Birkaç gün önce “Geleceğin cumhurbaşkanını takdim ederiz” yazımın ardından, denklemin ikinci kısmı vardı ve bu, şu soruyla karşılanabilir: Erdoğan tekrar nasıl cumhurbaşkanı olabilir mi? Gariptir, bizi bekleyen seçimin “bölünerek büyütülen” iki partisi dikkat çekiyor. İyi Parti ve MHP!
İyi Parti, sahada ama hangi kaleye gideceği belli değildir. MHP ise kabul eden eder, siyasi bir parti değildir: Ülkü Ocakları, hapiste beslediği kimi mahkûmlar, içeri attığı, dışarı çıkardığı mafya babacıklarıyla, Kürt ve sol karşıtı cephenin yarı silahlı gücüdür: Yüzde, beş ila yedi arasında oy oranı, büyük bir partinin ortağı olmasıyla da dikkat çeker, bu onun, legal yanıdır. Silahlı yanında, mafya diye tarif edilen kimseler vardır.
Tetikçilik yapan, bayrak önünde bozkurt işaretini cinayet imzası olarak taşıyan sempatizanları ile de bir MHP var. Bu gücün şimdiki temsilcisi, sözcüsü Devlet Bahçeli’dir; işi başta Kürtler olmak üzere, muhalif kesime sıkılan her kurşunu meşru göstermektir, kurşun sıkanı da yüksek mertebeye çıkartan konuşmalar yapmak, böylece, “âleme” elemanlar kazandırmaktır. Gençler cinayet işleyerek, bozkurt selamı yaparak, kendilerini ispata çalışır, mafya liderleri onunla ülküdaş olmaktan gurur duyar, birlikte çektikleri fotoğrafları sosyal medya hesabında paylaşır… Okuyan yazan bir ülkücü kesim yoktur; TV kanallarındaki mafya ve tarih konulu dizilerden beslenirler. Suç yüceltildikçe, sempatizan sayıları artar. Bozkurt imzalı cinayetin son kurbanı Deniz Poyraz’dı.
Bahçeli’nin dinlerken arada keyif aldığımız Türkçesi de artık yoktur; dili çok bozulmuştur, kelime hazinesi daralmıştır; mafya gibi ayar vermeye, maço bir ses tonuyla siyasetin dışına çıkmıştır. Son olarak Deniz Poyraz’ın katledilmesiyle ilgili olarak yaptığı konuşma, bir parti başkanın, bir mefkûre sahibinin yapacağı bir konuşma değildir; katili koruyan, hapiste kalsa bile ona bir görkem/ kahraman gözüyle bakılmasını sağlayan türdendir. Açıkça dili, bir genel başkan dili değildir, her kelimesi şiddet içermektedir. Bahçeli, adres gösteriyor, bir güruhatı, cinayete davet ediyor: “HDP/PKK’dir.”
Normal bir ülkede, Bahçeli suç işliyordur ama Türkiye normal bir ülke değildir, bu yüzden, suç alkışlanıyor. Şiddet, alkış topladıkça, taraftar topladıkça ve yasal anlamda bir düzenleme yoksa, artar.
Bahçeli, bu haliyle MHP’li değildir. Sahiden inanmış ülkücülere hakaret ediyor. Elbette Bahçeli’nin kendine biçtiği bu baba figür de boş değildir. Bahçeli, çocuklarını katledip “Romalıları kendime evlat edindim” diyen diktatörün bile bir tık üstündedir; o, başkasının çocuklarından katil yaratmayı kendine erdem haline getiriyor. Bir evlat yetiştirmenin ne olduğunu Bahçeli, bilmiyor.
Namuslu ülkücüler vardır. Biz bunları gördük, ömrümüz yetti. Bunlar kadına ve çocuğa el kaldırmazdı. Kendilerince bir inançları vardı. Bir aile terbiyeleri vardı. Yaşar Okuyan, Deniz Poyraz öldürüldükten sonra çok mertçe sözler etti. Deniz’i öldüren, sonra yerdeki cesedinin fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaşan katili, asla ve asla ülkücü olamayacağını söyledi. “Bu bir alçaklıktır” dedi.
