Rojava’da başladı, başlayacak denilen PYD- ENKS görüşmelerinin ikinci turu henüz başlamadı.
Oysa hem SDG Genel Komutanı Mazlum Kobani, hem de PYD ve ENKS yetkilileri, ‘birinci turu başarıyla geçen’ görüşmelerin bayram sonrası başlayacağı açıklamış, umut dolu mesajlar paylaşmışlardı.
Fakat aradan günler geçmesine rağmen görüşmeler başlamadı. Başlamadığı gibi bölgeden gelen haberlerin ve açıklamalarının sayısı da azaldı.
Yerelden güvenilir bir kaynak ENKS’nin ikinci tur görüşmeleri için ‘erteleme’ talep ettiğini söyledi ancak ENKS tarafı bunu reddetti.
Görüştüğüm ENKS bileşenlerinden bir kaynak ertelemenin söz konusu olmadığını, ENKS ve PYD’nin ikinci tur için konu başlıklarını ve taleplerini içeren dosyalarını gözlemci ülkeye verdiklerini ve toplantı tarihinin belirlenmesini beklediklerini, önümüzdeki günlerde görüşmelere devam edileceğini söyledi.
Elbette Kürtler arasındaki sorunların ele alındığı, karmaşık ilişkilerin, çıkarların ve gelecek planlarının tartışıldığı çok şeyi değiştirmeye aday zorlu ve kapsamlı görüşmeler için acele etmemek gerekiyor.
İkinci tur için hazırlık aşamasının uzamasını ve gerilimli geçmesini normal karşılamak; sabırlı, yapıcı ve umutlu olmak gerekiyor.
Ancak buna karşın Kürtler için hayati önemi olan birlik meselesinin gündemden düşmesine fırsat vermemek de gerekiyor.
Kaldı ki bölgenin ve dünyanın hızlanan gidişatı da meselenin uzamasına ve zamana yayılmasına izin vermiyor.
Edindiğim bilgilere göre ikinci turun başlaması önünde bazı engeller var ve bu engellerin aşılması halinde görüşmelerin kaldığı yerden devam edeceği anlaşılıyor.
ENKS ikinci tur için de birinci turdaki bileşimin geçerli olmasını istiyor.
ENKS sadece PYD ile müzakere etmek istiyor ve geçtiğimiz günlerde 25 siyasal oluşum tarafından kurulan Kürt Ulusal Birliği Partileri’nden bir heyetin görüşmelere katılmasını kabul etmiyor.
‘Onlar zaten TEV-DEM bileşeni, PYD’den ayrı bir yanları yok’ diyor.
ENKS açık söylemese de bunu ‘görüşmelere olumsuz bir müdahale’ olarak değerlendiriyor ve ABD’nin gözetiminde başta çizilen çerçevenin olduğu gibi korunmasını istiyor.
Diğer yandan bayram sürecinde Erbil’de konuyla ilgili temaslarda bulunan ENKS heyeti, idari ve askeri düzenlemelerin ele alınacağı ikinci tur görüşmelerinde Rojava’da ‘yeniden yapılanma’ talep ediyor.
Fakat bu, Neşet Zaza’nın da ifade ettiği gibi yönetimde ‘yüzde elli’’ gibi bir pay talep etmek anlamına gelmiyor. ENKS Zaza’nın deyimiyle, ‘gerçek bir ortaklık’ elde etmeye çalışıyor.
Zaza bunun için Duhok Anlaşmasını referans gösteriyor. ENKS, idari düzenlemede Rojava’daki bütün güçlerin bileşeni olacağı ‘Kürt Ulusal Konseyi’ ya da Duhok’ta ifade edildiği şekliyle ‘Kürt Yüksek Konseyi’’ kurulmasını istiyor.
Askeri, ekonomik, kültürel vd. alana dair politikalarının bu Konsey tarafından belirlenecek ve onun gözetiminde hayata geçirilecek bir sistem talep ediyor.
