Erdal Yıldırım: Koçgiri bir direniş destanıdır

Yazarlar

Gelo ew ki ye / Jı wé da te ye
Çı bejnik le ye / We ki reyhan e

Navé wî Alîşer e / Him mér e him reyber e
Li çiya ye / Koçgîriyê zulfîkare(1)

1920 – 21 yıllarında Alevi – Kürt Koçgiri ve Dersim aşiretlerinin özerklik, otonom taleplerinin reddedilmesi, Koçgiri’nin (2) kuşatılıp yüzlerce insanın katledilmesi, doğal bir direnişi ve isyanı da beraberinde getirmiştir.

Selçuklu’da, Osmanlı’da defalarca denenen katliam ve soykırım uygulamaları ne yazık ki, Cumhuriyet rejiminde de, “laikliğin olacağı/uygulanacağı”, “demokrasinin geleceği / getirileceği” umuduyla Kurtuluş Savaşına maddi, manevi, askeri güçleriyle katılan ve Cumhuriyetin kurulmasına büyük katkı sunan Alevi ve Kürtlere karşı aralıksız sürdü. Yani Aleviler ve Kürtler, Cumhuriyet döneminde de daha önceki inkâr, dışlanma ve aşağılanma politikalarıyla yüzyüze kalmaya devam ettiler.

Oysa 1.Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrasında, kimi etnik yapıları, ulusları ve de Kürtlerle Alevileri de kapsayan, “bağımsızlık, siyasal ve kültürel” özerklik hakları uluslar arası antlaşmalarla imza altına alınmıştı(3). Ancak antlaşma koşullarına uymayan, “tek dil, tek din, tek millet”(4) düsturuyla hareket eden İttihat ve Terakki Fırkası ve İttihat Terakki’nin en önemli teorisyeni Mustafa Kemal ve arkadaşları, Kürtleri Türkleştirmek, Alevileri ve Aleviliği İslamlaştırmak, Alevileri ve farklı diğer inanç mensupların da İslam içinde eritme politikalarıyla hareket ediyordu.

1.Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrasında imzalanan Sevr Antlaşması maddelerinin uygulanmasını, anlaşmadan doğan “Kürt özerkliğinin kabulü”, “Zindanlardaki Kürtlerin serbest bırakılması”, “Kürt illerindeki Türk görevlilerin geri çekilmesi”, “Kürt Valiler atanması”, “Kürtçe eğitim veren okulların açılması” şeklindeki talepleri Ankara Hükümetince reddedilince Koçgiri ve Dersim’deki Alevi Kızılbaş Kürtler, gelecekleriyle ilgili planlar yapmaya başladılar.

Genlerine işleyen “Osmanlıda oyun bitmez” karakteri, Ankara hükümeti temsilcilerinde de etkindi ve Koçgiri Bölgesindeki Kürt ve Alevilerin bertaraf edilmesi için, 9 Aralık 1920 de Nurettin Paşa komutasındaki Merkez Ordusuna, Koçgiri’yi, tenkil etme (bastırma, katliam) emri verildi. O Nurettin Paşa ki, 1915 yılında Ermenileri hunharca katlettikten sonra şöyle diyordu: “Zo” diyenleri temizledik. Şimdi “Lo” diyenlerin köklerini de ben temizleyeceğim”.

Nurettin Paşa ile birlikte görevlendirilen biri daha vardı. Bu kişi 1914-1915 yıllarında Karadeniz’de Pontus Rumlarını ve Erzurum Kars yöresinde Ermenilerin topluca katledilmelerinde görevlendirilen, her türlü taciz, tecavüz, yağmada başarılı olan, bu başarılarından ötürü ödüllendirilip Muhafız Alayı Komutanı yapılan Giresunlu eşkiya katil Topal Osman’dı. Ve o kişi şimdi de bizzat Mustafa Kemal Hükümetinin talimatıyla Koçgiri bölgesinde cinayetler, tecavüzler işlemek, evleri, köyleri yakmak, köylülerin her türlü ziynet eşyasını yağmalamak, hatta hayvanlarını çalmakla görevlendirilmişti.

