Günay Aslan: Nupel’e bir erişim engeli daha geldi

Yazarlar

Medya toplumu bilgilendirmek, halkın objektif haber alma hakkına saygı göstermek ve her koşulda toplum yararını gözetmek görevini Türkiye tarihinin hiçbir döneminde özgürce yerine getiremedi. Sistem buna izin vermedi. 

Alternatif medya kuruluşları ve basın emekçileri bu anlamda Cumhuriyet’in her döneminde, sağ-sol fark etmiyor her hükümet döneminde büyük bedeller ödedi. Bu çok da şaşılacak bir şey değildi zira, bu politika da Türkiye Cumhuriyeti’ne Osmanlı’dan geçmiş bir devlet geleneğiydi. Osmanlı’da durum tam da böyleydi. 

İlk gazete Osmanlı’da yayına başladığında devlet onun da tarihi misyonunu tersyüz etmiş, medyanın toplumu bilgilendirmek işlevi yerine devletin görüşlerini millete empoze etmeyi tercih etmiş, buna uygun davranmayanlara ise hayatı dar etmişti.

Osmanlı’da olduğu gibi Türkiye’de de egemen medya ve onun kişiliksiz patronları devletin himayesinde yayın yaptılar; devletin ve onun halk ve insanlık karşıtı sisteminin sürmesi ve güçlenmesi için hizmet ettiler. Bunun karşılığında ise talanla ödüllendirildiler. Egemen medyanın patronları devletin bankalarını kendi kasaları gibi kullandılar, soydular, devlet arazilerini ve hazinesini on yıllarca talan ettiler, etmeye de devam ediyorlar.

Her kriz döneminde emekçilerin vergileri patronlara bu amaç doğrultusunda  peşkeş çekildi. Azınlıkların malları bunun için gasp edildi. Devlet inkarcı, ırkçı, imhacı ve talancı sistemi korumak adına her yol ve yöntemi kullanmaktan çekinmedi. Elindeki medya üzerinden de halkı din-iman, bayrak-ezan ve vatan-millet nutuklarıyla on yıllarca zehirledi.  

Öte yandan Kürt hareketinin ortaya çıkmasıyla birlikte birçok şey gibi bu durum da değişti. Kürt basın emekçileri canları pahasına gerçekleri yazmaya, kamuoyunu objektif olarak aydınlatmaya çalıştı ve yayın politikasını yalana, hamasete ve psikolojik savaşa dayandıran egemen medyaya ağır bir darbe indirdi. Kürt basın emekçileri devletin egemen medyasını kısa bir süre içinde itibarsız hale getirdi. Devletin resmi ideolojisi gibi resmi medyasını da özgürlük mücadelesiyle Kürtler önlemez bir çöküşe sürükledi. 

Türk devleti on yıllardır resmi ideolojisi gibi resmi medyasını da ayakta tutmak için çırpınıp duruyor ancak, bir türlü de sonuç elde edemiyor. Sonuç elde etmesinin imkanı bulunmuyor ancak huylu da huyundan vazgeçmiyor. Özgürlüğe, demokrasiye, temel insanlık değerlerine düşman devlet ve onun iktidarı şimdi bu çöküşü önlemek amacıyla her türlü korsanlığı ve çetevari uygulamaları yaparak ömrünü uzatmaya, günü kurtarmaya çalışıyor. 

Ne ki onun için bir kurtuluş yolu da artık görünmüyor. Türk devleti çırpındıkça daha da batacağı bir süreçte bilinmeyen bir geleceğe doğru sürükleniyor. Sürüklenirken de yasa, kural, kaide vd. dinlemiyor.

*

Dün internet sayfamız Nupel yeniden engellendi. Sayısını unuttuğumuz engellerden biri daha geldi ve dünden bu yana Türkiye’deki okurlar yine sayfamıza ulaşamıyor. Ve yine daha önceki engellemelerde olduğu gibi önce filli, korsanca, tam bir çete mantığıyla yayını kesiyorlar, epey sonra da gidip mahkemeden karar çıkarıyorlar. 

Türkiye’de erişim engeli veren mahkeme kararlarından bazılarının sahte olduğu da ortaya çıktı. Artık Nupel’i sahte mahkeme kararıyla mı ya da gerçeğiyle mi engelliyorlar, bilemiyoruz. Aslında bilmek de istemiyoruz çünkü ‘aç-kapa’ düğmesi saraya bağlı çalışan bir çetenin elinde görünüyor. Ona ‘aç’ dediklerinde açıyor, ‘kapat’ denildiğinde ise kapatıyor. Dolayısıyla bize de bu koşullarda yayını sürdürmenin farklı yollarını yaratmaktan başka da bir seçenek kalmıyor. 

Nupel mütevazi bir site, birçok eksiği, yetersizliği olan, imkansızlıklar nedeniyle hedeflerine ulaşamayan bir site ama halkın özgür haber alma hakkı için mücadele ediyor. Özellikle Kürt okuru hedef kitlesini Kürtlerin gündemi konusunda bilgilendirmeye çalışıyor. Kimseden maddi anlamda bir destek de almıyor. Hiçbir şahıs veya kurumdan, hiçbir örgüt veya devletten bağış, yardım, fon, sponsorluk vd. destek almadan kendi emeğiyle yoluna devam etmeyi amaçlıyor.

Ne var ki Türk devleti ve onun otoriter AKP Hükümeti bu mütevazi siteye bile tahammül edemiyor. Üstelik kendi yasalarını, kurum ve kurallarını çiğneme pahasına korsanca  engelleme yapıyor ve bir çete gibi davranıyor.

Aslında onları bu duruma düşürmek ve bunca acizlik içinde görmek insanın hoşuna da gidiyor. Basit bir siteyle ne hale düştüklerini görmek gurur veriyor ve motive de ediyor. Dolayısıyla zevkle ve büyük bir istekle yola devam edeceğimizi söylemem gerekiyor. 

Engellemelerin mağduru Türkiye’deki okurlarımıza nacizane önerim şudur: Her tarafta bulabilecekleri haberleri Nupel’den okumamaları bir eksiklik değil, bunun üstesinden bir biçimde gelinir. Hiçbir yerde olmayan özel haberler, köşe yazılarımız ya da söyleşiler için de Nupel’in ve benim Facebook sayfamı kullansınlar. Yarından itibaren bunların tamamını Facebook üzerinden paylaşacağız.

Hep birlikte el ele verecek, dayanışma içinde olacak ve bu engelleri de aşacağız. 

Bizim için bir çıkış yolu her zaman vardır; önümüz açıktır…

Varsın gerisini onlar düşünsün…

İlginizi Çekebilir

Ali Engin Yurtsever: Kartalın Yeniden Doğuşu 
Hakan Tahmaz: HDP’siz ittifakın önü kapalı

Öne Çıkanlar