🔴 Fransa Senatosu üyesi Rémi Féraud, ”Suriye farklı bileşenlerine, farklı bölgelerine saygı duyması gereken federal veya ademi merkeziyetçi bir ülke olacaktır. Umarım önümüzdeki yıllarda Suriye’nin inşa edeceği bu olur. Ancak tüm bunlarla birlikte, tehlike ve tehditlerin boyutunu da biliyorum. Bu yüzden Fransa’nın her şekilde Kürtleri koruyacağını ve Kuzey-Doğu Suriye’deki Kürtleri korumak için her şeyi yapacağını söylemesinin ne kadar gerekli olduğunu biliyorum.” ifadelerini kullandı.
Féraud, Rûdaw’a verdiği özel röportajda, Fransa ve Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkilerin derinliğine vurgu yaparak, Fransa’nın uluslararası toplumu Ortadoğu’nun karmaşık ortamında Kürtleri korumaya teşvik etme konusunda daha fazla rol oynaması gerektiğini belirtti.
Féraud ayrıca, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Kürdistan Bölge Başkanı Neçirvan Barzani arasında 14 Nisan’da Elysée Sarayı’nda gerçekleşecek beklenen toplantının önemine değindi.
Fransa ve Kürdistan Bölgesi ilişkilerin “çok güçlü” olduğunu vurgulayan Fransız senatör, Fransa’nın görevinin sadece Kürtlerin dostu olmak değil, aynı zamanda uluslararası toplumu Kürtleri korumaya teşvik etmek olduğunu söyledi.
Türkiye’de başlayan sürece destek veren Féraud, “Barış süreci kesinlikle tamamen paylaştığım ve yürekten umduğum hedeflerdir ki bunların tüm Türkiye’nin çıkarına olduğunu düşünüyorum” dedi.
Yeni Suriye’nin tüm etnik yapıları kapsaması gerektiğini dile getiren Fransız senatör, “Kuzey-Doğu Suriye’nin özerkliğinin ve kendi kaderlerini belirleme ve inşa etme yeteneklerinin, kadın-erkek eşitliğinin, kamu hizmetlerinin, bölgesel demokrasinin garantörü olmalıyız” diye konuştu.
Fransa Senatosu üyesi Rémi Féraud’un Rûdaw muhabiri Ala Şali ile röportajının tam metni:
Rûdaw: Fransa ve Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkiler nasıl güçlendirilebilir?
Rémi Féraud: Fransa ve Kürdistan arasındaki ilişkiler temelde çok güçlü. Başkan (Neçirvan) Barzani düzenli olarak Paris’e geliyor ve Fransa Cumhurbaşkanı ile yoğun görüş alışverişinde bulunuyor. François Hollande’ın başkanlık döneminde kendisi de Cumhurbaşkanı olarak birkaç kez Kürdistan’ı ziyaret etti. Bugün zaman çok hassas ve bu nedenle bu diyalog ve görüşmelerin devam etmesi önemli. Gerekli olan şey, Fransa’nın sadece Kürtlerin dostu olması değil, aynı zamanda uluslararası toplumu, dünyanın çok karmaşık bir bölgesinde Kürtleri korumaya teşvik etmesidir. Bu bölgede her zaman yeni ve daha fazla çatışma bekleniyor ki bunlar herhangi bir zamanda artabilir ve Kürtleri etkileyebilir. Fransa’nın garanti vermesi ve uluslararası toplumu Irak’ta, Suriye’de, aynı zamanda Türkiye ve İran’da Kürtleri korumak için teşvik etmesi önemli. Elbette, bugün Fransa’nın tüm Kürtleri korumak amacıyla Kürdistan Bölgesel Hükümeti ile diyalog kurması çok önemli. Bu kesinlikle çok önemli. Ayrıca, bu siyasi diyalogların öncelikli ve çok önemli olduğunu ve belki de ülkemin birincil sorumluluğu olduğunu düşünüyorum.
