🔴 Avrupa Komisyonu, Rusya ve Belarus’un bloğun doğu sınırına karşı silahlandırdığı göç akınlarına karşılık olarak Polonya’nın hem Avrupa hukukunda hem de uluslararası hukukta yer alan sığınma hakkının zaman sınırlı ve bölgesel olarak askıya alınmasını öngören tartışmalı planına siyasi onay verdi…
Bu karar, göçmenlerin sığınma talebinde bulunmasını engelleyecek ve sınır polislerine onları geri gönderme yetkisi verecek bir acil durum yasası çıkaran Finlandiya da dahil olmak üzere benzer durumdaki diğer üye devletler için de geçerli.
AB yürütme organı Çarşamba günü yayınladığı yeni kılavuzda, temel hakların askıya alınmasına orantılı, geçici ve Rusya ile Belarus’un yarattığı güvenlik tehdidini ele almak için “kesinlikle gerekli” ve sınırlı olması halinde izin verilebileceğini ifade etti.
Avrupa Komisyonu’nun güvenlik ve demokrasiden sorumlu başkan yardımcısı Henna Virkkunen, “Komisyon, [bu kılavuzla] üye devletlerin istisnai tedbirler de alabileceği nadiren oluşabilecek durumlara açıklık getiriyor. Örneğin, sığınma hakkının kullanılmasını sınırlayabilirler, ancak bu çok katı koşullarda ve yasal sınırlar içinde gerçekleşmelidir,” diye belirtti.
Bu değerlendirme Komisyon için bir geri adım anlamına geliyor. Polonya Başbakanı Donald Tusk Ekim ayı ortasında Polonya’nın iltica engelleme girişimini ilk kez açıkladığında, Brüksel hızlı hareket ederek Varşova’ya “sığınma prosedürüne erişim sağlama yükümlülüğünü” hatırlatan açık bir uyarı yayınladı.
İnsani yardım örgütleri henüz uygulamaya konulmamış olan bu öneriyi sert bir dille eleştirirken, Uluslararası Af Örgütü öneriyi “açıkça hukuka aykırı” olarak nitelendirdi.
Ancak günler sonra Tusk, AB liderleri zirvesine katılarak bu planını savundu ve bunu ulusal güvenlik için varoluşsal bir mesele olarak ifade etti.
Tusk’ın konuşması etki yarattı ve toplantının sonuç bildirgesinde “onaylama” olarak okunan nihai ifadesini etkiledi.
AB liderleri sonuç bildirgesinde “İstisnai durumlar uygun tedbirler gerektirir” ifadesine yer verdi.
Çarşamba günü yayınlanan kılavuz, Rusya ile Belarus’un kaos yaratmak ve AB’nin iç siyasetini istikrarsızlaştırmak için organize ettiği göç akımlarını engellemek üzere AB ülkelerine daha geniş hareket alanı tanıyan yeni bir zemin sağlıyor.
Genellikle hibrid savaş olarak tanımlanan bu olgu ilk olarak 2021 yazında, Minsk’in Belarus’ta yapılan ve bloğun tanımayı reddettiği tartışmalı 2020 başkanlık seçimlerinin ardından AB’nin doğu sınırına bir göçmen akını göndermesiyle başladı.
O zamandan bu yana göç akımları azaldı ancak Rusya’nın Ukrayna’daki savaş nedeniyle uygulanan AB yaptırımlarına misilleme olarak altyapı sabotajı ve enerji şantajı gibi çok sayıda yöntemi denemesiyle ara ara devam etti.
AB Komisyonu’ndan Virkkunen, “Doğu sınırında, özellikle Polonya-Belarus sınırında yasadışı göçlerin önemli ölçüde artmasıyla birlikte kalıcı ve ciddi bir durumla karşı karşıyayız” dedi.
