Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi, Ankara Valiliğince Emekli Meclisleri Sendikası’na karşı açtığı davada Ankara 4. İş Mahkemesi’nce “sendikanın kapatılmasına” yönelik ilamın kaldırılmasına karar verdi.
EMS Eş Sözcüsü Ali Ersin Gür, ‘’Ankara 4.İş mahkemesinin Sendika hakkında verdiği “Kapatma” kararının tam bir hukuk garabeti’’ olduğunu ifade ederek, ‘’Ankara Valiliğinin bir değil onlarca sebepten dolayı reddedilmesi gereken Sendikamızın kapatılmasına dair kapatılma talebinin mahkemece kabulü, tam bir hukuksuzluk örneğiydi” dedi.
Rahmi Cinokur’un haberi:
Alınan bilgiye göre, 1 Aralık 2023 tarihinde 31 kişinin Ankara Valiliğine başvurusu üzerine kurulan, ancak ‘’Kütük numarası’’ verilmemesi üzerine Ankara 6. İdare Mahkemesi’nde açılan davayı kazanan Emekli Meclisleri Sendikası’nın kapatılması için Ankara Valiliği Ankara 4. İş Mahkemesi’nde kapatılma davası açtı. Mahkeme, 17 Ocak 2025 tarihinde Emekli Meclisleri Sendikası’nın kapatılmasına karar verdi.
Bunun üzerine Emekli Meclisleri Sendikası (EMS), Ankara 4. İş Mahkemesinde verilen kapatma kararın hukuki olmadığını belirterek, kararın kaldırılması için Ankara Bölge Adliye Mahkemesine başvuruda bulunarak istinaf kanun yoluna gitti.
EMS’nin başvurusunu inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi, 2025/340 Esas 2025/374 K. Nolu ilamı ile; 4688 Sayılı Kanun kapsamında kurulan emekli sendikalarının tamamı hakkında kapatma kararı verildiğini, ancak Emekli Meclisleri Sendikası’nın Anayasa’nın 17. maddesi ve uluslararası sözleşmelere göre kurulmuş bir emekli sendikası olduğunu, ” ne işçi ne de kamu çalışanı olmadıklarını, yıllarca emek harcayarak ülkenin kalkınması için mal ve hizmet üretmiş emekli olduklarını” bildirdiklerini, herkesin sendika kurabileceğine dolayısı ile herkes kavramının emeklileri de içermesi nedeni ile emeklilerin hukukun genel kural ve kurumlarınca kabul edildiği üzere, çalışanlar statüsünde değerlendirilip sendika kurmalarının önü açılması gerektiğini savunarak davanın reddini talep ettiğini, Ankara 4. İş Mahkemesi’nin de toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak kararda belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, davalı Emekli Meclisleri Sendikası’nın davaya konu eksikliklerinin giderilmesi mümkün olmadığından kapatılmasına karar verildiğini anımsattı.
Ankara 4. İş Mahkemesi’nin kapatma kararına karşı sendikanın yasal süre içinde istinaf yoluna başvurduğunu hatırlatan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi, 4. İş Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararın dosyayı tam incelemeden ve noksanlıkları gidermeden aldığını belirterek kapatma kararının kaldırıldığını, dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verildiğini açıkladı.
