri, duygusal yankılar kadar politik belleğin birer kaydı olarak da önemlidir. İdeolojiler Savaşı’nın ortasında, kendisinin ve halkının sesini duyurmak isteyen bir entelektüelin kalemine olan bağlılığının bir çabası olarak da görebiliriz bu üç kitabı.

Yazıyı, “Ahval-i Eyyam”ın bir dizesiyle bitirirken, 

İyi okumalar!

“İşte bu

Varır ucu eksik yaşamlara

Nasıl da devrilir

Kim bilir neye geceden

Neye böyle bitmemiş senfonilere doğru

İşte bu

Yapyanlış bir Asya senaryosunda

Büsbütün iğreti oyuncu

Ama değil

Değil bir kadeh şarapta kaybolmuşluğum

Bir yumrukta çatır çatır kırılmışlığım değil

Bir oynayan var yüreğimle

İşte bu

Yalnız ve suçlu

Ve doğurgan

Hangi akşam kime doğru.”

 

İlginizi Çekebilir

Yunus Behram: Kürt Üniversitesi gelecek tasarımının bir ifadesidir
Ali Engin Yurtsever: Fırtınayla Savaşanlar

Öne Çıkanlar