Behice Feride Demir: Xeznewi ve Hüseyin Kaytan

Yazarlar

Geçtiğimiz cuma günü Şeyh Murşid Xeznewi’nin Qamişlo’daki Camide verdiği tarihi hutbe Kürdistanlılar arasında yeni bir heyecan dalgası yarattı. Xeznewi, elbette bir din alimi ve Kürt medrese geleneğini temsil eden bir sima. Siyasi realitenin Xeznewi’nin hutbeli çıkışına uygun olup olmadığını zaman gösterecek ama Şeyhin üslubundaki şiirsel hatırlatmalar, tarihsel anekdotlar ve eleştirel farkındalık, siyasal islamın terör ve şiddet aparatına dönüştüğü bir düzlemde Kürtlerin duruşunu belli etmek bakımından önemlidir.

Kürt alim ve şairleri dil, kültür, toplum ve tarih arasında kurdukları örüntülerle Kürt ulusal hareketlerini her zaman yakından takip etmiş ve iç dinamiklerini etkilemiştir. Bugün dahi siyasetin sahip olduğu kimi iletişim hatları ve sosyal dokunun önemli bir kısmı bu etkileşimin izlerini taşıyor. Bu nedenle Xeznewi’nin konuşması siyasetten yabancı gelmediği gibi sanatsal nüans bakımında da bizi şaşırtmadı. Hatta siyaset, dijital medya ve liderlere angaje olan tartışma ortamımızda Kürt bir alimin çıkıp sade bir üslupla sosyal bir dalgayı tetiklemesi herkes için sürpriz oldu. Xeznewi, siyasilerin eskiyen akıl yürütmelerini, sanatçı ve aydınların Kürdistan’a olan yabancılığını ve partilerin propaganda dilini eşit mesafeden değişime davet etti.

Bu nedenle Xeznewi’nin konuşmalarına gösterilen ilgi konjonktürel gelişmelerle uyumlu olduğu kadar Kürt kamuoyunun kendi iç sesine ve söylemine ne  kadar muhtaç olduğunu gösteriyor.

Sosyal medyada  Xeznewi’nin konuşmalarını izlerken, uzun zamandır sesi soluğu çıkmayan ama “ Benim Karanlık Çağım” la aramıza dönen Hüseyin Kaytan’ın son şiir kitabı elime geçti. Kürt sanatçılarının Kürtlüğü, Türkçeye içerden eklemleme çabaları 1960 sonrası mecburi bir girişim iken, 1980 sonrası bilinçli bir tercih olarak Kürt aydınlarının kabulü haline geldi. Aslında bu durum Kürtlüğü  kültürel bir kimlikle Türkçenin içine taşıma ve oradan görünür kılmaya yorumlanırsa da devletin baskıları karşısında bir başarı elde edilemedi. Hatta 1990 sonrası bu tür denemeler  beyin göçüne evrilerek hem Kürtçenin alan kaybetmesine hem de Kürt sanatının modern dönemdeki hafızasının asimile olmasına sebep oldu.

Bu durum Türkçe eser veren Kürt yazarların kalitesini azalttığı gibi Türk sanat piyasasında da illegal sayılmalarını ortadan kaldırmadı.

Hüseyin Kaytan bu  illegaliteye  direnen şairlerdendir. Ailece siyasetin içinde olmaları, sanatsal kabiliyetleri ve Kürdistan’dan yana olmaları onu her bakımdan çağının  şairi haline getiriyor. Belki bu yüzden Kaytan, son şiir kitabına “ Benim Karanlık Çağım” adını vermiş. Kaytan’ın altıncı şiir kitabı olan “Benim Karanlik Çağım” Avesta Yayınları etiketiyle çıkmış. Kitap iki bölümlük yirmi beş şiirden oluşuyor. İlk bölümü uzun şiirlerle biraz daha toplumcu şiiri andırırken “Şarkılar Defteri” olarak adlandırılan ikinci bölümde kısa ve tekrarla okunabilecek  şiirlere yer verilmiş. Bu bölümdeki şiirlerin çoğu hafızamızda derhal yer bulacak kadar güzel. Bu duygu rüzgarı ilk bölümdeki uzun ve sitemkar havayı dağıtıyor.

Sosyal medyanın anlamı yuttuğu, insanların emojilerle duygularını dile getirdiği, savaş cephelerinin canlı yayınlandığı ve kimsenin kalbini hissetmediği bir atmosferde  şiir okumak ve şiire inanmak giderek özel bir ilgi gerektiriyor. Aşkın, milliyetin, değerlerin hatta bedenin küreselleştiği bir ortamda kalıcı ve canlı hislerin soyu ise tükenmek üzere.

“Benim Karanlik Çağım” tipik bir Hüseyin Kaytan kitabı olarak, biraz bu sarhoşluğa dur demek biraz da yorulan ruhumuzu dinlendirmek için yazılmış sanki.

Kaytan, bu hassasiyetle hem şiirin genetiğini korumuş  hem de modern Kürt şiirinin damarını kullanarak düşünmeyi, paylaşmayı ve yaşamayı yeniden soruşturmayı öncelemiş.

Çok acımasız bir savaş yılını geride bıraktık ve her yönüyle yeni çağın masası kuruluyor. Konuşmak, yazmak, sevmek, hissetmek, hatırlamak, bakmak, dokunmak hatta gidip gelmenin bile çok azaldığı bir geleceğin gölgesinde  şiir ve şairlerin geleceği nasıl konumlanacağı  bilinmiyor.

Zira ilk çeyreğini geride bıraktığımız çağ, fazlaca karanlık ve karamsarlık üretti.

Xeznewi’nin uyarıcı hutbesi, Kaytan’ın sevmeyi, yaşamayı yeniden hatırlatan dizeleri ikinci çeyreğe  yeterli gelmese bile içimize iyi gelecek gibi duruyor. İyi okumalar.

İyi pazarlar!

 

İlginizi Çekebilir

CHP lideri Özel: 2025 yılını AK Parti’ye dar edeceğiz
Ali Engin Yurtsever: Savaşın Dalgalı Dili

Öne Çıkanlar