Okuyan’ın bugüne kadar hiçbir görüşüne katılmadım ama bu çıkışına şapka çıkarttım. Aynı oranda Bahçeli’yle aynı topraklarda yaşadığım için de utandım. Türklere hakarettir Bahçeli, Türklüğe hakarettir. Okuyan, senelerce, bozkurt işareti yapmıştı, hayatı Türklük dünyasıydı, onun kuşağına göre, Sovyetler Birliği’yle birlikte bütün Türkiye, komünizm tehlikesi altındaydı. Bu yüzden, bu bozkurt işareti anlamlıydı. Komünizmin demirden dağını ancak bozkurtlar aşabilirdi!
Ama şimdi, bir katil bu işareti yapıyor ve ülkücü olduğunu söyleyen Bahçeli’de adamı savunuyor, daha da ileri gidiyor, HDP’li genç kızı, suçlu, gösteriyor. Hiçbir savcı da Bahçeli hakkında suç duyurusunda bulunmuyor, hiçbir avukat dava açmıyor. Bir kızın öldürülmesi/ katilin övülmesi, genç kızın suçlu görülmesi dünyanın hiçbir yerinde hoş karşılanmaz.
Soğumamış bir ceset üstüne böylesi bir konuşma utançtır. Katile övgü utançtır.
Hesap ne!
İktidarını korumak. Böyle iktidarlarını koruyorlar. Yirmi yaşında bir kızı öldürerek!
Hesap ne?
Bir daha iktidara gelmek! Böyle iktidara gelecekler! Öldürerek.
II
MHP, eriyor. MHP, en fazla yüzde 5 ila 7’ye tekabül ediyor. Ki bu tahmin taraftarların yaptığı anketlerdir. Gerçekte ise oy oranı, yüzde 3 ila 5 arasındadır. Hacmi var, ağırlığı yok gibidir.
Ancak MHP zayıfladıkça, İyi Parti’nin oyları yükseliyor. İyi Parti, tipik bir Bahçeli liriği haline dönüşüyor. Manzara bu ama diğer yandan Bahçeli’ye küsenlerin, içinde yatan bir aslan da var; iktidarı paylaşmak ve asıl ülkücü biziz demek. İyi Partililer, memleket edebiyatıyla ülkücülüğü örtüyorlar; İyi Parti’nin içinde, küçük bir MHP var, eski Doğru Yol ve Bahçeli küskünleri var.
Eski bir ülkücü olarak Meral Akşener’de bu memleket edebiyatından memnun değil. Bahçeli’yle aralarındaki konu, kimin daha çok ülkücü olduğu yönünde zaten ama ikisi de tek başına iktidar olacak güçte değildir. İkisi de iktidar olacak partiyi elinde tutmak istiyor. Kavgaları bu. Kim güçlüyse, onun yanında yer alacaklar. Bahçeli, şimdi AKP’yi çürütebildiği kadar çürüttü, hatta, Bahçeli’nin diliyle yayın yapan AKP’li yayın organları bile var; TV’ler, gazeteler…
Bahçeli, AKP’yi aşağı doğru çekmeyi başardı: Yüzde, kırklarda gezen AKP, yüzde otuzlara indi ve seçime kadar da AKP, yüzde 20’lere kadar inecek gibi görülüyor. Dün yapılan bir anket, AKP medyasında çok tartışıldı. Buna göre AKP, yüzde 45 bandındaydı. Kılıçdaroğlu, bu anketi hemen yorumladı: “Öyleyse, buyurun sandığa.” Dün tek başına iktidar olan AKP, abartılı da olsa yüzde 45’i kabul etmesi, eridiğini gösteriyor.
Erdoğan, önceki gün belediye başkanlarına seslenirken şunu söyledi: “İhaleleri halka açık yapın.” Çünkü artık yolsuzluklarla, mafya ifadeleriyle, kimse baş edecek durumda değildir. MHP’nin mafyatik dili ve mafyasının faturası AKP’ye çıkıyor. Mafya üyeliğinden sosyal medya fenomenliğine terfi olan Sedat Peker bile AKP’yi Süleyman Soylu şahsında eleştiriyor gibi görünse, Erdoğan’a bir helalleşme vaat etse de MHP’nin ideallerini seslendiriyor: Turan’ı kuracağız! Çakıcı, demeye gerek yok, Bahçeli’nin yardımcısı gibi. Dostu, dava arkadaşı…
Bu manzaraya göre, AKP, yüzde 45 ile kaybediyor. Oy oranı yüzde, bir olan Saadet’le bile yol arıyor.