Bu ortamda Koçgirililer, Ankara’nın Osmanlı’dan farkı olmayan entrika, inkâr, oyalama taktiklerine karşı, ya teslim olup onursuzca yaşamayı, ya da en doğal hakları olan özerklik, bağımsızlık talepleriyle bir direniş sergilemeyi seçeceklerdi. Koçgirililer karşı koymayı, mücadeleyi seçti. İşte bu Koçgirililerin onurlu direnişiydi..

1920’nin son aylarından 1921 Haziran ayına kadar süren katliam sürecinde hem Sakallı Nurettin, hem de Topal Osman, alçakça, kalleşçe yüzlerce Koçgiriliyi katletti. Topal Osman ve itleri kadınlara, kızlara tecavüz edip evleri yakıp yıktı. Tarlaları, mal davarları bile imha ettiler. Çengelli, Kızıldağ ve Beydağı’nın birçok yerinde, derelerde, tepelerde günlerce çatışmalar devam etti.

Bir tarafta “ikrârından vazgeçmeyen (bazı iç ihanetler olsa da), onurları, vatanları, aileleri, çoluk çocukları için ölümü hiçe sayan Koçgirililer”, diğer tarafta alçakça, kahpece öldürmeye, tecavüze, çalıp çırpmaya, yağmaya gelmiş Sakallı Nurettin ve Topal Osman ile katil köpekleri… İkrâr verenlerin bir kısmı çeşitli nedenlerle yardıma gelmemiş olsalar da, Alişan, Haydar Bey, Alişer ve Zarife Xanım ile Filik Ali, Kızıltepeli Rıfat, Karamanlı Nuri ve Koçgirili isimsiz kahramanlar, yiğitler, hem sayıca, hem de askeri teçhizat ve silah açısından çok fazla sayıdaki güçlere karşı yiğitçe bir direniş sergilediler.

Katliamda yaklaşık olarak 500 Koçgirili öldürüldü, yüzlerce kişi yaralandı ve yaklaşık 2.000 kişi başka şehirlere sürgüne gönderildi.

Koçgiri isyanı ve katliamı bizim acılarla örülü tarihimizin en önemli tarihi dönemeçlerinden birisidir. Unutulmamalı ve bilince çıkarılmalıdır ki, dününe sahip çıkmayanlar, geçmişte çekilen onca acıyı, zulmü, akan kanı görmezden gelenler yarınlarına, geleceklerine de asla yön veremezler. Geçmişi unutanlar her zaman yeni felaketlerle, acılarla da yüz yüze kalacaklardır.

Gelecekte buna benzer acıları yeniden yaşamak istemiyorsak tarihimize, kültürümüze ve değerlerimize dört elle sarılmalıyız. Biliyoruz ki, unutmak yeni felaketlere davetiye çıkarmak, göz yummaktır. Ki, unutmak sadece geçmişe değil, gelecek kuşaklara da ihanet etmek demektir.

Günümüzde ve gelecekte Koçgirililerin tarihlerine, inançlarına, atalarına ve tüm değerlerine sahip çıkacaklarına olan inancımı koruyor ve 96.yılında Koçgiri katliamında yitirdiğimiz başta Alişer ile Zarife şahsında tüm yiğitlerin, ana-babaların, çocukların anıları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.

**

Notlar:

1-) Alişer : Cihan Çelik – Emmanın Emmanın
2-) Koçgiri: Sivas – Zara, İmranlı, Divriği, Hafik, Kangal, Gürün,
Tunceli – Hozat,
Kayseri – Sarız, Sarıoğlan, Develi, Adana – Tufanbeyli,
Kahramanmaraş – Göksun,
Erzincan – Refahiye, Kemah,
Tokat – Almus, Zile,
Adıyaman – Kahta,
Malatya, Pütürge, Arguvan, Darende, Hekimhan’ı da içine alan coğrafya
3-) Sevr Antlaşması: (62. ve 64. Madde)
– İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat’ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak.
– Bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti’ne bağımsızlık için başvurabilecek
4-) Tek Dil: Türkçe, tek Din: İslam, tek millet: Türk

 

İlginizi Çekebilir

Ferhat Tunç: Nadire, canım kardeşim, kalbimin yalnızlığı bak yine geldik 8 Mart’a…
 Suna Arev: 8 Mart Kızıllığı

Öne Çıkanlar