Çandar: “Türkiye’de Orta Çağ karanlığı yaşanıyor”

GündemPolitika
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, İYİ Parti’nin “RTÜK’ün tarafsız kalıp kalmadığı” hakkındaki grup önerisi üzerine TBMM Genel Kurulu’nda konuştu.
Genel Kurul’da konuşma yapan Çandar, gazeteci kökenli bir milletvekili olduğunu hatırlatarak “Huzurunuzda gazeteci kökenli bir milletvekili olarak konuşuyorum. Kırk yıl aralıksız gazetecilik yaptım, meslekle ilişkim kopmadı, elli yıl olmuş oluyor kırk yıldan sonra bugüne kadar yani yarım yüzyıl gazetecilikle iştigal ettiğim için basın özgürlüğünün darbe dönemlerinde nasıl kısıtlandığını gayet iyi bilirim” ifadelerini kullandı.

“80’lerde bile böyle değildi”

Gazetecilik yaşamından örnekler veren Çandar, 12 Eylül Askeri Darbesinin ardından gerçekleştirilen Anayasa referandumunda uygulanan sansürleri hatırlattı.

Çandar, 12 Eylül 1980 darbe döneminde, Anayasa referandumu sırasında mavi oy “ret oyu” anlamına geldiği için, rejim sahiplerinin gazetelerde “mavi” kelimesinin geçmesini yasakladığını ve bu nedenle, Yaşar Kemal’in “Gökyüzü Mavi Kaldı” isimli romanının o dönem gazete ilanlarından çıkarıldığını anlattı.

“Türkiye’de maalesef orta çağ karanlığı yaşanıyor” sözlerini sarf eden Çandar’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“Huzurunuzda gazeteci kökenli bir milletvekili olarak konuşuyorum. Kırk yıl aralıksız gazetecilik yaptım, meslekle ilişkim kopmadı, elli yıl olmuş oluyor kırk yıldan sonra bugüne kadar yani yarım yüzyıl gazetecilikle iştigal ettiğim için basın özgürlüğünün darbe dönemlerinde nasıl kısıtlandığını gayet iyi bilirim. Mesela, 12 Eylül 1980 darbe döneminde, Anayasa referandumu sırasında mavi oy “ret oyu” anlamına geleceği için rejimin sahipleri tarafından “mavi” kelimeleri gazetelerde yasaklanmıştı ve gazete mutfağında çalışırken gece sabaha kadar haldır haldır “mavi” kelimesi geçiyor mu diye aradık ve Yaşar Kemal’in ‘Gökyüzü Mavi Kaldı’ romanının ilanını bulduk. Gazetenin kapanma tehlikesi vardı, derhâl o ilanı çıkarttık, Yaşar Kemal’in ‘Gökyüzü Mavi Kaldı’ adlı kitabı yer alamadı gazetede.

28 Şubat Postmodern darbe isim telif hakkı bendedir; 28 Şubat’ta Postmodern darbenin Andıç iftirasına maruz kaldık, yazılarım durdurulmuştu, nice zaman sonra yazıların tekrar başlaması kararı alındığı zaman “Bir şartla, aman, yazı yazacaksan 2 şeyi yazmayacaksın, 2 sözcük ve konu geçmeyecek” dediler. Nedir o? “Askerlerden söz etmeyeceksin, askerlere eleştiri yok.” Ee, öbürü? Kürt sorunu hakkında yazmayacaksın. Sansür, yani 12 Eylül darbe dönemindeki sansür zihniyetinin bir başka tezahürü, 28 Şubat dönemine aitti. Geldik son darbe dönemine. Diyeceksiniz ki: Darbe nereden çıktı? Cumhuriyet Halk Partisi “19 Mart darbesi” diyor, öyle söz ediyor ama sadece Cumhuriyet Halk Partisi onu söylemiş olsa bir şey demeyecektim ama baktım Ali Babacan da öyle diyor. Ali Babacan, AK PARTİ’nin kurucularından, 2 dönem Başbakan Yardımcılığı yapmış, Dışişleri Bakanlığı yapmış, bugünlerde iktidar olarak ekmeğini yemeğe devam ettiğiniz ekonomi başarılarının üstüne damgasını vurmuş bir şahsiyet; o diyor ki: “28 Şubat, 27 Nisan E-muhtırası ne demekse, iktidarın 18 Marttan bu yana yaptıkları da bizim için o demek.” Darbe diyor yani. Şimdi, bu darbeyi biz basın alanında nereden anlıyoruz? RTÜK’ten anlıyoruz. Daha çok yakında Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin ödül törenine gittik, Haber Dalında birincilik ödülü Timur Soykan’a verilmişti. Fakat Timur Soykan, o gün sabaha karşı gözaltına alındığı için ödül törenine haber ödülünü almaya gelemedi.

Şimdi, sonuç olarak RTÜK ne yapıyor ne ediyor, nasıl bir sansür ve yasak makinası gibi çalışıyor? Verilen önergede uzun uzun ayrıntılarıyla anlatıldı. Ben sadece bir şeye işaret ederek tamamlayacağım: Dünyanın basın özgürlüğü ölçümü bakımından saygın bir kuruluşu sayılan Sınır Tanımayan Gazeteciler’in 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 180 ülke arasında 158’inci sırada. Pek iftihar edilecek bir durum değil ama geçen yıl 165’ti, yedi basamak yükselip 158 olmuş. Şimdi olsa -2025 endeksi daha çıkmadı- kim bilir ne hâle gelecek.

Son söz o ki; basın özgürlüğü konusunda Türkiye’de maalesef orta çağ karanlığı yaşanıyor ve ülkenin, en karanlık dönemlerini yaşadığı -az önce örnek verdiğim- 80’lerde bile basın özgürlüğü üzerinde bu kadar geniş bir karartma yoktu. Saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum.”

/tigris/

İlginizi Çekebilir

Tutuklanmasının 10. yılında Kürt sanatçı Nudem Durak’a uluslararası destek
DW İfade Özgürlüğü Ödülü Tamar Kintsuraşvili’ye verildi

Öne Çıkanlar