Sonbahar aylarında yapılan kurultayların ülke için ne gibi katkıları olur, bunu zaman gösterecek. Hangi parti olursa olsun pratiğe dökülmeyen söylemler bir anlam ifade etmez ve sonuçları ağır ve katlanılamaz olur.
DBP Kürt halkı için çok önemli bir adım attı ve Kürtçe’nin resmi bir dil olması için çalışacaklarını ve dili ön plana çıkaracaklarını belirtti. Bu çok önemli bir gelişme. Ayrıca gençler bundan sonra her alandaki çalışmalarda ve günlük yaşamda Kürtçe konuşacaklarına dair yemin ettiler. Bu güzel haberin “her malekê bibi dibîstan” şiarıyla hayata geçirilmesi dilimizin gelişimine katkısı büyük olacaktır. Kürtçe bütün lehçeleriyle korunmalı ve konuşulmalıdır. Özellikle de kaybolmayla yüz yüze olan Kirdkî lehçesine özel bir önem verilmeli ve beraberce ilerlemelidir. Üniversite mezunu birçok öğretmen var. Bu öğretmenlere çocuklarımıza Kürtçe ders vermeleri için imkânlar sağlanmalıdır. Kürdistan’da yaşayan ailelerimiz de bu çerçevede hareket etmeli, aile içinde Kürtçe konuşmalıdırlar. Efrîn’de yaşanan asimilasyon uygulamalarını hiçbir Kürt insanı unutmamalıdır. İsrail Gazze’de ne kadar insanlık suçu işliyorsa Türkiye de Rojava’da bir o kadar suç işliyor. İşgalcilerin en önemli işlevi toplumsal yapıyı değiştirmek, bunu yaparken de yerel yerleşim birimlerinin adlarını da haritadan silmek. Her şeyimizi elimizden almaya çalışanlara karşı hem mücadele etmeliyiz hem de direnmeliyiz. Kürtler, Kürtçe konuşmalıdırlar.
HEDEP bundan evvelki partilerin devamı niteliğinde bir oluşum ve belki de “gerçek değişimi yaşatacak” bir parti umuduyla siyasi arenada yerini aldı. Son seçimlerdeki başarısızlıkların tekrarı Kürt siyasetine büyük bir darbe vurur. Halk geçen seçimlerde futbol deyimiyle sarı kartını gösterdi. Olası tekrardan kırmızı kart göstermekten çekinmeyecektir. Son seçimlerde her şey açıkça ortaya çıktı. Hem iktidar ve hem de muhalefet Kürtler konusunda hemfikirdirler. Nasıl ki, turizm bölgelerinde esnaf turistleri dolar olarak görüyorsa, bu partiler de Kürt halkını yalnız oy çuvalı gibi görmektedirler. Hukukun da işlevsiz, adaletin neredeyse hiç olduğunu düşünürsek, Kürtler her zamanki gibi öz güçleriyle var olmak zorundadırlar. Adalet bakanı TV’lerde “Türkiye bir hukuk devletidir, yargı bağımsızdır” dese de yaşadıklarımız elbette çok farklı. HEDEP kazanımlarını halktan yana kullanarak ve hizmet anlayışını halkla beraber anlaşarak hayata geçirmelidir. HEDEP’in önünde çok büyük bir imtihan var, yerel seçimler. En verimli şekilde çalışmak, halka dokunmak ve dinlemek en güzel eylemlilik olacaktır.
CHP’de kurultay vardı hafta sonunda. 13 sene sonra Sayın Kılıçdaroğlu parti başkanlığına veda etti. O da son seçimlerde değişim için çok uğraş verdi. Kendisi Türkiye’nin değişmesini istiyordu ama devamlı çelme taktılar değişim yolunda. İşin trajikomik tarafı “değişimciler” olarak ortaya çıkanların çoğu Kılıçdaroğlu ile yıllardır beraber çalışanlar. Madem bir değişim istiyordunuz, Kemal beyin gitmesini mi beklediniz? Kemal bey ne milliyetçilere yaranabildi ne de İslami partilere. Ona en çok güvenen Kürtler ve Aleviler oldu ama onların da fazlasıyla kalbini kırdı. Bakalım “değişimciler” Kürt sorunu hakkında değişecekler mi? En can alıcı adım bu konuda atılacak adım olacaktır. O zaman halk değişimin gerçekten bir değişim olduğunu görecektir.
Yerel seçimlere beş aydan az bir zaman kaldı, bakalım kim ne kadar ve nasıl değişecek?