Rûdaw: Kürdistan Bölge Başkanı Neçirvan Barzani 14 Nisan günü Cumhurbaşkanı Macron ile görüşmek üzere Elysée Sarayı’nda olacak. Bu toplantılar ilişkileri güçlendirmek ve genişletmek açısından ne kadar önemli?
Rémi Féraud: Cumhurbaşkanı Macron ve Başkan (Neçirvan) Barzani’nin, tüm bölge üzerinde konuşmalarına olanak tanıyan güvene dayalı bir ilişki kurduklarını düşünüyorum. Görüşmelerinin içeriği hakkında özel bir bilgim yok, ancak sürekli diyalog halinde olduklarını biliyorum. İlişkilerinin güven üzerine kurulduğunu biliyorum ve bu çok önemli, çünkü uluslararası ilişkilerde, devlet başkanları, hükümet başkanları arasındaki ilişkilerde güven çok önemlidir. Bu nedenle, Başkan (Neçirvan) Barzani’nin, Cumhurbaşkanı Macron’un Kürdistan’a verdiği önem çerçevesinde ve aynı zamanda ülkemin bu ilişkiye, güvene, dostluğa ve Fransa ile Kürdistan arasındaki ortak siyasi çalışmaya olan güçlü bağlılığının ve desteğinin bir işareti olarak sık sık Paris’e geldiğini görüyorum. Bunlar kesinlikle önemlidir.
Rûdaw: Kürdistan Bölge Başkanı Neçirvan Barzani, geçen hafta Abu Dabi’de BAE Devlet Başkanı ile görüştü, önceki gün Türkiye Cumhurbaşkanı ve Suriye Geşiş Hükümeti Cumhurbaşkanı ile görüştü. Dün de Rusya Dışişleri Bakanı ile bir araya geldi. Bu toplantıların ardından Macron ve Neçirvan Barzani görüşmesi çok daha önemli olacak mı?
Rémi Féraud: Evet, kesinlikle çünkü Başkan Barzani, Emmanuel Macron ile son günlerde yaptığı tüm görüşmeler hakkında konuşabilir ve bunlar çok önemliydi. Başkan Barzani’nin Suriye’nin yeni lideriyle ve bölgenin diğer siyasi yetkilileriyle görüşebilmesi de önemliydi. Elbette, bundan sonra Emmanuel Macron ile görüşmesi ve kesinlikle bir mesaj taşıyor olması önemli.
Bu, Kürdistan’ın, Erbil’in gerçekten jeopolitiği çok önemli bir bölgenin kalbinde olduğunu ve Başkan Neçirvan Barzani’nin bu bölgede önemli ve güvenilir bir aktör olduğunu kanıtlıyor ki bence bu çok olumlu.
Rûdaw: Neçirvan Barzani, Erdoğan ile toplantısında Türkiye’deki barış süreci ve Öcalan’ın PKK’ye silah bırakması için yaptığı çağrıyı görüştü. Türkiye’de tam bir barışın sağlanması ve Kürtlerin bir kısım haklarına kavuşması, bölge barışı için ne kadar faydalı olacak?
Rémi Féraud: Türkiye’de Kürtlere özerklik, Öcalan’ın serbest bırakılması, bir barış süreci, bunlar kesinlikle tamamen paylaştığım ve yürekten umduğum hedeflerdir ki bunların tüm Türkiye’nin çıkarına olduğunu düşünüyorum. Ancak aynı zamanda, bu, Türkiye’deki yoğun anti-demokratik baskı ortamında gerçekleştirilemez. Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun asılsız tutuklandığını düşünüyorum. Ayrıca, son birkaç yıl içerisinde görevinden uzaklaştırılan tüm Kürt belediye başkanlarından bahsediyorum. Türkiye’de özgürlük ve demokrasi için mücadele eden, özgürlüklerinden mahrum bırakılan, gözaltına alınan ve tutuklanan tüm aktivistlerden ve avukatlardan bahsediyorum. Bu nedenle barış süreci, birleşik bir süreç içinde yürütülmelidir. Öcalan ve ona inananlar ile Türkiye yetkilileri arasında bir barış için büyük umut besliyorum. Ancak bu hedef, Türkiye’deki demokratik hakların gerilemesi içinde gerçekleşemez. Türkiye’nin yeniden tam demokratik bir ülke olmasına yol açacak birleşik genel bir politika olmalıdır.
