Başbakan Viktor Orban’ın uzun süredir ‘demokratik kurumları dağıtmak ve AB’nin hukukun üstünlüğü standartlarını ihlal etmekle’ suçlanması, bloğun dönem başkanlığının Macaristan’ın elinden tamamen alınması çağrılarına yol açmıştı.
Macaristan, Pazartesi günü itibariyle Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığını, görevi 1 Ocak 2024’ten bu yana sürdüren Belçika’dan devraldı.
Dönem başkanlığının Macaristan’a geçeceğinin duyurulmasından bu yana popülist Başbakan Viktor Orban’ın bu rolünü, bloğun “başlıca oyunbozanı” olarak ününü arttırmak için kullanıp kullanmayacağı merak konusu.
Orban son yıllarda AB’nin kilit kararlarını veto etmesi veya geciktirmesinin yanı sıra Ukrayna’daki savaş ve Rusya ve Çin ile ilişkiler gibi konularda sıklıkla diğer liderlerin kararlarına ters düşüyor.
AB politikalarına ve pozisyonlarına sık sık yüksek sesle muhalefet etmesi, birliğin diğer üye ülkelerini uzun süredir hayal kırıklığına uğratırken, Macar Başbakanı kıtanın ana akımından çıkararak, kenarlara itti.
‘Avrupa’yı Yeniden Harika Yap’
Macaristan’ın dönem başkanlığı için belirlediği slogan “Avrupa’yı Yeniden Harika Yap,” eski Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın ünlü seçim kampanyası sloganına benzerliği nedeniyle bazı çevrelerin tepkisini çekmişti.
AB dönem başkanlığı, bloğun üye ülkeleri arasında dönüşümlü olarak yürütülüyor. Bu makam sembolik açıdan önemli olsa da gerçekte çok az güce sahip ancak ülkelerin önceliklerini Avrupa’nın gündeminin üst sıralarına koymalarına olanak sağlıyor.
Macaristan önümüzdeki altı ay boyunca 27 ülkeli bloğa başkanlık etmeye hazırlanırken, bazı analistler AB karşıtı söylemini sürdürmesini bekliyor.
Ancak uzun bir yaz tatili ve yeni bir Avrupa Parlamentosu (AP) ve yürütme komisyonunun oluşturulacağı bir geçiş dönemiyle başlayan dönem başkanlığının zaman çizelgesinin, Budapeşte’ye bloğun önceliklerini önemli ölçüde rayından çıkaracak çok az fırsat vermesi bekleniyor.
Avrupa-Atlantik Entegrasyon ve Demokrasi Merkezi’nden araştırma görevlisi Dorka Takacsy, “Altı ay o kadar da uzun değil, bu da eleştirmenlere göre dahi Macaristan’ın potansiyel olarak fazla zarar veremeyeceği anlamına geliyor,” dedi.
Macaristan’ın görevi devralmaya hazırlandığı sırada Brüksel’deki liderler, Belçika’nın dönem başkanlığı devam ederken önemli politikaları hayata geçirmek için acele kararlar aldı.
AB geçtiğimiz hafta Ukrayna ve Moldova ile üyelik müzakerelerini başlattı. Orban Ukrayna’nın adaylığına karşı olduğunu dile getirerek, bunu engellemekle tehdit etti. Orban hükümeti ayrıca, AB’nin Ukrayna’ya çok ihtiyaç duyulan fonları aktarma çabalarını da engelledi.
Takacsy, “Avrupa tarafından Ukrayna’ya ilişkin tüm anlamlı adımlar zaten atılmıştı,” dedi. “Çoğu Avrupalı lidere göre Macaristan’ın gecikmesi çoktan hesaplandı ve sanki gerçekleşmesi muhtemel bir şeymiş gibi dikkate alınıyor.”
Orban uzun süredir demokratik kurumları dağıtmak ve AB’nin hukukun üstünlüğüne ilişkin standartlarını ihlal etmekle suçlanıyor ve bu da Mayıs ayında bloğun dönem başkanlığının tamamen Macaristan’ın elinden alınması çağrılarına yol açmıştı.
AB parlamentosu aldığı bir kararda, demokratik eksikliklerin “Macaristan’ın 2024 yılında bu görevi inandırıcı bir şekilde nasıl yerine getirebileceği” sorusunu gündeme getirdiğini savundu.
İki yıl önce Avrupa Komisyonu, demokratik gerilemeye ilişkin kaygılar nedeniyle Budapeşte’ye verilen milyarlarca euroluk fonu dondurmuştu.
Ancak bazı Macar yetkililer, dönem başkanlıkları sırasında yapıcı bir şekilde hareket etmeyi planladıklarını vurguladı.
Geçtiğimiz hafta Macaristan’ın AB işlerinden sorumlu bakanı Janos Boka gazetecilere yaptığı açıklamada, “tüm üye devletler ve kurumlarla sadakatle ve dürüstçe çalışacağız” dedi.
Boka ayrıca, “Dönem başkanlığının işlevlerini yerine getirmek bizim yükümlülüğümüz ancak biz bunu öncelikle bir fırsat olarak görüyoruz,” dedi. “Yeni kurumsal döngünün başlangıcında, bizim için önemli olan konularda bir tartışma başlatabilir ve gündemi belirleyebiliriz.”
Macaristan’ın yedi maddelik programında öncelik verdiği konular arasında AB’nin Batı Balkanlar’da Sırbistan, Kuzey Makedonya, Karadağ ve Arnavutluk gibi ülkeler için “liyakate dayalı” bir prosedürle genişlemesi yer alıyor.
Budapeşte ayrıca, AB’nin dış sınırlarını güçlendirme ve yasadışı göçe karşı adım atma ve Avrupa’da yaşlanan nüfusu içeren “demografik zorlukları” ele alma sözü verdi ki bunlar, Orban’ın sadık bir göç karşıtı ve aile değerlerinin savunucusu imajını yansıtan iki öncelik.
Ancak AB’yi Macaristan’a istenmeyen politikalar dayatıyor gibi gösteren yıllarca süren kampanyaların ardından Orban, blok üyeliğini defalarca ülkesinin kırk yıldan fazla süren Sovyet işgaliyle karşılaştırdı. Bu da Orban’ın AB ortakları arasındaki iyi niyeti yeniden tesis etmekte zorlanabileceği anlamına geliyor.
/euronews/