DEMNED: Suriye cihadist devlete dönüşürken demokratik Rojava yönetimi göz ardı edilmektedir

DünyaGündem

Hollanda Kürt Toplumu Konseyi (DEMNED), Hollanda Dışişleri Bakanı Veldkamp’ın parlamenter Kaati Piri’nin (GL-PvdA) Türkiye’nin Rojava’ya yönelik saldırılarıyla ilgili önergesine verdiği cevaba tepki gösterdi.

DEMNED’in bir mektup ile ilettiği açıklamasında şöyle denildi.

”Hollanda Kürt Toplum Konseyi,  Türkiye ile ilgili olarak verilen yazılı soruların yanıtlanmasından hayal kırıklığı duymaktadır. Sayın Veldkamp, Dışişleri Bakanlığı, Kürdistan Toplulukları Konseyi olarak Hollanda’daki tüm Kürtlerin çatı organizasyonu geçen hafta, Piri ve Paternotte milletvekillerinin sunduğu önergeyi memnuniyetle karşılamıştır. Önerge, Türkiye hükümetine, Kürtlere yönelik Suriye’deki saldırılarını derhal durdurma çağrısında bulunulmasını hem ikili ilişkilerde hem de AB düzeyinde talep etmektedir. Bu önergenin, DENK partisi hariç geniş bir destekle kabul edilmesi ve hem basının hem de kamuoyunun Suriye’deki olayların ciddiyetinin farkına varması, tarihi bir adımdır. Bu adımla birlikte Hollanda, insanlık ve adalet tarihinde benzersiz bir yer edinebilir.

Ancak Dışişleri Bakanlığı’nın 28 Kasım 2024 tarihli sorulara verdiği yazılı yanıt, Suriye’deki demokratik unsurları koruma konusunda aktif bir tutum sergilememiştir. Bu durum, Türk ordusu ve IŞİD savaşçılarının savaş suçlarını serbest bırakma tehlikesi taşımakta ve çok kültürlü, demokratik bir topluma yönelik olası bir soykırımı gündeme getirmektedir. Hollanda’daki Kürt diasporasının temsilcileri olarak, Bakanlığın bu pasif tutumuna yönelik endişelerimizi dile getiriyoruz. Bu durum, Hollanda hükümetini ve AB’yi, Demokratik Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (DAANES) sınırları içerisindeki Kürtler, Süryaniler, Ermeniler, Araplar ve Türkmenlere yönelik son dönemdeki cinayetler, savaş suçları ve soykırımdan sorumlu kılmaktadır. Êzidiler, Dürziler ve Aleviler gibi dini azınlıklar, El Kaide yanlısı rejimin yok etme kampanyaları nedeniyle tehlike altındadır…”

”Dünya medyası şu anda, Suriye’nin El Kaide bağlantılı gruplar tarafından nasıl ele geçirildiğini ve Türk ordusunun, sözde Suriye Ulusal Koalisyonu (SNA) içinde IŞİD savaşçılarını sivil halka karşı nasıl kullandığını rapor etmektedir” denilen açıklamada, ”Suriye, dünyanın gözü önünde bir cihat devleti olma tehlikesiyle karşı karşıya kalırken, demokratik DAANES yönetimi göz ardı edilmektedir. İddia ettiğinizin aksine, Türkiye’nin eylemleri öz savunma değil, çok etnikli bir sivil nüfusa karşı tek taraflı ve kışkırtılmamış bir imha kampanyasıdır; bu kampanya, bilinçli olarak kritik sivil altyapıyı hedef almaktadır.” ifadeleri kullanıldı.

”PKK ile YPG’nin eşit tutulmasının Erdoğan rejimi tarafından yayılan gerçeklerin çarpıtılması” olduğu belirtilen DEMNED açıklamasında, Brüksel soruşturma dairesinin PKK’nin ‘terör örgütü olmadığına dair’ kararda atıfta bulundu.

Açıklamada son olarak şunlar belirtildi.

”YPG IŞİD’e karşı verilen mücadelede ortaya çıkan ve İsviçre’deki sivil orduya benzer bir şekilde örgütlenen bir Suriye öz savunma birimidir. YPG ve kadın kolu YPJ, hiçbir zaman Türk ordusuna karşı savaşmamış ve her zaman karşılıklı saygı çağrısında bulunmuştur. Ayrıca IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonun ortaklarıdır.

