Antalya Muratpaşa Anadolu Lisesi’nde 10. sınıfta okuyan bir kız çocuğu, müdür yardımcısının kendisini sözlü ve fiziksel olarak taciz ettiğine dair şikâyette bulundu. Konuya ilişkin açılan soruşturmanın üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen müdür yardımcısının hala aynı okulda görev yapmaya devam ettiği öğrenildi. Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreterliği konuyla ilgili açıklama yaptı.
Antalya Muratpaşa Anadolu Lisesi’nde 10. sınıfta okuyan bir kız çocuğu, müdür yardımcısının kendisini sözlü ve fiziksel olarak taciz ettiğine dair şikâyette bulundu. Konuya ilişkin açılan soruşturmanın üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen müdür yardımcısının hala aynı okulda görev yapmaya devam ettiği öğrenildi.
Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreterliği konnuyla ilgili açıklama yaptı. Açıklamanın tamamı şöyle:
Muratpaşa Anadolu Lisesi’nde Yaşanan İstismar Olayının Takipçisiyiz!
İstismarı Meşrulaştırmanıza İzin Vermeyeceğiz!
“Kadına ve çocuğa yönelik şiddet, baskı ve istismarın hiç olmadığı kadar arttığı, şiddetle mücadele mekanizmalarının çalışmadığı, kadın ve çocukların kazanılmış haklarının ise gasp edilmeye çalışıldığı ülkemizde, okullarda, devlet ve tarikat yurtlarında neredeyse her gün yeni bir istismar olayı yaşanmaya devam ediyor. Çocuğa yönelik taciz ve istismarın basına yansıyan son örneği bu kez Antalya Muratpaşa Anadolu Lisesi’nde yaşandı. 10. sınıfta okuyan bir kız çocuğu, müdür yardımcısının kendisini sözlü ve fiziksel olarak taciz ettiğine dair şikâyette bulundu. Konuya ilişkin açılan soruşturmanın üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen müdür yardımcısının hala aynı okulda görev yapmaya devam ettiği öğrenildi.
Oysaki Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde “Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir.” denilmektedir. Yine Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan Lanzarote Sözleşmesi’nde çocukları cinsel istismar ve sömürüden korumak amacıyla gerekli yasal tedbirler ve önlemler tanımlanmış ve taraf devletlere yükümlülükler getirilmiştir.
Anayasa’nın 41. maddesi “Devlet, çocukları her türlü istismara ve şiddete karşı koruyucu tedbirleri alır.” hükmüyle devlete yükümlülük getirmiştir. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’da ise “Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil ve belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir. Bu kararın verilmesi, bu kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokacak şekilde geciktirilemez.” hükmü getirilmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 77. maddesinde ise çocuklara yönelik cinsel istismar, “insanlığa karşı işlenen suçlar” kapsamında değerlendirilmiştir.
Tüm bu yasal düzenlemelere karşın soruşturma sürecinin etkin bir biçimde yürütülmeyerek failin halen çalışmaya devam ettirilmesi açıkça suç teşkil etmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı şiddet ve ayrımcılığı kurumsallaştıran, failleri cesaretlendiren, mağduriyetleri derinleştiren politika ve uygulamalardan vazgeçmeli, çocukların sağlıklı, güvenli koşullarda eğitim alma hakkını sağlamalıdır. Kadını ve çocuğu her türlü şiddete karşı korumayı hükmeden uluslararası sözleşmelerde tanımlanmış tedbir, önlem ve sorumluluklar ile Türk Ceza Kanunu’nun kadını ve çocuğu koruyan yasa hükümleri derhal uygulanmalıdır.
Eğitim Sen olarak soruşturma sürecinin takipçisiyiz. Çocuk istismarının meşrulaştırılması anlamına gelecek tüm uygulamaların karşısında olacağımız bilinmelidir. Siyasi iktidarın mevcut gerici politika ve uygulamaları ile çocuk ve kadına yönelik şiddet ve istismarın önünü açan söylemlerinin ve çocuk istismarının erken evlilik adıyla meşrulaştırma girişimlerinin arttığı, kadına ve çocuğa karşı baskı, şiddet ve istismarın yoğun biçimde yaşandığı bu dönemde, kadınların ve çocukların haklarına yönelik her türlü müdahaleye karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”
Sendika.Org