İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Türkiye İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi, Uluslararası Hukukçular Komisyonu ve Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu, HDP’nin eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tutukluluklarının 7. yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yaptı.
Türk hükümetine çağrıda bulunulan açıklamada, “hükümetin uluslararası hukuka uyması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bağlayıcı kararlarını yerine getirerek, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın derhal serbest bırakılması gerektiği” belirtildi.
HRW’nin Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson’ın görüşlerine yer verilen açıklamada Williamson’ın “Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın hukuka aykırı şekilde hapsedilmelerinin yedinci yıldönümü, Erdoğan Cumhurbaşkanlığının Türkiye’deki milyonlarca Kürt ve sol seçmeni temsil eden, demokratik yollarla seçilmiş muhalif siyasetçileri susturmak amacıyla tutukluluğu siyasi saiklerle kullanma isteğinin belirgin bir hatırlatıcısıdır. Türkiye, siyasetçilerin serbest bırakılmasına hükmeden bağlayıcı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymayarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile daha geniş anlamda uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini alenen ihlal etmektedir” sözleri aktarıldı.
Uluslararası Hukukçular Komisyonu Avrupa ve Orta Asya Programı geçici Direktörü Temur Şakirov da, “AİHM’in Yüksekdağ ve Demirtaş’ın tutukluluğunu haklı kılacak yeterli gerekçe bulunmadığı yönündeki kararına rağmen, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Nisan 2023’te, Yüksekdağ ve Demirtaş’ın siyasi ifadeleriyle ilgili olduğunu iddia ettiği çok sayıda suçtan mahkumiyet talep ettiğini” anımsattı. Şakirov “bu durumun, iki siyasetçiyi hedef alan davanın nihai amacının siyasi olduğunun altını çizdiğini ve adaletin yerini bulacağına dair şüpheleri güçlendirdiğini” belirtti.
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu Başkan Yardımcısı Reyhan Yalçındağ da, “Mart 2024 yerel seçimleri hızla yaklaşırken, Bakanlar Komitesi ve diğer Avrupa Konseyi organları, Demirtaş’ın ve Yüksekdağ’ın kamu işlerinde yer alma hakları dahil olmak üzere esasen milyonlarca seçmenin haklarını da ilgilendiren haklarına yönelik devam eden ihlallerin sona ermesini sağlamak için mevcut tüm araçları kullanması gerektiğini” kaydetti.
“Türkiye’nin Bakanlar Komitesi’nin Demirtaş’ın derhal serbest bırakılmasına çağrı yapan çok sayıda kararını ve ara kararını görmezden geldiğini” ifade eden Türkiye İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi Direktörü Ayşe Bingöl Demir de şunları kaydetti:
“Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerine uymayı reddetmesi Yüksekdağ davasında da tekrarlanmıştır. Komite, bu davalarla ilgili olarak Türkiye’ye yönelik denetimini daha fazla gecikmeksizin yoğunlaştırmalıdır. Bu denetim tutuklu hak savunucusu Osman Kavala’nın davasında haklı olarak yürütüldüğü gibi ihlal prosedürünün başlatılmasını da içermelidir.”
Dokunulmazlıklarının kaldırılmasından aylar sonra Demirtaş ve Yüksekdağ, 4 Kasım 2016’da “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “terör örgütü üyesi olmak”, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “örgüt adına suç işlemek” iddialarıyla gözaltına alınmışlardı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, verdiği üç kararda siyasi ifadeleri ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle Demirtaş ve Yüksekdağ’ın tutuklanmalarının, “çoğulculuğu engelleyen ve demokratik toplum kavramının özü olan siyasi tartışma özgürlüğünü kısıtlayan” siyasi saiklere sahip bir susturma eylemi olduğuna karar vermişti.
/VOA/