Uzmanlar, Haitili silahlı grupların daha özerk hale geldiğini ve büyüyen güvenlik krizinin tek başına güç kullanılarak çözülemeyeceğini söylüyor.
Jillian Kestler-D’Amours yazdı:
Haitili silahlı gruplar, silahlı kişilerin başkent Port-au-Prince’teki polis karakollarına, hapishanelere ve diğer kurumlara saldırarak şehri etkili bir şekilde felç etmesiyle son haftalarda dünya manşetlerine çıktı. Ancak bu çetelerin gücü uzun zamandır Haiti’deki günlük yaşamı ve siyaseti sarsıyor ve ülkeyi yıllar süren bir krize sürüklüyor.
Bunun son örneği bu hafta Başbakan Ariel Henry’nin geçici bir başkanlık konseyi kurulup halefi seçildikten sonra görevinden istifa edeceğini açıklaması oldu.
Henry’nin açıklaması, seçilmemiş bir yetkili olan Henry’nin istifa etmemesi halinde Karayip ülkesinin “iç savaşla” karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunan uluslararası toplum ve çete liderlerinin baskısı altında geldi.
Ancak Henry’nin planlı ayrılışı, Port-au-Prince’in yaklaşık yüzde 80’ini kontrol eden çetelerin hakimiyetini hafifletmek için çok az şey yaptı.
Ayrıca Haiti’nin içişlerine dışarıdan yapılacak her türlü müdahaleye karşı çıkacaklarına dair söz verdiler. Buna Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen ve ulusal polisin yaygın şiddet ve huzursuzluğa müdahale etmesine yardımcı olmak üzere Kenya liderliğinde çok uluslu bir silahlı gücün Haiti’ye gönderilmesi çabası da dahil.
Peki Haiti’nin silahlı çeteleri tam olarak kimlerden oluşuyor? Çeteler nasıl işliyor ve ne istiyorlar? Ve nihayetinde ülke bunlarla nasıl başa çıkabilir ve çıkmalıdır? İşte bilmeniz gerekenler.
Haiti’nin silahlı çeteleri kimlerdir?
Haiti’de faaliyet gösteren yaklaşık 200 silahlı çete olduğuna inanılmaktadır ve bunların yaklaşık yarısı Port-au-Prince’de varlık göstermektedir. Başkentte iki büyük çete koalisyonu bulunmaktadır.
Bunlardan ilki olan G9 Aile ve Müttefikler ittifakı ya da kısaca G9, Haiti’deki şiddet olaylarına karıştığı için BM ve ABD yaptırımları altında bulunan eski bir Haitili polis memuru olan Jimmy “Barbecue” Cherizier tarafından yönetiliyor.
İkincisi ise Ti Gabriel olarak da bilinen Gabriel Jean-Pierre tarafından yönetilen GPep. Port-au-Prince’in yoksul Cite Soleil bölgesinde üslenen G-Pep kurulmadan önce Nan Brooklyn adlı bir çetenin lideriydi.
G9 ve GPep yıllardır Port-au-Prince’deki mahallelerin kontrolü için mücadele eden rakipler. Her iki grup da yetkileri altındaki bölgelerin yanı sıra ele geçirmek istedikleri bölgelerde toplu katliamlar ve cinsel şiddet uygulamakla suçlanıyor.
Ancak Cherizier, iki grubun geçen yılın sonlarında işbirliği yapmak ve başbakan Henry’yi devirmek için Haiti Kreolcesinde “viv ansanm” ya da “birlikte yaşamak” olarak adlandırılan bir anlaşmaya vardığını söyledi.
Uluslararası Kriz Grubu kıdemli danışmanı Mariano de Alba, “Bu dinamiğin ne kadar süreceğinden emin değiliz” dedi. “Ancak Eylül 2023’te ortak bir ittifak kurdular, temelde çok uluslu bir güvenlik misyonunun Haiti’ye konuşlandırılması olasılığına yanıt vermeye çalışıyorlardı ve bunu önlemek istediler.”
Çeteler nereden geldi?
Haiti’deki çeteler on yıllardır siyasetçiler, siyasi partiler, işadamları ya da ülkedeki diğer sözde “elitler” ile yakın ilişki içinde olmuştur.
Örneğin G9, Temmuz 2021’de suikasta kurban giden eski Cumhurbaşkanı Jovenel Moise’nin siyasi partisi Parti Haitien Tet Kale (PHTK) ile bağlantılıdır. Moise öldürülmeden kısa bir süre önce başbakanlık görevi için Henry’yi seçmişti. GPep ise Haitili muhalefet partileri ile ilişkilendirilmiştir.
Çete şiddeti ne zaman başladı?
Çoğu uzman bu fenomenin izini Haiti’nin eski Başkanı Francois “Papa Doc” Duvalier ve oğlu Jean-Claude “Baby Doc” Duvalier dönemine kadar sürmektedir.
Duvalierler, yönetimlerine karşı muhalefeti bastırmak için çok korkulan Tontons Macoutes adlı paramiliter bir grup kurdu ve kullandı. Tugay binlerce insanı öldürdü ve işkence etti.
Haiti uzmanı ve Virginia Üniversitesi’nde profesör olan Robert Fatton, silahlı çetelerin Haiti’de yeni bir olgu olmadığını söyledi. Al Jazeera’ye konuşan Fatton, “Çok ama çok uzun zamandır ülke tarihinin bir parçasıydılar” dedi.
Ancak Fatton, bugün Haiti’deki silahlı grupların farklı olduğunu açıkladı.
