Emekli Meclisleri Sendikası (EMS), Çanakkale’deki çevre katliamıyla ilgili incelemelerini bir rapor haline getirdi. Kamuoyuyla paylaşan rapora göre Cengiz Holding’in Truva Bakır Madeni şirketi kentte telafisi mümkün olmayan zararlara yol açıyor…
EMS Basın Merkezi’nden Rahmi Cinokur’un haberi:
Emekli Meclisleri Sendikası Genel Çevre ve Ekoloji Sekreterliği, Çanakkale’de yaşanan çevre katliamına kayıtsız kalmayarak, bunu rapor haline getirdi.
‘’Çanakkale’nin Ekosistemi ve Halk Sağlığı Üzerine Madencilik Tehditleri’’ başlıklı raporda, Çanakkale’nin, benzersiz doğası, zengin tarım alanları ve tarihi mirası ile sadece Türkiye’nin değil, dünyanın önemli bölgelerinden biri olduğu belirtildi.
Son yıllarda artan madencilik faaliyetlerinin, bu eşsiz coğrafyanın ekosistemini ve yerel halkın yaşamını tehdit ettiği vurgulanan raporda, Nurol Holding’in Lapseki Altın Madeni ve Cengiz Holding’in Truva Bakır Madeni projelerinin, Çanakkale üzerinde telafisi mümkün olmayan zararlar yaratma potansiyeline sahip olduğu vurgulandı.
Nurol Holding Lapseki Altın ve Gümüş İşletmesince, altın çıkarma sürecinde kullanılan siyanürün, yeraltı sularına karışma riski taşıdığı, bu durumun yalnızca maden çevresini değil, tüm Çanakkale’yi etkileyebilecek geniş çaplı bir su kirliliğine neden olabileceği bildirilen raporda şunlar kaydedildi:
‘’Lapseki, tarımsal sulama ve içme suyu için hayati öneme sahip su kaynaklarına ev sahipliği yapmaktadır. Bu kaynakların kirlenmesi, bölgenin tarımsal faaliyetlerini felç edebilir. Siyanür liç havuzlarından sızan toksik maddeler toprağı kirletebilir, tarımsal üretimi tehdit edebilir. Madencilik faaliyetleri sırasında oluşan toz ve ağır metal partikülleri, hava kalitesini düşürerek solunum yolu hastalıklarına yol açabilir. Bölgedeki ormanlık alanların yok edilmesi, Lapseki’nin yerel flora ve faunasını tehdit etmektedir. Bu durum, biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden olabilir.’’
TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRAS TEHLİKEDE
Cengiz Holding’e ait Truva Bakır Maden A.Ş tarafından yürürlüğe konulan ve ülkede büyük tepkilere neden olan projesinin tarihi ve kültürel mirası tehdit ettiği bildirilen raporda şunlar kaydedildi.
‘’Truva Antik Kenti gibi dünya mirası kabul edilen alanların yakınında gerçekleştirilen madencilik faaliyetleri, bölgenin tarihi değerlerini riske atmaktadır. Yeraltı patlamaları ve ağır ekipman kullanımı, çevredeki arkeolojik alanlara zarar verebilir. Bakır madenciliğinde ortaya çıkan arsenik, cıva ve kurşun gibi ağır metaller hem suya hem de toprağa karışarak uzun vadeli çevresel felaketlere yol açabilir. Çanakkale’nin verimli tarım toprakları, bakır madeni faaliyetleri nedeniyle geri döndürülemez bir şekilde zarar görebilir.
Bölgedeki zeytinlikler, bağlar ve diğer tarımsal alanlar kirlilikten etkilenerek ürün kalitesinde düşüşe neden olabilir. Hem siyanür hem de ağır metal kirliliği, kanser riskini artırmakta ve halk sağlığını tehdit etmektedir. Çevresel tahribat, tarım ve turizmin zarar görmesiyle birlikte halkın göç etmesine ve toplumsal huzursuzluğa neden olabilir.’’
ÇÖZÜM VE TALEPLER
Emekli Meclisleri Sendikası Genel Çevre ve Ekoloji Sekreterliği, raporda çözüm ve talepleri de şöyle sıraladı:
‘’ Acilen Bağımsız Denetim Mekanizmaları Oluşturulmalıdır. Projelerin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporları bağımsız uzmanlarca yeniden incelenmelidir. Halkın Karar Mekanizmalarına Katılımı Sağlanmalıdır. Yerel halkın, bu tür projelerin karar süreçlerine dahil edilmesi zorunludur. Çanakkale’nin ekosistemini ve halkını koruyan yasalar güçlendirilmelidir. Madencilik faaliyetleri için verilen izinler, çevre ve halk sağlığı öncelikli olarak gözden geçirilmelidir. Bölgesel kalkınma için sürdürülebilir alternatifler teşvik edilmelidir. Tarım ve turizm odaklı projeler desteklenmeli, bölge halkına geçim kaynakları sunulmalıdır.
Sonuç olarak: Nurol Holding’in Lapseki Altın Madeni ve Cengiz Holding’in Truva Bakır Madeni, Çanakkale’nin ekolojik dengesi, ekonomik sürdürülebilirliği ve halk sağlığı üzerinde ciddi tehditler oluşturmaktadır. Çanakkale Emekli Meclisleri Çevre Sekretaryası olarak, bu projelerin acilen durdurulmasını ve bölgenin doğal varlıklarının korunmasını talep ediyoruz.’’