Dışişleri Bakanlığı’nın, otoriter Türk rejiminin beyanlarını olduğu gibi kabul etmemesi hayati öneme sahiptir. Ne yazık ki bu yanlış anlama, PKK ve YPG’nin haksız yere bir arada anıldığı 15 Mayıs 2024 tarihli raporda (Dışişleri, Savunma ve Ticaret Bakanlarının Mektubu) da tekrarlanmaktadır.Tekrar vurgulamalıyız ki Kürtler hiçbir zaman Türkiye için bir tehdit olmamıştır. Türkiye’nin iddiaları, Kürtlere yönelik bir soykırımı gerçekleştirmek için yalnızca bir bahanedir. Dışişleri Bakanı, ekonomik çıkarların Türkiye gibi suçlu bir hükümete destek vermekten daha ağır basmadığını fark etmelidir. Erdoğan’ın ordusu, Kürtlere karşı kitlesel bir katliam gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Eğer Kobani’ye saldırı olursa, bu, tüm Avrupa’da bir domino etkisi yaratacaktır. Bu durumun yaratacağı tırmanış ve çatışmaların öngörülemeyen sonuçları olacaktır. Hollanda hükümetini ve Avrupa Birliği’ni, Türkiye’nin bir soykırım gerçekleştirmesini önlemek için müdahale etmeye çağırıyoruz.

Soru 4’e yanıt olarak, Kuzeydoğu Suriye’deki insani durumun yıllardır kötü olduğu belirtilse de, DAANES’in bir parçası olan Afrin kantonunun 2018’den önce Suriye’nin en güvenli bölgesi olduğunu hatırlatmak isteriz. 500.000’den fazla nüfusuyla, ağırlıklı olarak Kürtlerden oluşan Afrin, yüz binlerce yerinden edilmiş kişiye ev sahipliği yapıyor ve gıda üretiminde kendine yetiyordu. Ancak 2018’de Afrin, Türk ordusu ve IŞİD savaşçıları tarafından işgal edilerek kitlesel göç ve Kürt halkına yönelik soykırım politikalarına yol açtı. Afrin’den kaçan birçok Kürt mülteci şu anda Hollanda’da yaşamaktadır.

Soru 5’e verilen yanıt kapsamında, hükümetin sivil yapılar ve altyapının korunmasını savunmaya devam edeceği belirtilmiş olsa da, Türk ordusunun artık tüm sınırları aştığını belirtmek zorundayız. Bu konuda sessiz kalmak, bu suçlara ortak olmak anlamına gelir. Özerk Yönetim, Demokratik Suriye Güçleri (IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonla müttefik), gazeteciler ve sivillerin raporları, Türk ordusunun dronlarla barınak, gıda tedariği, içme suyu ve elektrik gibi sivil altyapıyı sistematik olarak yok ettiğini göstermektedir. Bu savaş suçları, Türk rejimine karşı derhal kınama ve yaptırımlar gerektirmektedir.

DAANES’in, Suriye’de bir cihatçı devletin oluşumuna karşı bir garanti ve bölgedeki istikrarın teminatı olduğunu kabul etmek esastır. Türk ordusu ve SNA cihatçıları şu anda Kobani’ye bir saldırı hazırlığındadır, bu şehir dünya çapında IŞİD’e karşı verdiği başarılı mücadele ile tanınmaktadır. Hollanda hükümetinin ve AB’nin aktif bir tutum takınmaması, Suriye’nin tamamen cihatçılar tarafından ele geçirilmesine ve mültecilerin geri dönüşünün imkânsız hale gelmesine yol açabilir.

Kürdistan Toplulukları Konseyi olarak, Kürt siyasetçiler, basın ve yetkililerle temas kurulmasını kolaylaştırmaya hazırız. Bu, durumun daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayabilir ve farklı topluluklar arasında yapıcı bir kamu tartışmasını destekleyebilir…”

Saygılarımızla,

Kürdistan Toplulukları Konseyi (DemNed)

*

Hollandalı Parlamenter Kati Piri tarafından verilen soru önergesi ise şöyle:

Sayın Başkan,

Burada, Piri (GL-PvdA) üyesi tarafından Türkiye hakkında yöneltilen yazılı sorulara yanıtlarımı sunuyorum. Bu sorular 28 Kasım 2024 tarihinde 2024Z19657 referans numarasıyla iletilmiştir.

Dışişleri Bakanı,

Caspar Veldkamp

Dışişleri Bakanının, Piri (GL-PvdA) üyesi tarafından Türkiye hakkında yöneltilen sorulara yanıtları:

Soru 1 BBC’nin 19 Kasım 2024 tarihli ”Turkish strikes in Syria cut water to one million people” başlıklı makalesinden haberdar mısınız? Yanıt Evet.

