CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son seçimleri kazanmasını ve kabinedeki değişiklikleri “devlet iktidarı Erdoğan’dan devraldı” şeklinde yorumladı. “Devletin bu kadar bütün kadrolarıyla bir iktidarda olduğu bir dönem olmamıştır” diyen Tanrıkulu; Genelkurmay Başkanı, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı olan isimlerin hepsinin devlet geçmişine dikkat çekti.
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son seçimleri kazanmasını ve kabinedeki değişiklikleri “devlet iktidarı Erdoğan’dan devraldı” şeklinde yorumlayarak, “Devletin bu kadar bütün kadrolarıyla bir iktidarda olduğu bir dönem olmamıştır” dedi.
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, T24’ten Cansu Çamlıbel’e konuştu. Kendisine “Bu yeni süreçte Türkiye’yi bekleyen en büyük risk nedir sizce?” sorusu yöneltilen Tanrıkulu, “Son seçim bence Erdoğan’ın iktidar olduğu bir seçim olmadı. Devlet iktidarı Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’nu kazandırmamak karşılığında devir aldı bence. Devletin bu kadar bütün kadrolarıyla bir iktidarda olduğu bir dönem olmamıştır” cevabını verdi.
Tanrıkulu, düşüncesini şöyle temellendirdi: “Tek tek bakarsak; Milli Savunma Bakanı bütün kariyeri orduda geçmiş bir Genelkurmay Başkanı, Dışişleri Bakanı bütün kariyeri devlette geçmiş bir MİT Başkanı, İçişleri Bakanı bütün kariyeri bakanlıkta geçmiş ve İstanbul valiliği yapmış bir isim. Milli Eğitimi Bakanı daha hiç siyasette olmamış. Cumhurbaşkanı Yardımcısı siyasetten önce DPT’de çalışmış önemli planlamacı. Bir devlet iktidarı ile karşı karşıyayız. Ve parti olarak bunun ne kadar farkındayız ben bilmiyorum.”
‘ŞENER’İ DUYDUĞUMDA BERBAT HİSSETTİM, NASIL BÖYLE BİR ŞAHSİYETLE AYNI SIRADA OTURMUŞUM’
Cumhurbaşkanlığı seçimleri birinci turunda Sinan Oğan’a oy verdiğini söyleyen eski CHP’li Abdüllatif Şener’le ilgili soruya cevap veren Tanrıkulu, şunları söyledi: “Beş yıl parlamentoda birlikte milletvekilliği yaptık. Partinin birçok ortamında beraber olduk. Sohbetlerimiz oldu. Sonuç itibariyle saygı duyduğumuz bir milletvekiliydi. Parti de kendisine çok değer verdi. Şu önemlidir, bütçe döneminde Plan Bütçe Komisyonu’nda parti adına konuşmak. 30 dakika falan parti adına konuşmak öyle herkese nasip olmaz. Ve kendisi parti adına konuştu. Ben duyduğum anda bir televizyon yayınındaydım, şok oldum ve kendimi çok berbat hissettim. Nasıl bir siyasetçi kendini ve partiyi bu duruma düşürebilir? Bunu yaparken ne düşünebilir? Daha kötü olan şey şu, yani Kemal Bey’le çok yakın bir dostluğu da var ve Kemal Bey’in aday olduğu seçimde Kemal Bey’e oy vermiyor. Ve o turda kazanmayacak bir aday olan Sinan Oğan’a oy veriyor. Yani bunu nasıl yapar? İnanılmaz bir şey gerçekten. Hangi öfke, hangi kızgınlık ya da hangi siyasi davranış bunu açıklar? Onu gerçekten bilemiyorum. Başbakan Yardımcılığı, Maliye Bakanlığı yapmış bir siyasetçi nasıl kendini bu duruma düşürür? Bu davranışa girebilecek kadar neye öfkelenmiş olabilir? İnanın bilemiyorum. Duyduğumda kendimi hakikaten de berbat hissettim. Nasıl ben böyle bir şahsiyetle aynı sırada oturmuşum?
Kayank: Bold Haber