Rûdaw: Suriye’nin geçici anayasası, geçiş dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed Şara tarafından onaylandı, ancak Kürtler, Dürziler, Hristiyanlar ve Alevilei tarafından reddedildi. Fransa ve Avrupa Birliği, Suriye anayasası ve yönetiminin tüm milletleri ve bileşenleri temsil etmesi için ne yapmalı?
Rémi Féraud: Esad rejiminin yıkılması bir rahatlama ve umut kaynağı oldu. Ancak yeni durum da endişelerle doludur. Alevilere karşı suçların işlenmesi gibi bazı tehlikeli olayların meydana gelmesine ve sizin de söylediğiniz gibi, Dürzi, Alevi, Hristiyan ve Kürtler gibi azınlıklar için çok karmaşık bir durum ve büyük endişelere yol açtı. Gelecekteki Suriye, tüm bileşenlerine saygı duymalıdır. Suriye’nin yeni yönetimi bazen çelişkili sinyaller veriyor. Şüphesiz, yönetimin kendisi de bir çelişki içindedir. Ülke üzerinde tam ve mutlak bir kontrolü yoktur ve bunu açıkça gördük. Bugün gerekli olan, bu azınlıkların güvenliği, onların Suriye’de yaşamaya devam etmesi ve ayrıca özellikle Kürtler etrafında Kuzey-Doğu Suriye politikasının inşası ve bunların garanti edilmesidir.
Tüm bunlar yeni Suriye’de yaşayabilmeli ve tüm ülkede rahat olmalıdır, Kürtler kendi bölgelerinde kalabilmelidir. Bugün Efrin’e dönebildiklerini görmekten memnunum, ancak şüphesiz çelişkili işaretler ve endişe verici faktörler de var. İnsan bazı durumlarda duyarsız olmamalıdır. Bu nedenle Fransa, Avrupa’yı çeşitliliğe sahip bir Suriye’nin garantörü olmaya ve ülkenin tüm grup ve bileşenlerine yer vermeye teşvik etmelidir. Bunun yanı sıra, bu hedefe yönelik başka araçlar da var, bunlar diplomasi ve ayrıca yaptırımların kaldırılmasıdır. Suriye üzerindeki yaptırımların, özellikle ekonomik yaptırımların kaldırılması, yeni Suriye’nin tüm bileşenlerine saygı duyması ve Suriye’nin tüm bileşenlerini koruyacak yeni bir anayasa için çalışması şartına bağlı olmalıdır.
Rûdaw: Rojava ve Suriye’deki Kürtler, IŞİD’e karşı savaşta 15 bin kayıp verdi, şimdi özerk bir bölge talep ediyorlar. Fransa, Suriye’nin ikinci büyük halkı olarak Kürtlerin taleplerini ne ölçüde destekliyor?
Rémi Féraud: Fransa’nın, Kuzey-Doğu Suriye yönetiminin varlığını ve meşruiyetini daha fazla tanımasını ve tanıtmasını umuyordum, çünkü Kürtler IŞİD’e karşı savaşta binlerce savaşçı kaybetti. Onlar bizim için tüm bu fedakârlıkları yaptılar. Şimdi, Paris’e IŞİD tarafından düzenlenen saldırıların üzerinden on yıl geçti.