Soru 2 Türkiye’nin Kuzeydoğu Suriye’de sivil altyapıya yönelik son saldırıları hakkındaki görüşünüz nedir? Yanıt Hükümet, Türkiye’nin Suriye ve Irak sınır bölgesindeki güvenlik endişelerini tanımaktadır. Türkiye, PKK ve YPG’nin Türkiye topraklarına yönelik saldırılarını önlemeye yönelik operasyonlar yaptığını ve bu operasyonların meşru müdafaa hakkı kapsamında olduğunu belirtmektedir. Hükümetimiz açısından en önemli husus, Türkiye dâhil tüm ülkelerin uluslararası hukuka uygun davranmasıdır. Sivil kayıpların mümkün olduğunca önlenmesi ve kritik sivil altyapının korunması büyük önem taşımaktadır.

Soru 3 Uluslararası hukuk uzmanları ve insani yardım kuruluşlarının Türkiye’nin bu saldırılarla uluslararası hukuku ihlal edebileceği yönündeki bulgularını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yanıt Daha önce selefim tarafından da Meclis’e bildirildiği üzere, Türkiye’nin uluslararası hukuka uyumunu değerlendirmek oldukça karmaşık bir meseledir. Zira bu durumla ilgili olarak Türkiye’nin spesifik koşulları ve değerlendirmeleri hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Genel olarak, sivillere ait nesneler, askeri hedef olmadıkları sürece koruma altındadır. Ayrıca insancıl savaş hukuku, sivil nüfusun hayatta kalması için vazgeçilmez olan nesnelerin hedef alınmasını yasaklamaktadır.

Soru 4 Bu saldırıların su sıkıntısı ve elektrik kesintisi gibi sonuçlarının, Kuzeydoğu Suriye’de ve çevre bölgelerde bir insani felakete katkıda bulunduğu görüşüne katılıyor musunuz? Türkiye’nin kötüleşen insani durumdaki sorumluluğu nedir? Yanıt Kuzeydoğu Suriye’deki insani durum yıllardır kötü. Son siyasi gelişmeler, barınma, gıda, içme suyu ve elektriğe erişimin daha da kısıtlı olmasına yol açmaktadır. Sivillerin, insani yardım çalışanlarının ve bu yardımların sağlanması için gerekli kritik altyapının korunması hayati önemdedir. Türkiye’nin Kuzeydoğu Suriye’deki operasyonlarıyla ilgili olarak, hükümet bu mesajı Türk makamlarıyla yapılan görüşmelerde de dile getirmektedir.

Soru 5 Türk mevkidaşınıza sivil altyapıya yönelik saldırıların kabul edilemez olduğunu ilettiniz mi? Yanıt Hükümet, Türk makamlarıyla yapılan görüşmelerde ikinci sorunuzun yanıtında açıklandığı üzere, Türkiye’nin uluslararası hukuka uygun hareket etmesi gerektiği yönündeki tutumunu vurgulamaktadır. Hükümet bu tutumunu koruyacak ve sivil nesnelerin korunmasına yönelik vurgu yapmaya devam edecektir.

Soru 6 Hollanda, Türkiye’nin Kuzeydoğu Suriye’deki uluslararası hukuk ihlallerini Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde nasıl gündeme getirmektedir? Yanıt Kuzeydoğu Suriye’deki durum ve bunun sonuçları, AB, anti-ISIS koalisyonu ve diğer uluslararası forumlarda düzenli olarak gündeme gelmektedir. Hükümet, ikinci ve beşinci sorulara verdiği yanıtlarda belirttiği pozisyonunu sürdürmekte ve Piri ile Paternotte’nin 12 Aralık’ta verdikleri önergeye (Meclis Belgesi No. 2990 (21501-02)) uygun hareket etmektedir.

Soru 7 Hollanda ve AB şu anda Kuzeydoğu Suriye’ye yönelik insani yardımlara nasıl katkıda bulunmaktadır? Yanıt Kuzeydoğu Suriye’nin yıllardır karşı karşıya olduğu karmaşık insani durum, son gelişmeler ve Kuzeybatı Suriye ile Lübnan’dan tahmini yüz binlerce kişinin yerinden edilmesiyle daha da kötüleşmiştir. Hollanda, 2024 yılında 19,2 milyon Avro (Dutch Relief Alliance aracılığıyla 7,3 milyon Avro ve iki BM insani yardım fonu aracılığıyla 12 milyon Avro) ile Suriye’deki insani ihtiyaçlara yanıt veren ortaklara esnek ve uzun vadeli finansman sağlamaktadır. Bu esnek finansman, insani yardım ortaklarımızın Suriye’deki acil ihtiyaçlara ve gelişmelere, özellikle de kuzeydoğudaki duruma hızlıca yanıt verebilmesini sağlamaktadır. Ayrıca, Avrupa Komisyonu da (DG ECHO) insani yardımda bulunmaktadır. 2024 yılında Suriye için yapılan bu katkı 159 milyon Avro’dur.

