Ergil:Ortadoğu gerilimlerin ve değişimlerin odağında olmaya devam edecektir

DünyaGündem

Siyasetçi bilimci Profesör Doğu Ergil, ”2025 yılında Ortadoğu, hem tarihi gerilimlerin hem de küresel değişimlerin kesişim noktasında olmaya devam edecektir. İklim değişikliği, enerji dönüşümü ve bölgesel güç dengeleri gibi dinamikler, bölgenin geleceğini büyük ölçüde şekillendirecektir.” ifadelerini kullandı.

Ergil X platformundan  paylaştığ 2025 yılında Ortadoğu’nun Muhtemel Görünümü başlıklı yazısında şunları belirtti:

1. Güç Dengeleri ve Jeopolitik Dinamikler:
2023’te başlayan İran-Suudi Arabistan diplomatik yakınlaşması, 2025’te daha istikrarlı bir ilişkiye dönüşebilir. Ancak bu süreç, bölgedeki çıkar çatışmalarını tamamen ortadan kaldırmayacaktır. Yemen, Lübnan ve Irak gibi ülkelerde vekalet savaşları devam edebilir. •Türkiye, Batı ile bölge ülkeleriyle ilişkilerinde denge arayacaktır. Ortadoğu’da ekonomik iş birliklerine ağırlık verecek ve enerji koridorlarındaki etkisini artırmaya çabalayacaktır. •İsrail’in yerleşim politikaları ve Filistin’deki direniş hareketleri arasında gerilim devam edecektir. Ancak uluslararası toplumun ilgisinin başka bölgelere kayması, sorunun daha da karmaşık bir hal almasına yol açabilir. Filistin’de olası liderlik değişiklikleri ve İsrail’deki iç siyasi krizler, yeni dinamikler yaratabilir. •Çin, Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında Ortadoğu’daki ekonomik ilişkilerini derinleştirebilir. Rusya, Suriye’deki üslerini korumak isteyecektir. Akdeniz’de jeopolitik varlığını sürdürmek için çabalayacaktır.
2 •Suriye’de rejim daha oturmamıştır:
Kontrolu ele geçiren cihatçı örgütlerin arasında güç ve ganimet paylaşımı için çatışma çıkması olasıdır. SMO ordusu (TR’nin isteği üzerine) YPG ile çatıştığı sürece silah bırakıp ulusal orduya katılması zordur. Kürt siyasi-askeri oluşumu, ABD-AB-İSRAİL tarafından korunduğu taktirde SR’de merkezi bir yapıdan çok federatif bir sistemin kurulması olasıdır. Bu olasılığa karşı TR’nin takınacağı tavır, içerde başlattığı ‘Kürt sorunu’nu çözme girişimini nasıl etkileyeceği belirsizdir. SR’nin yeniden inşa süreci ciddi bir uluslararası finansal desteği gerektirmektedir. Eğer ülke Selefi bir radikalizme teslim olursa, bu yardım gelmeyecek ve yeni göç dalgaları oluşacaktır. Akdeniz kıyısını ele geçiren radikal güçler, Avrupa’dan inkikam için SR kıyılarını bir göçmen atlama tahtasına dönüştürebilir. Bu süreçten TR’de de payını alabilir. Özetle, Türkiye-Suriye ilişkilerinde normalleşme, SR’deki Kürt oluşumuyla kuracağı ilişkiye bağlıdır. •Irak’ın Durumu: Irak’ta Şii-Sünni ve Kürt gruplar arasındaki siyasi dengeler, hükümetin merkezi otoritesini güçlendirmeye yönelik adımlar atılsa da hassas kalacaktır. Aynı zamanda, İran’ın Irak’taki nüfuzu tartışma konusu olmaya devam edecektir.
3. Enerji ve Ekonomi:
Küresel düzeyde yenilenebilir enerjiye artan talep, Ortadoğu’nun petrol ve gaz gelirlerini azaltabilir. Bu durum, özellikle Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerini, ekonomilerini çeşitlendirme çabalarını hızlandırabilir. •SU-Ortadoğu’da su kaynaklarının yetersizliği, 2025’te bölgesel iş birliğini zorunlu hale getirebilir. Ancak su paylaşımı konusundaki anlaşmazlıklar, yeni gerilimlere yol açabilir. Bu gerilimden Dicle ve Fırat’ın kaynak ülkesi olan TR en çok etkilenen ülke olacaktır. TR hükümetinin acilen “sınıraşan sular projesi” geliştirmesi gerektirmektedir.