AB’nin sınır ve sahil güvenlik ajansı Frontex’e göre, AB’nin doğu sınırında bu yılın Ocak ve Kasım ayları arasında Ukrayna vatandaşı olmayan 2683 düzensiz sınır geçişi kaydedildi. Bu geçişlerdeki başlıca uyruklar, Etiyopya (426), Somali (415), Eritre (405) ve Suriye (365) gibi sınır dışı edilmeyi imkansız olmasa da zorlaştıran, savaştan zarar görmüş ülkelerdi.
Yine de savaştan kaçan Ukraynalılar 13.847 sınır geçişi ile en büyük göçmen grubunu oluşturdu. Özel bir AB yasası kapsamında Ukraynalılara acil koruma sağlanıyor.
Hukuksuz geri gönderme şüpheleri
Bir basın toplantısı sırasında Virkkunen’e yayınlanan yeni kılavuzun üye devletlerin AB ve uluslararası hukuk tarafından yasaklanmış bir uygulama olan göçmen geri itme uygulamasına izin verip vermediği soruldu.
Salı günü İnsan Hakları İzleme Örgütü, Polonya’yı sığınmacıları Polonya topraklarına girdikten sonra bile şiddet kullanarak sınır dışı etmekle suçlayan bir rapor yayınladı.
Dikkat çekici bir şekilde Virkkunen, Komisyon’un geçmişte standart olarak yaptığı gibi geri göndermelere kategorik olarak karşı çıkmadı. Virkkunen’in belirsiz tutumu, bloğun göç ve iltica politikasını hızla yeniden şekillendiren sağa yönelim değişimini yansıtıyor.
Geri gönderme konusunda evet veya hayır şeklinde bir cevap vermesi istenen Başkan Yardımcısı, “Üye devletler bu tür durumlarda istisnai tedbirler alabilirler ancak bu tedbirler her zaman uluslararası hukuka ve AB hukukuna uygun olmalıdır,” dedi.
Kendisine yöneltilen soruya, “Burada göç politikaları hakkında konuşmuyoruz. Bu güvenlikle ilgili. Bu bir güvenlik meselesi,” şeklinde cevap verdi.
Kılavuzda yer alan bir dipnotta; üye devletlerin, olağanüstü durumlarda bile yetkililerin, göçmenleri zulüm, işkence veya başka türlü kötü muamele riski altında olacakları bir yere göndermelerini yasaklayan uzun süredir devam eden geri göndermeme ilkesine saygı göstermeleri gerektiği belirtiliyor.
Ancak Komisyon, göçmenlerin Belarus’a geri gönderilmesinin bu ilkenin ihlali anlamına gelip gelmeyeceğini kesin olarak belirtmiyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü raporunda, sığınmacıların Polonyalı sınır görevlileri tarafından sınır dışı edildikten sonra, kendilerini sık sık Polonya’ya geri göndermeye zorlayan Belaruslu yetkililer tarafından ağır koşullar ve fiziksel istismarla karşı karşıya kaldıkları vurgulanıyor.
Komisyon, sığınma talebi reddedilen ve bu nedenle AB topraklarına girmesi yasaklanan göçmenlere ne olacağı konusuna ise açıklık getirmedi.
Kılavuza tepki gösteren Uluslararası Af Örgütü’nün göç ve iltica savunucusu Olivia Sundberg, “istisnai durumlar” ibaresi altında getirilen önlemlerin kolayca uzatılabileceği ve etkili bir şekilde yeni bir normal yaratabileceği konusunda uyardı.
Euronews’in hafta içi podcast yayını Radio Schuman’a konuşan Olivia Sunbderg, “Komisyon bu uygulamaların AB hukuku ve uluslararası hukukla uyumlu olmasını sağlamak için mücadele etme konusunda son derece isteksiz davranıyor. Avrupa sınırlarında bir tür olağanüstü hali normalleştiren çok sayıda konuşma ve bir dizi mevzuat ortaya konduğunu gördük,” ifadelerini kullandı.
/Kaynak: euronews/