Bölgede barışın ancak Kürt halkının kazanımlarına saygıyla mümkün olduğunun altını çizen Çiftyürek, “Bölgede Kürt’süz barış olmaz. Esad ile görüşün, Irak ve Kurdistan Bölgesi ile de görüşün ama Kürtlerle de savaş siyaseti yerine barış siyasetini izleyip, barış elini uzatın. Kurdistan bölgesinde çok net bir savaş sürüyor. Devlet bütün askeri, kara ve hava gücüyle bu savaşı sürdürüyor. Bu savaşı şiddetle kınıyoruz ve bir an önce son verme çağrısında bulunuyoruz. Bu savaş Türk ve Kürt halkının da yararına olmayacaktır” şeklinde konuştu.
KDP’YE ‘TUTUM’ ÇAĞRISI
Irak’ın saldırıları desteklediğine dikkati çeken Çiftyürek, “Burada kilit olan KDP’nin tutumudur. Görülüyor ki KDP’nin de devletin bu savaş siyasetine doğrudan doğruya karşı tutumu yoktur. Tersine Türk hükümeti ile işbirliği içinde olduğu –acı gerçeğimiz maalesef budur- görülüyor. Biz bunu asla ve asla doğru bulmuyoruz. KDP’ye, Sayın Mesud Barzani’ye çağrımız şudur: Her zaman 4 parçada kendisinin saygılı bir konumu var. Her zaman Kürtlerin eliyle Kürt kanının dökülmesine karşı çıktı. Bir kez daha karşı çıkmaya çağırıyoruz. Türkiye hükümetine karşı, savaş siyasetine karşı PDK’yi özellikle Mesud Barzani’yi net tutum almaya çağırıyoruz” diye konuştu.
‘YNK SESSİZLİĞİNİ BOZMALI’
YNK’ye de çağrıda bulunan Çiftyürek, “YNK iç siyasi hesaplarla hareket etmemeli, suskunluğunu bozmalı, bu savaşa karşı tutum almalı. Türkiye’nin, Kurdistan bölgesinden çıkması için çağrı ve tutumunu sürdürmelidir” dedi. Savaş karşıtı duruşun büyütülmesi gerektiğini vurgulayan Çiftyürek, “Bütün parti, kurum ve şahsiyetlere çağrımız; KKP (Kurdistan Kominist Partisi) ve Partiya Zahmetkeşan’ın başlattığı savaş karşıtı tutumu desteklemeleridir. Bu tutumu büyütelim. Bütün partilerimizin, halkımızın, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği’nin (AB) buna karşı tutum alması gerekir” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE’NİN PERSPEKTİFİNDE İLHAK VAR’
Çiftyürek, Federe Kurdistan Bölgesi’nin Türkiye toprağı olmadığına işaret ederek, “Orası uluslararası hukukta başka bir ülkedir. Savaşın çözüm getirmediği ortadadır. O bölgede kimlik kontrolü yapmak hukuki ve insani değildir. Kürt halkı olarak bunu kabul etmiyoruz” diye kaydetti.
Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesini “Musul Vilayeti”, Kuzey ve Doğu Suriye’yi ise “Halep Vilayeti” olarak gördüğünü kaydeden Çiftyürek, “Bu doğrudan doğruya orayı kalıcı olarak ilhak etme perspektifini içeriyor. Savaş siyaseti onun ön adımıdır. Türkiye’nin zaten stratejik olarak hedefinde bir ilhak politikası vardır. Irak ve Suriye’yi yapay devlet olarak görüyor. Bazı dönemlerde zora girdiği için geri adım attı. Suriye’yi devlet olarak tanısa da fiilen tanımıyordu. Tanısaydı zaten Suriye’de iç savaş başladığı günün ertesinde ‘Emevi Camii’nde namaz kılacağız’ demezdi” diye konuştu.
ORTAK TUTUM ÇAĞRISI
Paramiliter güçlerin Federe Kurdistan Bölgesi’ne götürülmesini de değerlendiren Çiftyürek, bu durumun yeni bir şey olmadığını söyledi. Çiftyürek, benzer uygulamaların daha önce Kuzey ve Doğu Suriye kentlerinde yaşandığını hatırlatarak, “Bu sonu gelmeyen kör bir siyasettir. Kör ve savaş siyasetinin Suriye’de geldiği nokta ortada. KDP’ye, Sayın Barzani’ye, Kurdistani diğer partilere… YNK’de dahil olmak üzere bu savaşa karşı ortak tutum alma çağrısında bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.
/Mezopotamya Ajansı/