Ergin: Kürtlerin insan onurunun gerektirdiği anayasal hakları tanınmalıdır

Video

Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı  @A_rahmanErgin  ”İhtiyacımız olan; Türk, Kürt, Arap, Farisi; Sünni ya da Şii; Müslüman ya da değil; tüm bölge halklarının hak ve adalet ekseninde, barış içerisinde yaşamasıdır…” dedi.

Ergin, ”Suriye’deki Kürtlerin ABD ve İsrail’le ilişkisi olduğunu gerekçe gösterip Kürtleri dışlamak ile Suriye’deki Arapların ABD ve İsrail’le ilişkisini görmezden gelmek de çelişkidir.” ifadelerini kullandı.

Kürt Meselesinin Çözümüne ilişkin İHH’nın düzenlediği çalıştayda düşüncelerimizi dile getirdik; Buradaki konuşmalardan bağımsız olarak gelişmeleri hem umut hem de kaygı ile izliyoruz. Umudumuz var, çünkü çözüm arayışlarımız devam ediyor. Kaygılarımız var çünkü böyle bir arayış bu iktidar döneminde ilk defa gündem olmuyor.

Konunun yeniden iktidar ve ortakları tarafından gündem yapılmasının bölgemizdeki gelişmelerden bağımsız olmadığını düşünüyoruz. Yakın coğrafyalarda sıcak gelişmeler oluyor. Filistin, Lübnan, Suriye, Yemen ve İran. Çok dikkatli hareket etmek gerekiyor. Haktan ve Adaletten yana tutum almak gerekiyor. İnkâr ve Asimilasyon politikalarını yeniden üreten bir dilden uzak durmak gerekiyor. İhtiyacımız olan; Türk, Kürt, Arap, Farisi; Sünni ya da Şii; Müslüman ya da değil; tüm bölge halklarının hak ve adalet ekseninde, barış içerisinde yaşamasıdır. Türkiye’de, Suriye’de, İran’da ve Irak’ta Kürtlerin insan onunurunun gerektirdiği anayasal hakları tanınmalıdır. Türkiye, İsrail’e giden petrolün vanalarını kapatmıyor, Ticareti devam ettiriyor, İsrail ile ilişkiler devam ediyor. Türkiye’nin İsrail’le ilişki kurmasını kabul edip Türkiye’nin bin yıllık bağı olan Kürtlerle ilişki kurmasını eleştirmek çifte standart olur.

Hemen belirtmek gerekirse; Suriye’deki Kürtlerin ABD ve İsrail’le ilişkisi olduğunu gerekçe gösterip Kürtleri dışlamak ile Suriye’deki Arapların ABD ve İsrail’le ilişkisini görmezden gelmek de çelişkidir. Konu Kürtler olunca meseleyi hemen BOP’a Siyonizme bağlama hevesi, ayrımcılıktır. İnkar ve asimilasyon politikalarının, yok saymanın, kimlik dayatmanın, tek tipçi yaklaşımın; İslamla bir ilgisi yok. Müslüman olmak, zulmün karşısında haktan ve adaletten yana olmaktır. Bahsedilmesi gereken açılım; sadece Türk-Kürt kardeşliği değil tüm bölge halklarının kardeşliğidir, haklarıdır, özgürlükleridir, tüm bölgede barıştır. Bu süreçler, uluslararası gelişmelerin ya da çıkar ilişkilerinin neticesinde değil, zaten böyle olması gerektiği için işletilmelidir. Başta TBMM olmak üzere tüm muhalefet partileri, STK’lar, Bu meseleye dahil olmuş büyük kürt aileleri, alimler, kanaat önderleri ve toplumun tüm kesimleri sürece dahil edilmeli, gerekli istişare süreçleri işletilmelidir.

Bölgemizde barışı istemeyen kesimlerin süreci sabote etmeye dönük yapabilecekleri provokatif eylemlere karşı dikkatli olunmalıdır. Sürecin sadece Suriye odaklı olması, Türkiyede demokratikleşme konusunda adımların atılmaması, bize iktidarın samimiyetini sorgulatacaktir. Tutuklu eş genel başkanlar, milletvekilleri, belediye başkanları, insan hakları aktivistleri, gazeteciler… Devam eden kayyım süreci, Khk’lılarla ilgili devam eden haksızlıklar… bu konularda atılmayan adımlar, bize iktidarın samimiyetini sorgulatacaktir.

Ayrıca Kürtlerin ana dillerinin yaygınlaştırılması, kimliklerinin ve kültürel haklarının anayasal güvence altına alınması için atılacak adımlar, sürecin samimiyetini destekleyecektir. Bütün bunlardan başka, hak ve özgürlükler; asla pazarlık konusu yapılmamalı, karşılık beklenmeden yerine getirilmelidir. Meseleye çıkar odaklı değil, samimiyetle yaklaşılmalıdır. İnkar ve asimilasyon politikalarından, eşit yurttaşlığa; Baskı ve tahakkümden, hak ve özgürlüklere; Şiddet ve çatışmadan, barış ve diyaloğa; Hukuk dışı uygulamalardan, hukukun üstünlüğüne doğru atılan her adım desteklenmelidir.

 

 

 

İlginizi Çekebilir

2024 iş cinayetleri raporu: Her gün en az beş işçi öldü
Rutte’den AB’ye uyarı: NATO müttefikleri arasında engeller çıkarılmamalı

Öne Çıkanlar