Behice Feride Demir: Tişrîn  Barajı

Yazarlar

Savaşların siyasi sonuçları kadar, savaşın yaşandığı yerlerin de  unutulmaz bir tarihi vardır. Ukrayna savaşına kadar karadan  işgal ve cephe savaşına dayanan askeri savaş düzeni, Şubat 2022’den beri hava savaşları ile bambaşka bir aşamaya  geçti. Ülkelerin birbirini  film setine  çevirdiği devasa savaş teknolojisinde,  hedeflerin, mesafenin ve araçların  önemi değişmiş  durumda. Özellikle 2024 yılı çok katmanlı bir  teknolojik savaş yılı olarak tarihe geçti. Örneğin,  Waterloo, Amerikan iç savaşı Normandie  ve Vietnam gibi yakın dönem savaşları, 2024 yılının teknolojik kabiliyetleri karşısında bir harita bilgisine dönüşmüş durumda. 

Devletler uzaydan savaşı koordine edecek altyapı  yatırımları  yaparken, suikastler, sığınak delici füzeler, elektronik harp taktikleri, dronlar ve İHA’ların birbirine meydan okuduğu  yeni savaş dünyası, artık bir oyun parkı gibi. Hemen hemen saat başı füzelerin fırlatıldığı, dronların hedefleri vurduğu ve uçakların yeri göğü birbirine kattığı görüntüleri izliyoruz. Bir de bunları basit kılan, Nükleer Savaş gerçeği var ki kimse dillendirmek istemiyor.

Ukrayna’daki karşılıklı teknolojik yıpratma savaşı, iki ordunun gücü  oranında ilerlerken, ikinci en hareketli cephe olan Kürdistan’da ise, bir halkın birkaç sömürgeci  devlete karşı verdiği bir savaş var.  Birden fazla kolun güreşe tutuştuğu Kürdistan’da, iki zorunluluk bir arada. Hem ulusal kazanımları koruma  hem de uluslararası güçlerle müttefikliği genişletme söz konusu. Kürtler ilk kez hem  karada hem de havada savaş teknolojisine  entegre bir güç olarak dünya ordularından dayanışma görüyor. 

 “ Teke tek dövüşte yenilmeyen” Kürtler, geç de olsa bu yeteneklerini teknolojik imkanlarla birleştirirken, toprakları da unutulmaz savaşlara tanıklık ediyor. Kobani savaşı kayıtlara böyle geçti. 

Ancak  Şam’daki rejim değişikliğini fırsat bilip, bunu Kürt imhasına çevirmek isteyenlerin yeni barbarlık sathı Tişrîn Barajıdır. Rojava için önemli bir elektrik dağıtım merkezi olan baraj, 26 Kasım’dan beri saldırıların hedefi konumunda. Barajın ekonomik  önemi kadar, Şam’ın el değiştirmesi ile başlayan süreçte, Kürt cephesinin  ataklarını engellemek için de buradaki saldırlar özellikle planlanmış durumda. 

Bu yüzden Tişrîn Barajı artık Kürtler için ulusal öncülük ve özgürlükleri koruma barajı sayılır. Daha ilk günlerde savaşı sahadan takip eden genç gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin yaşamlarını yitirdi. 

Bunu izleyen günlerde Türkiye  uçak ve top saldırıları  ile barajın çevresini bombalamayı, İran ve Ruslar ise  psikolojik ve diplomatik şantajlarla Kürtleri tehdit etmeyi sürdürüyor. 

Buna karşılık Kürtler, Tişrîn Barajını bir direniş alanı  yapmak için her zamankinden daha çok destek  ve güç birliğine koşuyor. 

Rojavalılar, günlerdir tüm tehlikelere rağmen  baraj etrafında nöbet tutuyor. Hergün şehitler veriyor, evler,buğday siloları, hastaneler, okullar bombalanıyor. 

Dünkü bilançoya  göre öğrenci, öğretmen, gazeteci, aktivist ve sivil vatandaşlar hedeflenenler arasında. Ölü ve yaralı sayısı giderek artıyor. Ama Rojavalılar hepimize ruhiyet dersi verircesine dünyanın her tarafına koşmaya ve her tarafta konuşmaya devam ediyor. Mesud Barzani Hewlêr’den, Mazlum Kobani Hesekê’den, Şeyh Xeznewî  Minberden, İlham Ehmed Londra’dan bizi  daha çok akli ve azimli olmaya  teşvik ediyor. 

Bu yüzden herkesin Rojava’ya Kobani’ye, Tişrîn’e destek  olmak gibi tarihi bir sorumluluğu var. Kobani’den sonra Tişrîn Barajı da unutulmaz bir savaş ve mücadele yeri olarak anılacak. 

Zira Tişrîn sadece bir su kaynağı değildir, geç kalan ulusal birliğimizin de ilk adresidir. Gözümüz ve kulağımız Rojava’da.

İyi pazarlar! 

 

İlginizi Çekebilir

İran’da iki Yargıtay hakimi suikast sonucu hayatını kaybetti
Ali Engin Yurtsever: Adı Olmayan Süreç

Öne Çıkanlar