PYD’den ise ‘yeniden yapılanma’ ile ilgili resmi bir açıklama yapılmadığı için ne düşündüğünü bilemiyorum fakat, resmi olmayan kaynaklardan edindiğim bilgilere göre, PYD bunda bir sorun görmüyor.
Ayrıca PYD sözcüleri ENKS’nin örgütlenme, özgürce siyaset yapma ve yönetimde yer alma hakkını korunacağını defaatle açıkladıklarına ve görüşmeler de bu eksende sürdüğüne göre, PYD bu talebi ‘müzakere edilir’ buluyor.
Dolayısıyla buraya kadar bir sorun görünmüyor ancak, anlaşıldığı kadarıyla sorun sıra bunun nasıl olacağına geldiğinde ortaya çıkıyor.
PYD kaynakları, Duhok ve Erbil anlaşmalarını reddetmediklerini fakat aradan geçen zaman zarfında Rojava’da yeni bir model oluşturulduğunu söylüyor.
Rojava modelinin bölgede genel kabul ve itibar gördüğünü, buradan hareketle de birlik adımlarının da buna uygun olarak; demokratik modelin güçlendirilmesine dönük olarak atılmasını istiyor.
Ne olacağını, nasıl olacağını görüşmelerin ikinci turu başlayınca öğrenmiş olacağız. Şimdilik bu kadarıyla yetineyim ve PYD- ENKS görüşmelerine bir de başka açıdan bakayım istiyorum.
Daha önce de yazdığım gibi Rojava’daki birlik sürecinin geleceği KDP- PKK ilişkilerinin geleceğinden bağımsız düşünülemez. Naçizane kanaatim PKK’ye ya da KDP’ye rağmen bu sürecin ilerleyemeyeceği şeklindedir.
Kaldı ki PYD gibi ENKS de bunun farkında görünüyor.
Fakat iki tarafta da buna karşı olanların olduğu da biliniyor.
ENKS içindeki bir kesim PKK’nin içinde ya da etkisinin olduğu her türlü girişime karşı çıkıyor ve süreci bu anlamda zora sokuyor, hatta bozmaya çalışıyor… Bu kesim süreci katı bir biçimde, ”PKK karşıtlığı” üzerinden götürmeye çalışıyor.
Aynı şekilde ENKS’yi KDP olarak gören PYD’li ya da yakın bir kesim de KDP’nin Rojava yönetiminde etkili olmasını istemiyor.
Bu kesim, Amerika’nın ENKS üzerinden KDP’yi, KDP üzerinden de Türkiye’yi Rojava’da söz sahibi yapmak istediğini düşünüyor ve asıl amacın bölgeyi Türkiye’nin etkisine açık hale getirmek olduğunu söylüyor.
PKK kaynakları da konuyla ilgili olarak sık sık Türkiye-KDP ilişkilerini gündeme getiriyor. PKK, hem bu ilişkiler hem de ENKS’nin talepleri üzerinden ‘’Rojava’da Başur benzeri bir yönetim kurulmak istendiği’’ değerlendirmesini yapıyor.
Bu amaçla kendisine yönelik ‘tasfiye planı’ yapıldığını belirtiyor; karşı çıkmasa da sorgulayan ve uyaran bir tutum takınıyor…
Görüldüğü gibi Rojava’da PYD- ENKS arasındaki makasa daralsa da, bölgedeki KDP- PKK makası tam tersi bir biçimde giderek açılıyor. KDP- PKK makasının bu kadar açıldığı bir yerde Rojava’dan olumlu sonuç çıkacağını düşünmek gerçekçi olmaz.
Olumlu ve kalıcı bir sonuç için bu makasın da daralması; Kürt siyasetinin bir bütün olarak bu basireti ve beceriyi göstermesi gerekiyor.
Kürt toplumu geçmişi ve gelecek özlemiyle Kürt siyasetinden bunu bekliyor…