‘’Taraflar arasında hukukumuzda, emekliler tarafından sendika olanaklı olup olmadığı noktasında uyuşmazlık bulunduğunu, dosya kapsamında yer alan Ankara 6. İdare Mahkemesinin 2024/989 Esas, 2024/1419 Karar sayılı kararında, “…dosyanın incelenmesinden; davacılar tarafından Emekli Meclisleri Sendikası’nın kuruluş tüzüğünün 01.12.2023 tarihinde Ankara Valiliği’ne vermek suretiyle bildirimde bulundukları, Ankara Valiliği tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan görüş bildirilmesinin istenildiği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 368744 sayılı yazısında, “Anayasa ve Bakanlığımızın uyguladığı mevzuat kapsamında emeklilerin sendika kurabileceğine dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir.” şeklinde görüş bildirildiği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca verilen cevabi yazının Ankara Valiliği’nce davacı Sendika ‘ya bildirilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığını vurgulayan Mahkeme, kararında şunları kaydetti:
‘’Yukarıda metnine yer verilen mevzuat hükümleri ile dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; hukuk sistemimizde sendikaların kuruluşunun izin sistemine değil serbest kurulum sistemine tabi olduğu, gerek kanun hükümleri gerekse yargı içtihatları doğrultusunda sendikaların kurulmasında izin şartı aranmayacağı, yukarıda belirtilen anayasa ve kanun hükümleri gereğince, kanunda belirtilen şartlar yerine getirilerek belge ve tüzüklerin ilgili valiliğe verilmesi ile sendika veya konfederasyonun tüzel kişilik kazanacağı anlaşıldığından, Valiliğin bu süreçte, ilgili bilgi ve belgeleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na gönderdikten sonra kuruluş koşullarının gerçekleştirilmediğinin anlaşılması halinde Bakanlık veya Valilik tarafından sendikanın faaliyetinin durdurulması için bir ay içinde İş Mahkemesine başvuruda bulunulması gerekirken, anılan prosedür işletilmeden doğrudan başvurunun reddi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Nitekim, benzer konuda verilen Danıştay 10. Dairesi’nin 19/10/2017 tarih ve E:2016/3745, K:2017/4220 kararı da aynı yöndedir. Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline” karar verilmiştir. İş bu davada, dava dilekçesinde kurucular olarak belirtilen kişilerin bir kısmının imzaladığı belgelerde çalıştığının belirtildiği görülmektedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin yakın zamanda vermiş olduğu emsal nitelikteki 20.03.2025 tarih ve 2025/1595 Esas, 2025/2959 Karar sayılı kararında, “Bu noktada belirtmek gerekir ki, Dairemiz yerleşik uygulamasına göre emeklilerin sendika kurma hakkından mahrum olması, sadece aktif çalışma hayatında yer almamaları durumunda söz konusudur. Bununla birlikte emeklilik hakkını elde etse dâhi aktif çalışma yaşamında yer alan kişiler, fiilen çalışan kavramına dâhil olduğundan, kanunlarda öngörülen diğer şartların mevcut olması durumunda sendika kurma hakkına sahiptir. Somut uyuşmazlıkta, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre Sendikanın 18.12.2023 tarihli yazısı ile bildirilen 7 kurucunun, kuruluş evrakının verildiği tarih itibarıyla tamamının aktif çalışma hayatında yer aldığı görüldüğünden, bu yönden eksikliğin giderildiği açıktır. Hâl böyle olmakla birlikte Sendika Tüzüğü’nde, sendikanın 6356 sayılı Kanun veya 4688 sayılı Kanun’dan hangisi kapsamında kurulduğuna dair düzenlemenin yer almaması başta olmak üzere, gerek 6356 sayılı Kanun gerekse 4688 sayılı Kanun’un birçok emredici hükmüne aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Bütün bu açıklamalar ışığında, öncelikle davalı Sendikanın, 6356 sayılı Kanun veya 4688 sayılı Kanun’dan hangisi kapsamında kurulduğuna dair Sendika Tüzüğü’ndeki eksikliğin giderilmesi için davalı tarafa kesin süre verilmeli, daha sonra davacı Valilik tarafından Sendika Tüzüğü’nün içerik bakımından denetimi yapılmadığından söz konusu denetim yapılmak üzere, Sendika Tüzüğü Ankara Valiliğine gönderilmeli, Valilik denetimine göre ve Mahkemece de resen kanunun emredici hükümlerine aykırılık bakımından gerekli inceleme yapılmalı, eksiklik veya kanuna aykırılık tespiti durumunda altmış gün süre verilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.” gerekçesinde belirtildiği üzere, emekli olup aktif çalışma hayatında olan kurucuların sayısının iş bu dosyada dosyaya sunulan belgeler kapsamında anlaşılamadığından, başvuru tarihinde kuruculardan 7’sinin aktif çalışma hayatında olup olmadığı hususu davalı tarafa sorularak ve SGK’dan bu kurucuların hizmet cetvelleri (başvuru tarihindeki aktif çalışmayı gösterecek şekilde) getirtilerek netleştirilmeli, kuruculardan aktif çalışan sayısının 7 olması durumunda emsal nitelikteki bozma ilamında belirtilen yöntem izlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrasının bendinde dosyanın mahkemesine gönderilmesi gereken durumlar düzenlenmiş olup, “Mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” bu hallerden biri olarak hüküm altına alınmıştır. Maddede yer alan bağlaç “veya” olarak geçtiğine göre, davanın esasıyla ilgili delillerin toplanmaması ile gösterilen delillerin değerlendirilmemesi ayrı ayrı iade nedenidir.
Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, davanın esasıyla ilgili yukarıda belirtilen deliller toplanmadan ve delillerin toplanmama gerekçesi kararda belirtilmeden karar verilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı kararının kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verildi.’’
SENDİKADAN DEĞERLENDİRME
EMS Eş Sözcüsü Ali Ersin Gür, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 38.Hukuk Dairesi kararı ve bu karar ile kaldırılan Ankara 4.İş Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararı ilgili değerlendirmelerde bulundu.
‘’Ankara 4.İş mahkemesinin Sendika hakkında verdiği “Kapatılma” kararının tam bir hukuk garabeti’’ olduğunu ifade eden Gür, ‘’Ankara Valiliğinin bir değil onlarca sebepten dolayı reddedilmesi gereken Sendikamızın kapatılmasına dair kapatılma talebinin mahkemece kabulü, tam bir hukuksuzluk örneğiydi .Bu kararla gördük ki halen yürürlükteki hukuk kuralları ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin imzalayıp taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ne yazık ki biz emekliler için geçerli değilmiş. Ya da bu hukuku uyguladığını söyleyenler aslında hukuka aykırı karar vermeyi kendilerine yakıştırdılar. Çünkü mahkeme, sendikamız hakkında kapatılma kararı verirken ne zaman aşımı itirazımızı ne husumet yokluğunu, ne mahkemede bir avukatla temsil hakkımızın engellenmesini, ne Anayasanın 17 ve 90. Maddesinin uygulanması talebimiz ve ne de uluslararası sözleşmelere uyulması talebimizi göz önünde bulundurmadı. Dolayısıyla baştan sona hatalı ve baştan sona kadar haksız ve hukuksuz bir karardı’’ dedi.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 38.Hukuk Dairesi kararının sendika lehine olmakla birlikte, ciddi eksiklikler içerdiğini anlatan Gür, şunları kaydetti:
‘’Kuruluş başvurumuzdan itibaren 15 gün içinde Sendikamızın kütük kaydı yapılması gerekirken bu yapılmamıştır. Dolayısıyla kütük kaydı olmayan sendikanın kapatılma davası da konusuz olduğu için yerel mahkeme kararının bu sebepten dolayı, Başvurumuzdan sonra 30 gün içinde kapatılma davası açılması gerekirken bu süre geçtikten 8 ay sonra davanın açılmış olması,
3-Sendikamız kütük kaydı yapılmadığı için noterliklerde vekalet çıkarıp avukat tayin etme hakkımız gasp edildiği için, Anayasanın 17. Ve 90. Maddeleri uygulanmadığı için,
5-Herkese sendika kurma hakkı tanıyan BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23. maddesi, BM Ekonomik Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin 8. maddesi BM Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Sözleşme’nin 22. maddesi, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın 12. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 11/1 maddeleri uygulanmadığı için, Ekonomik olarak çok güçlü olan işverenlere sendika kurma hakkı tanıyan bir yönetimin, ayda sadece 14.469 TL maaş alan emeklilere sendika kurma hakkı tanımamasının adil ve vicdani olmadığı için, Alana ilişkin birçok otorite tarafından emekliler, ev kadını, işsizler vs. çalışan kavramı içinde değerlendirildiği halde bu husus görmezden gelindiği için, Hukuk sistemimizde emeklilerin sendika kurmasını yasaklayan hiçbir yasa maddesi olmadığı halde bu hakkı kullanmamıza engel olunduğu için,
Ankara 4.İş Mahkemesi kararının kaldırılması gerekirken, bizim açımızdan çok da önemsenmeyen bir başka husustan dolayı kapatılma kararının kaldırılması nedeniyle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 38.Hukuk Dairesi kararı eksiktir. Biz Emekli Meclisleri Sendikası olarak sendikalaşma hakkımızı istiyoruz. Kimseden lütuf veya sadaka istemiyoruz. Fiili ve meşru sendikal mücadelemiz sonucunda bu hakkı alacağımızın da bilincindeyiz. Bize karşı daha fazla haksızlık, hukuksuzluk yaparak bizi daha fazla yorup mağdur etmesinler.”