Ekazığ’da bahçesine meyve eken bir çiftçi, geç Roma dönemine ait, antik avcılık uygulamalarını yansıtan büyük ölçüde bozulmamış ve nadir bir mozaik keşfetti.
Uzmanlara göre, 84 metrekarelik bir alana yayılan ve Anadolu leoparı gibi nadir hayvanların tasvirlerini içeren bu mozaik, Mezopotamya da şimdiye kadar bulunan türünün en büyüğü olabilir.
Elazığ Devlet Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nden kazı başkanı Emre Çayır, The Art Newspaper’a verdiği demeçte, “Bu mozaik, bir bütün olarak günümüze ulaşan ve bir zamanlar burada bulunan hayvanların tasvirlerini içeren türünün ilk örneği. Türkiye’nin başka yerlerinde daha büyük mozaikler olabilir ancak bunlar genelde geometrik desenlerden veya mitolojik konulardan oluşuyor,” dedi.
Nisan 2023’te Salkaya köyünde Mehmet Emin Sualp tarafından bulunan mozaik, bir aslanın dağ keçisini kovalaması, bir ayının geyiği takip etmesi ve tazıların bir yaban domuzunu köşeye sıkıştırması gibi bir dizi av sahnesini betimliyor. En çarpıcı sahnede ise Anadolu leoparı, dişlerini bir devekuşunun boynuna geçiriyor. Bu vahşi kovalamacaların arasında sülün, ördek ve kaz gibi kuşlar, açan güller ve nar ağaçlarıyla huzurlu bir kontrast oluşturuyor.
Çayır, “Aslan ve ayı, Roma geleneğinde otoriteyi simgelerken, av köpekleri insanların doğanın bir parçası olduğunu hatırlatıyor. Bu, zanaatkârların metaforları kullanarak bu fikirleri nasıl aktardığını gösteriyor,” diye ekledi.
Mehmet Emin Sualp, Salkaya köyünde kiraz fidanları için çukur kazarken, yalnızca 50 cm derinlikteki gevşek toprağın altında saklı kalmış olan mozaiklere rastladı. Ankara’nın 500 km doğusunda yer alan bu antik eser, muhtemelen 3. yüzyılın sonlarından itibaren korunmuştu. Keşif, bölgenin bir zamanlar Roma İmparatorluğu’nun antik Pers sınırıyla bağlantılı, canlı bir yerleşim yeri olduğunu düşünen arkeologlar arasında büyük bir heyecan yarattı.
Kazıya liderlik eden Emre Çayır, mozaiğin Romalı bir yetkilinin konutunun parçası olabileceğini belirterek, “Bu bir güç ifadesi” yorumunu yaptı.
Yüzyıllar süren çalkantılara rağmen mozaiğin kiremitleri büyük ölçüde korunmuştu. Bu durum, kısmen çökmüş bir ahşap çatı tarafından korunduğunu gösteriyordu. Arkeologlar ayrıca bölgede bir bazalt yol, bir sulama kanalı ve olası bir şarap üretim tesisi de dahil olmak üzere başka yapılar ortaya çıkardı. Bulunan sikkeler, alanın geç Roma döneminden erken Bizans dönemine kadar kullanıldığını ortaya koyuyor.
Mozaiği korumak için konservatörler yoğun bir çalışma yürütmekte ve eser şu anda kış koşullarından korunmak amacıyla örtülmüş durumda. Arkeologlar , mozaiğin bir müzeye taşınıp taşınmayacağı ya da yerinde bir koruma alanı oluşturulup oluşturulmayacağı konusunda henüz karar vermedi. Karar, ilerleyen kazılarda ortaya çıkacak buluntulara göre şekillenecek.
Keşif, arkeoloji camiası için heyecan verici bir dönüm noktası olarak görülüyor. Bu eser, kayıp bir uygarlığın kültür ve sanatına eşsiz bir bakış sunarken, bölgede daha fazla buluntu gün yüzüne çıktıkça Roma dönemine ait günlük yaşam ve güç yapıları hakkında önemli bilgiler sağlaması bekleniyor.
/euronews/