Soru 8 Reuters’in 4 Kasım 2024 tarihli “Turkey unseats Kurdish mayors in crackdown after peace proposal” başlıklı haberinden haberdar mısınız? Yanıt Evet.

Soru 9 Türk hükümetinin Güneydoğu Türkiye’deki çatışmaya barışçıl bir çözüm bulma girişimleri ışığında, belediye başkanlarının görevden alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yanıt Hükümet, Güneydoğu Türkiye’deki çatışmaya barışçıl bir çözüm bulmaya yönelik son gelişmeleri ilgiyle takip etmektedir. Belediyelerin kayyuma devredilmesine ilişkin hükümetin tutumu, onuncu soruya verilen yanıtta açıklanmaktadır.

Soru 10 Demokratik olarak seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınmasının, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin ağır bir ihlali olduğu görüşüne katılıyor musunuz? Eğer katılmıyorsanız neden? Yanıt 2024 Genişleme Raporu’nun bir parçası olan Türkiye Ülke Raporu’nda, Avrupa Komisyonu, yerel olarak seçilmiş demokratik temsilcilerin görevden alınması ve yerlerine kayyum atanması konusunda endişelerini dile getirmiştir. Komisyon, bu uygulamanın yerel demokrasiyi zayıflattığını ve seçmenlerin seçilmiş temsilcilerden mahrum bırakıldığını belirtmektedir. Hükümet bu endişeyi paylaşmaktadır.

Soru 11 Bu tedbirin olası bir barış süreciyle keskin bir çelişki içinde olduğu görüşüne katılıyor musunuz? Eğer katılmıyorsanız neden? Yanıt Dokuzuncu soruya verdiğim yanıtta belirttiğim gibi, hükümet Güneydoğu Türkiye’deki çatışmaya barışçıl bir çözüm bulmaya yönelik son gelişmeleri ilgiyle takip etmektedir. Hükümet bunu takip etmeye devam edecektir.

Soru 12 Türk büyükelçisini çağırmayı düşünüyor musunuz? Eğer hayırsa neden? Yanıt Hayır. Hükümet, belediye başkanlarının yerlerine kayyum atanmasına ilişkin endişelerini Türk makamlarıyla yapılan görüşmelerde, hem AB aracılığıyla hem de ikili düzeyde dile getirmektedir.

Soru 13 Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörünün önerdiği gibi, AB insan hakları yaptırım rejimi kapsamında, demokratik olarak seçilmiş belediye başkanlarının yerine atanan kişilere karşı Avrupa yaptırımları talep etmeyi düşünüyor musunuz? Eğer hayırsa neden? Yanıt Hükümet, belediye başkanlarının yerlerine kayyum atanmasına ilişkin endişelerini hem AB aracılığıyla hem de ikili düzeyde Türk makamlarına iletmeyi tercih etmektedir.

Soru 14 Güneydoğu Türkiye’deki durumu izleyen ve demokrasinin ve sivil özgürlüklerin korunmasına yönelik çalışan uluslararası veya Kürt insan hakları örgütlerine destek vermeyi düşünüyor musunuz? Yanıt Hükümet, Van Ojik ve Van den Hul tarafından verilen önergeye (Meclis Belgesi 21 501-20, No. 1207) uygun olarak, Türkiye’de insan haklarını savunan kuruluşlara, Güneydoğu Türkiye’deki duruma odaklanan örgütler dâhil olmak üzere, desteğini sürdürmektedir.

Soru 15 Bu soruları her birini ayrı ayrı ve 12 Aralık’taki Dış İlişkiler Konseyi komite görüşmesi öncesinde yanıtlayabilir misiniz? Yanıt Bu maalesef mümkün olmamıştır.

[1] BBC, 19 Kasım 2024, “Turkish strikes in Syria cut water to one million people”
[2] Reuters,

 –

İlginizi Çekebilir

ABD: IŞİD’lilerin serbest bırakılmaması bölgedeki tüm ülkelerin çıkarınadır
Neçirvan Barzani, Uluslararası Koalisyon Gücü Komutanı ile görüştü

Öne Çıkanlar