Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Baro tarafından hazırlanan ‘Türkiye’de Kürt Meselesi Bağlamında Toplumsal Barış İçin Hukuki Gereklilikler ve Öneriler’ başlıklı raporu basın toplantısıyla açıkladı.
Diyarbakır Barosu olarak yaklaşık 3 aydır üzerinde çalıştıkları 60 sayfalık raporun, son günlerde Türkiye’de yeniden Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümüne yönelik özellikle siyasette oluşan ılımlı tablodan sonra çok önemli olduğunu belirten Eren, öncelikle Anayasa’nın başlangıç bölümünün değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Eren, şunları söyledi:
“Yeni anayasada toplumsal sorunların çözümü ve tabii ki adaletsizlikleri, hukuksuzlukları giderme adına yeni bir mutabakat metninde nelerin yer alması gerektiğini bu rapor içerisinde irdeledik. Bu anlamda biz, hazırlanacak anayasada öncelikle başlangıç bölümünün bir etnisiteye, Türkiye’nin çok dilli, çok kültürlü, çok etnik yapılı niteliğine aykırı bir şekilde tek bir etnisiteyi tanımlayan başlangıç bölümünün değişmesi gerektiğini çok rahat bir şekilde ifade edebiliriz. Çünkü başlangıç bölümü, bütün anayasayı da şekillendirecek ifadeleri barındırıyor. Tamamen Türk etnik kimliğine vurgu hakimiyeti söz konusu. Anayasanın başlangıcından son hükmüne kadar Türk vatanı, Türk devleti, Türk milleti, Türk toplumu, her Türk vatandaş, Türk dili, kültürü, Türk tarihi gibi ifadelerle kendisini göstermektedir. Bu dil, farklı etnik kökene mensup insanlardan oluşan Türkiye toplumunun çoğulcu yapısıyla bağdaşmamaktadır. Bu anlamda eğer yeni bir anayasa yapılacaksa, öncelikle bu tek bir etnik kimliğine ilişkin vurgu hükümlerini yeni anayasadan uzaklaştırmak gerekiyor. Her fırsatta bunun darbe anayasası olduğunu ifade ediyoruz. Ama maalesef aradan geçen 40 yıla rağmen, bu bahsettiğim tek bir etnik kimliğe vurgu yapan kavramlar anayasada varlığını korumaya devam ediyor.”
“Tek bir etnik kimliğe ait vurguların özellikle devletin amaç ve görev başlığından çıkarılması lazım”
Önemli ve tartışmaların odağında olan hükümlerinden birinin de “Devleten temel amaç ve görevleri” başlıklı 5. maddesi olduğunu aktaran Eren, şunları söyledi:
“Devletin amacını ve görevlerini tanımlayan 5. maddenin özellikle tek bir etnik yapıya vurgu barındırıyor. Devletin amaç ve görevinin ‘Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşır şekliyle sağlamak, Türkiye’de mevcut olan farklı kültürlerin korunması, yaşatılması ve geliştirilmesini sağlamak için bir politikalar oluşturmak’ şeklinde tanımlanmasını gerektiğini düşünüyoruz. Yani eğer siz anayasanın temel ilk maddelerinde, devletin varoluş amaçlarını sadece bir etnisiteye ait dil ve kültürü koruma amacıyla şekillendirirseniz, bir toplumsal mutabakat metni oluşturamazsınız. Bizim de üzerinde durduğumuz, vurguladığımız şey, evet, tarihi toplumsal meselelerle oluşan haksızlıkları onarıcı yeni bir anayasada, yeni bir başlangıç için tek bir etnik kimliğe ait vurguların özellikle devletin amaç ve görev başlığından çıkarılması lazım.”
“Türkçe dışında eğitim dilini yasaklayan hüküm değiştirilmeli”
Baro Başkanı Eren, Anayasa’nın eğitim hakkını düzenleyen maddesine de değinerek, her topluluğun anadilinde eğitim alma hakkın yeni anayasada yer alması gerektiğini ifade etti. Eren, “Türkiye’deki farklı etnik kimliğe sahip topluluklar için önemli olan bir diğer hüküm Anayasa’nın eğitim hakkını düzenleyen maddesidir. Diyarbakır Barosu olarak, mevcut Türkçe dışında eğitim dilini yasaklayan hükmün değiştirilerek ya da yeni anayasada herkesin anadilinde eğitim hakkına sahip olduğu, devletin bu hakkı kullanılmasını sağlayacak gerekli kaynakları sağlamakla ve hukuk düzenlemeleri yaparak yükümlü olduğuna dair düzenlemeler getirilmeli. Eğitimden fırsat eşitliği açısından her topluluğun kendi anadilinde eğitim yapma hakkı önündeki engeller yeni anayasada yer almamalı” diye konuştu.
“Türkiye devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür’ tanımlanması, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üzerinden tanımlanmalı”
Anayasa’nın “Türk vatandaşlığı” başlıklı 66. maddesinin bir çok kesimi dışladığını ifade eden Eren, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye’deki farklı etnik kimliğe sahip insanlar açısından yaralayıcı madde olan, Anayasa’nın 66’ncı maddesindeki ‘Türkiye devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür’ tanımlanmasının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üzerinden tanımlanması gerektiğini Diyarbakır Barosu olarak öneriyoruz. Herhangi bir kimliğe atıf yapmayan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bağlamında bugüne kadar dışlanan, kendisini öteki hisseden temel düzenlemelerden biri Anayasa’nın 66’ncı maddesidir.”
“Biz bir yol temizliğine ihtiyaç duyuyoruz”
Hazırladıkları raporu, siyasi partilerle paylaşacaklarını aktaran Eren, “Biz bir yol temizliğine ihtiyaç duyuyoruz. Bu yol temizliği öncelikle hukuki alanda yasal mevzuat bağlamında başlaması gerek. Tabii ki bu tür çözüm süreçlerini ya da toplumsal barışı sağlamaya yönelik iradelerin açığa çıkmasını önemsiyor, sahipleniyor, desteklenmesi konusunda her fırsatta kamuoyuyla görüşümüzü her zaman paylaşıyoruz. Ama barış ve çözüm iradesinin önce yasal anlamda bir yol temizliğine ihtiyaç var. Biz hukuk örgütü olmanın sorumluluğuyla yol temizliğine ilişkin hazırladığımız raporu bütün siyasi partilere ve TBMM’de hem grubu olan hem de grubu olmayan bütün partilere göndereceğiz” dedi. (ANKA)
Raporun tamamını okumak için tıklayın.