AKP, çözüm sürecini başlattı ama şimdi, çözüm süreci, bir suç dosyasına döndü. Türk ve ülkücü çevre için bu önemli oldu. Ama AKP, Kürt oylarını kaybetti. Vali atamalarından, küçük ihalelere kadar Karadenizli figürü artık gözden kaçamaz durumda. Kürt, AKP’li vekil de olsa, Karadenizli MHP ve AKP’lilerden sonra gelen adam oldu, kendini değil ifade, ima bile edemiyor.
Ayrıca AKP’nin Kürt vekilleri, vekilden ziyade değnekçi durumundalar, tek işleri dişlerine göre Kürt bulup, bütün Kürtleri korkutmak; sosyal medya hesaplarında bile yalnız iki kişiyi (Erdoğan ve Soylu) paylaşıyorlar. Bu da onlar hakkında bir sosyoloji veriyor. Ama buna rağmen Antep’ten sonrasında AKP, oylarını kaybediyor. AKP, en güçlü olduğu yerde kaybedince MHP ve İyi Parti, aynı söylemlerle dikkat çekiyor, oy çemkiriyorlar.
AKP, eğer cumhurbaşkanlığını Mansur Yavaş’a kaptırmak istemezse, şu formüle fit olabilir mi: AKP+ İyi Parti+ MHP.
Olmaz değil, olur, bu ülkede Bülent Ecevit ile Erbakan bile bir araya geldi. Anayol-sol gibi koalisyonlar oldu…
İyi Parti için iktidar olmak gibi dert yok. “İktidar olacağımız günün sabahı” diye başlayan cümlelerin sonu boş; bu cümle, sabah kimin kapısını çalacağımdır. İyi Parti, iktidarı elinde tutmak istiyor, iktidar olmak gibi bir derdi yok; programı yok, fikri yok. Onun için AKP ve CHP birdir. Üstelik Kürt karşıtlığıyla MHP ve AKP gibi yol arkadaşları arıyor kendine; bu şudur; ilerde, Devlet Bahçeli’nin yerini Meral Akşener alacak, eski yuva şenlenecek.
Küçük bir hesapla bahsi daha açabiliriz. AKP, şimdi, en iyi ihtimalle yüzde 31. 2 bandında görülüyor. MHP ise en fazla, yüzde 5 ila 7 arasında. İkisinin toplamı, en yüksek, en içerden hesapla kararsızların dağıldığında yüzde, 38 ediyor; bilemedin, yüzde 41. Gelecek, Saadet, Deva ve Büyük Birlik Partisi, toplam yüzde 7 bandındalar.
CHP üzerinden denklemi kurduğumuzda, CHP yüzde 27 bandında seyrediyor. İyi Parti bütün abartılarla yüzde 13! HDP dışında, diğer partiler omuz verseler bile ancak, yüzde 47 bandına ulaşıyor.
Belirleyecek olan HDP! İki tarafta buna iyi gözle bakmıyor. İki tarafın iç siyasette “karşıt ihtiyacı” HDP üzerinden gelişiyor; HDP olmazsa, kitlelerine söyleyecek bir sözleri de yok. HDP, CHP ve İyi Parti denklemine dışarıdan katılırsa, evet, AKP gidiyor. Ancak bu gidişe herkes razı olsa da İyi Parti içindeki ülkücüler, itiraz edecekler.
Bu İyi Parti’ye yeni bir kapı açacaktır: AKP (yüzde 31), İyi Parti (yüzde 13) ve MHP (yüzde 7)! Ucu ucuna kurulabilir bir ittifak ve hatta, bu yetmezse, Saadet’ten az biraz borç almak. Bu AKP’yi iktidar yapıyor ama AKP’nin kitlesinin yerine, yeni bir kitle geliyor. Bu kitle, ülkücü kitledir. Bunlar için iktidar, bir mafya düzenidir. AKP’nin davası diye dillendirdiği bir dava kalmıyor; AKP, sadece temsil ediliyor, gerçekte bir AKP kalmıyor.