Ferhat Tunç : Dersim, barbarlar ve cahiller

Yazarlar
Dersim Belediyesi Meclisi, son oturumunda bazı kararlar aldı. Bunlardan ikisi, Munzur Kültür ve Doğa Festivalinin yeniden yapılması, kayyum döneminde sökülen Dersim tabelasının yeniden yerine asılmasıydı. ‘Dersim’ kararının yankısı büyük oldu. Dersimliler cephesinde karar büyük bir sevinçle karşılandı ki kendi beklentileriydi, kendine ulusalcı diyen, başını Doğu Perinçek ve MHP’nin çektiği ırkçı-faşist güruh ise saldırıya geçti.
ON BİNLERİN KEMİKLERİNİ SIZLATTILAR
Dersim Belediyesi’nin kayyumcu zihniyete karşı ‘Dersim’ kararını önemsediğimi bir kez daha belirtmeliyim. Kentin tarihi, kültürel gerçekliği bunu tartışmaya bile gerek bırakmazken, ırkçı-faşist ve bilinçsiz bazı tepkiler, doğrusu beni şaşırtmadı. Ancak bu tepkiler toprağa kefensiz düşen on binlerce insanımızın kemiklerini sızlatırken, kabuk bağlamış yaramızı yeniden kanatıyor. Akıl ve vicdan yoksunu barbarlar, Dersim’e olan kinlerini bir kez daha kusarak, gerçek yüzlerini gösterdiler.
BAHÇELİ’NİN ‘BEKA’SI AYAKLAR ALTINDA
Toplumun önemli çoğunluğu, AKP-MHP zihniyetinin ‘beka’ söylemine son seçimlerde itiraz etti. Devlet Bahçeli ise toplumun tanımadığı bu söyleme Dersim meselesinde tekrar sığınarak, kararın “beka tehlikesi doğuracağını” ileri sürdü. Bununla yetinmeyip, hakaret ve tehdit savurdu: “Dersim yazılmasıyla ilgili karar yok hükmündedir, ayaklarımızın altındadır, gereği de mutlaka yapılmalıdır.”
Bahçeli’nin ırkçılığı ve tehditleri de Dersimlilerin, insanlığın ayaklarının altındadır.
CEHALET VE SUÇ ORTAKLIĞI
Bir çift lafım da farkında olarak ya da olmayarak barbarlığa hizmet edenlere:
Soykırım süreciyle birlikte değiştirilen bir ismi yüceltip, Dersimlilerin iradesini tanımamak, kimsenin haddi değil. Dünyanın her yerinde soykırımlarla yüzleşme, hesaplaşma denenirken, soykırım kalıntısı uygulamalara sahip çıkmak, sizi de suç ortağı yapar.
Dersim’in  değerlerine, diline ve inancına saygılı olmayı öğreneceksiniz. Katliamla başaramadığınızı sosyal medyadan başaracak değilsiniz; Dersim adını milyonlarca insanın hafızalarından silemezsiniz. Dünden beri Sabiha Gökçen üzerinden yeni katliam çağrıları yapanlar, insanlığın yüzkaraları.
1934, Dersim Katliamı olarak sonuçlanan bir askeri harekatın yasal düzenlemelerin yapıldığı yıldı ve 1935’teki ‘Tunceli Kanunu’ndan da haberdar olmayanlar, bu kanunu görmezden gelenler, Dersimlileri ve dolayısıyla ‘Dersim’i de tanımıyor demektir. Yok, tüm bunlara hakim oldukları halde ‘Dersim’e karşı çıkıyorlarsa da kendileri soykırımın günümüzdeki suç ortakları sayılmalı.
Bir lidere saygı duyabilir, onun kazanımlarını sahiplenebilirsiniz, ama hepsi bu kadar olabilir. Kimsenin suçlarını benimsemeniz gerekmiyor.
Halkın oyu ile seçilmiş belediye yönetimi bir karar aldı ve kayyumun indirdiği o tabelayı yeniden yerine asmalıdır. Tunceli Valisinin dün alelacele aldırdığı ‘yürütmeyi durdurma kararı’nın Dersimliler için bir hükmü olamaz, olmamalıdır.
GERİ ADIM ATILMAMALI
Karar, iddia edildiği gibi Tunceli Valisi’nin değil, Belediye Başkanı’nın onayıyla kesinlik kazanmıştır. Sayın Maçoğlu’nun bu kararların hayata geçirilmesi konusunda geri adım atmaması gerekir. Meclis’in aldığı karar, mevcut valinin keyfine ve mahkemelerin insafına bırakılmayacak kadar değerlidir. Unutulmasın ki mevcut vali, aynı zamanda kayyum olarak görev yapmış biri. Son üç yıldır baskıcı uygulamalarıyla Dersim’in yarı açık cezaevine dönüşmesinin mimarı. Kentin tarihsel ve kültürel dokusunu tahrip ederek, Dersim’e ait tüm kazanımların izlerini silmeyi ve operasyon bahanesiyle ormanlarımızın yakılmasını, adeta “hizmet” gibi sunmuş bir zat; dikta rejiminin Dersim’e özel olarak atadığı, yeni bir Abdullah Alpdoğan.
Özcesi, Dersim’e sahip çıkmak, soykırıma karşı çıkmak kadar insani bir görev.
/Nupel/

İlginizi Çekebilir

Osman Aytar : Du bav, du law û bêbextiyên dewleteke zalim
Günay Aslan : Amerika-İran gerilimi ve Kürtler  

Öne Çıkanlar