Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin kararının gerekçesi Resmi Gazete’de yayımlandı

Milletvekilliği düşürülen Can Atalay’a ilişkin kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı olmadığını belirten Anayasa Mahkemesi, “Anayasaya aykırılığı sabit olan bir karara hukuken geçerlilik tanınamaz” dedi.

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın TBMM Genel Kurulu’nda Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin kararı okunarak milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin kararının gerekçesi Resmi Gazete’de yayımlandı.

AYM, 22 Şubat tarihli kararında,”TBMM Genel Kurulu’nun 30/1/2024 tarihli 54. birleşiminde Yargıtay 3. Ceza Daresi’nin 31/1/2024 tarihli kararının ekte gönderildiğine dair anılan Daire Başkanlığı yazısının okunması suretiyle Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde olduğunun tespitine ve Anayasa’nın 85. maddesi uyarınca iptaline karar verilmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına oy çokluğuyla karar verildi” denildi.

Anayasa’nın 85’inci maddesinde, “Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine 84 üncü maddenin birinci, üçüncü veya dördüncü fıkralarına göre karar verilmiş olması hallerinde, Meclis Genel Kurulu kararının alındığı tarihten başlayarak yedi gün içerisinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın, Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini onbeş gün içerisinde kesin karara bağlar” ifadesi yer alıyor.

“Kararın ortadan kaldırılması anayasal bir zorunluluktur”

Atalay’la ilgili kesin bir mahkûmiyet kararı içermediği açık olan kararlara yer verilen Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin yazısının TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla milletvekilliğinin düşmesine yönelik işlem tesis edilerek fiili bir durum oluşturulduğu ifade edilen gerekçeli kararda, “Bu fiili durum hakkında Anayasa Mahkemesi’nce karar verilmesi mümkün değildir” denildi.

Kararda, “AYM’nin 25/10/2023 tarihinde verdiği hak ihlali kararı sonrasında Can Atalay ile ilgili kesinleşen bir hükmün varlığından söz etmek hukuken mümkün değildir. AYM’nin ihlal kararından sonra kararın hüküm fıkrasında belirtildiği şekilde ihlale yol açan kararın ortadan kaldırılması anayasal bir zorunluluktur. AYM’ce Anayasa’yı ihlal ettiği tespit edilen bir yargısal kararı mahkemeler dahil hiçbir kamu otoritesi esas alamaz ve Anayasa’ya aykırılığı sabit olan bir karara hukuken geçerlilik tanınamaz” denildi.

AYM’nin ihlal kararlarının yol gösterici veya tavsiye mahiyetinde kararlar olmadığı, bağlayıcı ve gereğinin yapılması konusunda ilgili otoritelere takdir alanı bırakmayan kararlar olduğunu hatırlatan Anayasa Mahkemesi, “Bu kapsamda AYM’nin ihlalin kaynağı olarak tespit ettiği önceki kararın kaldırılması hususunda derece mahkemelerinin herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır” dedi.

 

“Yargıtay Kararına Hukuki Değer Atfedilmesi Mümkün Değil”

Söz konusu kararın yasama organı yönünden de bağlayıcı nitelikte olduğunu belirten AYM, Atalay’ın ikinci başvurusu üzerine verdiği ihlal kararının giderimi kapsamında kararın bir örneğinin TBMM’ye gönderilmesine hükmetti.

“Derece mahkemelerinin AYM kararını uygulamamış olmaları bu anayasal gerekliliği ve gerçeği değiştirmemektedir. AYM’nin ihlal kararı karşısında Yargıtay’ın AYM kararına uyulmaması yönünde verdiği karara hukuki değer atfedilmesi mümkün olmadığı gibi Yargıtay’ın bu kararından hareketle kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının varlığını sürdürdüğünü kabulü de mümkün değildir” denilen gerekçeli kararda TBMM’de okunan Yargıtay kararı için “AYM’nin anılan bireysel başvuru kararına uyulmasına yer olmadığına ilişkin Türk hukukunda verilmesi mümkün olmayan, Anayasa’nın tamamen dışında kalan ve hukuki dayanağı bulunmayan bir karardır” ifadesi kullanıldı.

Kaynak: DW

İlginizi Çekebilir

İsrail’in Beyrut’a yönelik hava saldırısında ölenlerin sayısı 7’ye yükseldi
Eğitim Sen: Valilikler üyelerimizin yönetici olmasını engelliyor

Öne Çıkanlar