Grönland adası ABD Başkanı Donald Trump’ın ‘’sahip olmak’’ istemesinden buya gündemde. Dünyada çok az insan adanın geçmişi ve jeo-stratejik konumuna ilişkin bilgi sahibi. Bugün ada üzerinde söz sahibi olan veya hak talep edenlerin hiç birisi adanın gerçek sahipleri değil.
Euronews yer alan ‘’Grönland bağımsızlık arayışında’’ başlıklı haber tamda bunu geçmişe bir yolculuk yapıyor.
Grönlandlı İnuit olan Aviaja Rakel Sanimuinaq, bir şaman ve şifacı. Yüzünde geleneksel İnuit dövmelerini taşıyan Sanimuinaq, nesiller öncesinden kalma travmalarını iyileştirmek amacıyla insanların atalarıyla yeniden bağlantı kurmalarına yardımcı oluyor.
Sanimuinaq, “Büyürken ruhlarla bağlantı hakkında konuşmak benim için doğaldı,” diye anlatıyor. “Ama annem bana bu konuda asla konuşmamamı çünkü bunun tehlikeli olduğunu söylerdi. Nedenini hiç anlamadım çünkü atalarımın yaşadığı baskıyı ben yaşamamıştım.”
Bugün ise Grönlandlıların İnuit miraslarına ve maneviyatlarına sahip çıktıkları, giderek büyüyen bir hareketin parçası olan Sanimuinaq, dövmelerinin anlamını şöyle açıklıyor: “Her seferinde iki çizgi var, bu da bizim dünyamız ve ruhlar dünyası anlamına geliyor. Ve bu iki çizgi arasındaki mesafe bilmediğimiz şey.”
Grönlandlıların yaklaşık yüzde 90’ı kendilerini İnuit olarak tanımlasa da, çoğu 300 yıldan daha uzun bir süre önce Danimarkalı misyonerler tarafından temsil edilen Lutheran Kilisesi’ne mensup.
“Hıristiyanlık benim gözümde hala kutsal ama Budizm de öyle. Hinduizm de öyle ve benim işim de öyle. İşte ben de bu noktada duruyorum – kültürümüzün ve bir halk olarak bizlerin ortaya çıkışı da kültürümüz içinde eşitliği sağlamak, kültürümüzün yasal olduğunu kabul etmektir.”
Son yıllarda, İnuit geleneklerini pagan olarak nitelendirerek bastıran Avrupalı misyonerlerin bıraktığı sömürge mirasına karşı tepkiler giderek artıyor.
Sanimuinaq, “Bugün burada gördüğünüz nesiller, gerçekten iyileşebileceğimize inanan nesiller,” dedi.
Grönland 1953 yılına kadar Danimarka’nın bir kolonisiydi ve bu tarihte bir vilayet haline geldi. 1979’da adaya özerklik verildi ve 30 yıl sonra kendi kendini yöneten bir bölge haline geldi. Ancak adanın dışişleri ve savunma işleri hala Danimarka’nın kontrolünde.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Grönland’ın kontrolünü ele geçirmek için askeri güç kullanmayı göz ardı etmeyeceğini ve her iki ülkenin kontrolünün de Amerikan ulusal güvenliği için hayati önem taşıdığını söylediği son açıklaması dikkatleri adaya çekti.
Öte yandan, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in eşi Usha Vance ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz’ın önümüzdeki hafta yerel seçimler öncesinde Grönland’ı ziyaret etmesi planlanıyor.
Yerel basına göre, ABD’li ziyaretçilerin gezi programlarında başkent Nuuk’a gitmek, Grönland’ın ikinci büyük kenti Sisimiut’ta bir köpek kızağı yarışına katılmak ve adanın kuzeyindeki tek ABD hava üssünde olası bir mola yer alıyor.
Ancak ada ve maden kaynakları gündemde kalmaya devam ederken, bu artan ilgi aynı zamanda bağımsızlık için yapılan baskıyı da körüklüyor ve daha fazla Grönlandlı sömürge yönetiminin adaletsizlikleri hakkında açıkça konuşmak için güçlendiğini hissediyor.
Bunların arasında, Hıristiyanlık öncesi Yerli mirasını kucaklayan İnuit şarkıcı-söz yazarı Naja Parnuuna da var.
“Eskiden Danimarkalı olmak daha havalıymış gibi hissederdim. Ya da geleneklerimizi uygulamanın utanç verici olduğu bir yerde Danca konuşabilmek daha havalıydı,” diyen Parnuuna, müziği sayesinde kökleriyle yeniden bağ kurduğunu belirterek, başkalarını da aynı şeyi yapmaya teşvik ediyor. “Birinin köklerini ya da kendi köklerimi kabul etmenin ne kadar önemli olduğunu fark etmeye başladım. İşte bu yüzden bunu geri getirmenin gerçekten önemli olduğunu düşünüyorum, böylece insanlarımız ve bizler kendimizi yeniden sevmeyi öğrenebiliriz.”
Sanimuinaq için ise bu kültürel canlanma, İnuit kimliğini geri kazanma eylemi.
“İnuitlerin sesi duyulmadı. Yüzlerce yıldır çok izole edilmiş durumdayız,” diyen Sanimuinaq, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kendimizi özgürleştirmeli ve söz sahibi olmalıyız. Kendimiz için öncülük etmeliyiz. İşte bu yüzden umutluyum.”
/euronews/