Şüphesiz Kürtler, özellikle IŞİD’e karşı savaşta bizi destekleyen Kürtler, Fransız ve Amerikan hava kuvvetleri ve özel kuvvetlerinden destek aldılar. Kürtlere karşı görev ve sorumluluklarımız var, bizi birleştiren ortak değerler ve hedefler var. Bu nedenle, bugün Kuzey-Doğu Suriye’nin özerkliğinin ve kendi kaderlerini belirleme ve inşa etme yeteneklerinin, kadın-erkek eşitliğinin, kamu hizmetlerinin, bölgesel demokrasinin garantörü olmalıyız. Bunlar, Kuzey-Doğu Suriye’de son 10 yılın kazanımlarıdır. Bu, gelecekteki Suriye’de korunmalıdır ve şüphesiz bu, farklı bileşenlerine, farklı bölgelerine saygı duyması gereken federal veya ademi merkeziyetçi bir ülke içinde olacaktır. Umarım önümüzdeki yıllarda Suriye’nin inşa edeceği bu olur. Ancak tüm bunlarla birlikte, tehlike ve tehditlerin boyutunu da biliyorum. Bu yüzden Fransa’nın her şekilde Kürtleri koruyacağını ve Kuzey-Doğu Suriye’deki Kürtleri korumak için her şeyi yapacağını söylemesinin ne kadar gerekli olduğunu biliyorum.
Rûdaw: Ahmed Şara’nın Suriye’de demokratik bir sistem kurabilecek kapasitede olduğunu düşünüyor musunuz?
Rémi Féraud: Umuyorum… Zor olacak. O yalnız değil. Onu iktidara getiren ittifakta muhalif güçler var. Her durumda, o taraftan işleri ilerletmeli, aynı zamanda Suriye’nin kendi yerini yeniden bulabileceğini, ekonomisinin gelişmesi için çalışabileceğini ve geleceğe doğru ilerleme hızını artırabileceğini göstermelidir. Amacı, kendini yeniden istikrara kavuşturmak ve uluslararası toplum içinde, diğer tüm uluslarla birlikte kendi yerini bulmaktır, bu da sadece bahsettiğimiz şartlarla gerçekleşecektir.
Rûdaw: Suriye’nin tüm uluslarının katılacağı bir sistem kurmak, bölgenin istikrarı ve dünya barışı için ne kadar önemlidir?
Rémi Féraud: Eğer Suriye, toplumun tüm bileşenlerinin ülkenin siyasetine katılabileceği bir gelecek yaratabilirse, o zaman Suriye bir model olur. Suriye bir model olabilir, ancak şu anda bundan uzak olduğumuzu biliyorum, ama bu hedef olmalıdır! Çünkü şüphesiz Suriye, coğrafi konumu ve Suriye toplumunun bileşenlerinin çeşitliliği nedeniyle bölgede önemli bir devlettir. Bu nedenle, eğer Suriye egemen bir devlet olarak geleceğe doğru ilerlemek istiyorsa, tüm bileşenlerini bir araya getirmeli ve onları dahil etmelidir. Bu mutlak bir gerekliliktir. Umarım Suriye’nin yeni başkanı bunun önemini anlamıştır ve aynı fikirlere ve ortak değerlere sahiptir, ki ben bundan emin değilim! Bu yüzden bunun güçlü bir baskı olmadan, güçlü bir uluslararası müdahale olmadan gerçekleşeceğine inanmıyorum.
Rûdaw: Son sorum, bildiğiniz gibi Paris’te Peşmerge adına bir parkın açılması planlanıyor. Bu, Fransa’da Kürdistan ve Kürtlerin tanıtılması için ne kadar önemli ve bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Rémi Féraud: Paris Belediye Başkanı Bayan Anne Hidalgo, Kürtlerle bağımızı ve güçlü bağlantımızı göstermek için Paris’te bir yerin Peşmerge adıyla adlandırılacağını vaat etti. Diğer taraftan, özgürlük başkenti ve Fransa’nın başkenti olan Paris’in, Peşmerge’yi Paris’te ve tüm dünyada tanıtmak için bir sembol olabilmesi için. Ayrıca bu, bir yandan Kürt halkının özgürlüğü için savaşan, diğer yandan hepimizin özgürlüğü için savaşan ve hala devam eden Peşmerge’ye teşekkür etmenin bir yoludur, özellikle IŞİD’e karşı.