4. Toplumsal Hareketler ve Sosyal Dinamikler :

GENÇLİK- Ortadoğu’nun genç nüfusunun artan işsizlik ve fırsat eşitsizliği nedeniyle yeni toplumsal hareketler başlatması olasıdır. Sosyal medya, bu hareketlerin örgütlenme ve seslerini duyurma konusunda yine önemli bir araç olacaktır. •KADINLAR- Özellikle Suudi Arabistan, İran ve Afganistan gibi ülkelerde kadınların hak ve özgürlük mücadelesi devam edecektir. Bu durum, rejimlere meydan okuyan önemli bir sosyal baskı unsuru haline gelebilir.

 

5. •Yemen İç Savaşı:

GÜVENLİKİran ve Suudi Arabistan arasındaki yakınlaşma, Yemen’de bir barış sürecini tetikleyebilir. Ancak Husiler ve hükümet güçleri arasındaki derin güvensizlik, kalıcı bir çözümü zorlaştırabilir. •Afganistan ve Bölgesel Etkiler: Taliban rejimi, radikal grupların bölgede yeniden güçlenmesine zemin hazırlayabilir. Ortadoğu’da bazı gruplar, Afganistan’daki durumu kendi amaçları doğrultusunda kullanabilir. •Terör Tehdidi: Canlanan IŞİD ve SR’de merkezî otoriteye katılmayan diğer radikal örgütler, bölgesel çatışmaları yeniden tetikleyebilir.

6. İklim Değişikliği ve Göç •Çevresel Etkiler:

İklim değişikliği, kuraklık ve çölleşme gibi sorunlar, tarım sektörünü ve kırsal nüfusun yaşamını tehdit edebilir. Bu durum, kırsal bölgelerden kentlere yoğun göçe ve şehirlerdeki altyapı krizlerine yol açabilir. •Mülteci Sorunu:Ortadoğu’dan Avrupa’ya ve diğer bölgelere yönelik göç baskısı sürecektir. Göçmenlerin durumu, uluslararası ilişkilerde önemli bir tartışma konusu olmaya devam edecektir.

2025 yılında Ortadoğu, hem tarihi gerilimlerin hem de küresel değişimlerin kesişim noktasında olmaya devam edecektir. İklim değişikliği, enerji dönüşümü ve bölgesel güç dengeleri gibi dinamikler, bölgenin geleceğini büyük ölçüde şekillendirecektir. Bunun yanı sıra, toplumsal hareketlerin ve genç nüfusun taleplerinin karşılanmaması halinde, bölgedeki istikrarsızlık derinleşebilir. Bu belirsizliğe, kendilerini dışlanmış ve baskı altında hisseden etnik-dinî-kültürel kümelerin, yaşadıkları ülkelerde yönetime katılma talebi ve eşit siyasal temsil arayışları da katkıda bulunabilir. Ancak, diplomatik ve hukukî çözüm yollarının denenmesi ve ekonomik iş birliğinin artması, bir denge ve yeniden yapılanma dönemi başlatabilir. Bu da, bölgede köklü bir dönüşümün başlangıcı olabilir. Bu dönüşümün engellenmesi ve gecikmesi daha fazla istikrarsızlık demektir.

İlginizi Çekebilir

Almanya’da 2025 sınavı: Göçü sınırlamak, demokrasiyi korumak
Amerika: Bir aracın kalabalığa dalması sonucu 10 kişi öldü, 30 kişi yaralandı

Öne Çıkanlar