Fatton, eskisinden daha iyi silahlara sahip olduklarını ve saldırılarında yeni bir “karmaşıklık seviyesine” ulaştıklarını belirtti. Örneğin, silahlı kişilerin Mart ayı başlarında Port-au-Prince’teki iki hapishaneyi basması sırasında insansız hava araçlarının kullanıldığı bildirildi. Fatton ayrıca silahlı grupların “yakın zamana kadar” politikacılara, siyasi partilere ve iş adamlarına bağlı olduklarını açıkladı. Fatton, bu kişilerin onları “kontrol edebildiğini” söyledi. Ancak artık durum böyle değil.
Fatton, “Onlar kendi başlarına bir güç” dedi. “Bu da bazı politikacılara ya da birçok politikacıya ne yapmaları gerektiğini ya da ne yapabileceklerini dikte edebilecekleri anlamına geliyor.”
Çeteler nasıl özerk hale geldi?
Fatton, “Politikacılardan ve iş adamlarından bağımsız olarak çok daha fazla para biriktirebildiler” dedi. Buna haraç almanın yanı sıra fidye için adam kaçırma, uyuşturucu kaçakçılığı ve küçük silah kaçakçılığı da dahil.
Ancak hem Fatton hem de de Alba, Haiti’deki silahlı grupların sadece kriminal nitelikte olmadığını vurguladı.
“Al Jazeera’ye konuşan de Alba, “Aynı zamanda siyasi bir yönleri de var. “Gelirlerini yasadışı faaliyetlerden elde ediyorlar ve silahlarını siyasi amaçlar için kullanmaya istekliler.”
Peki ne istiyorlar?
De Alba, Haiti’nin önde gelen çetelerinin, özellikle 2021’de Başkan Moise’nin öldürülmesinin ülke hükümetinde bir güç boşluğu yaratmasının ardından, giderek daha fazla siyasi talepte bulunduklarını söyledi.
Örneğin çetelerin son şiddet olaylarında Başbakan Henry’ye istifa çağrısı yapıldı.
Ancak hırsları bundan da öteye gidiyor. Örneğin G9 şefi Cherizier, güçlerinin Haiti’ye yapılacak herhangi bir dış müdahaleye karşı çıkacağı uyarısında bulundu ve ülkenin içinde bulunduğu krizden çıkmasına yardımcı olmak istediğini söyledi.
De Alba, “Bunlar, giderek artan bir şekilde, sadece önemlerini değil varlıklarını da korumanın tek yolunun en azından önemli ölçüde siyasi gücü ellerinde tutmaktan geçtiğini düşünen gruplar” dedi.
Fatton çetelerin uzun vadeli hedeflerini Haiti’nin yönetiminde kalıcı bir etkiye sahip olmak olarak özetledi. “Bu sadece ‘Suç faaliyeti açısından istediğimi yapmama izin verin’ demek değil. Daha çok, ‘Güçten bir parça istiyorum’. Nokta.”
Haiti çete şiddetiyle nasıl mücadele edecek?
İşte milyon dolarlık soru bu. Net bir cevap olmasa da çoğu uzman Haiti’deki çete şiddeti sorununun genel siyasi ve ekonomik durumdan ayrı düşünülemeyeceği konusunda hemfikir. Ülke Latin Amerika’nın en fakir ülkesidir ve servet dağılımı açısından en eşitsiz ülkeler arasındadır. Silahlı grupların gücüne katkıda bulunan yüksek işsizlik ve fırsat eksikliği gibi bir dizi sistemik sorunla karşı karşıyadır.
“Pek çok gencin ve erkeğin geleceği yok, işi yok, eğitimi yok. Gerçekten hiç umutları yok. Bazılarının neden çetelere katıldığını anlayabilirsiniz. Bu yapısal, sosyal ve ekonomik bir sorun,” dedi Fatton.
Ancak bu sorunların ele alınması ülke için uzun vadeli bir vizyon gerektirirken, Fatton şu anda düzenin yeniden tesis edilmesine acil ihtiyaç olduğunu söyledi.
Şiddet Port-au-Prince’te 200,000’den fazla insanı yerinden etti ve Haiti polisi çetelerle başa çıkacak kaynaklardan yoksun. BM Dünya Gıda Programı da bu hafta Haiti’nin “yıkıcı bir açlık krizinin eşiğinde olduğu” uyarısında bulundu.
Kenya liderliğindeki güç konuşlandırılacak mı?
Bu da belirsizliğini koruyor. Kenyalı yetkililer Salı günü yaptıkları açıklamada, Doğu Afrika ülkesinin siyasi geçiş sürecinin nasıl sonuçlanacağını bekleyip görmek amacıyla Haiti’ye yönelik planlanan güvenlik misyonunu durdurduğunu açıkladı.
Kenya Cumhurbaşkanı William Ruto Çarşamba günü yaptığı açıklamada, ülkesinin Haiti misyonunun “liderliğini, üzerinde mutabık kalınan bir süreç çerçevesinde Başkanlık Konseyi kurulur kurulmaz” üstleneceğini söyledi.
Haitili gruplar, Karayip Topluluğu ve Ortak Pazar (CARICOM) ülkeleri bloğu tarafından Pazartesi günü belirlenen şartlara göre geçici başkanlık konseyinde yer alacak temsilcileri seçme sürecindedir. ABD, BM ve diğerleri de bu müzakerelere taraftı.
Geçiş konseyinin, Haitili çeşitli siyasi gruplar ve özel sektörden seçilen yedi oy hakkı olan üyesi ve oy hakkı olmayan iki gözlemcisi olacak. Konsey geçici bir başbakan seçmekle görevli olacak.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Çarşamba günü öğleden sonra gazetecilere yaptığı açıklamada Washington’un geçiş konseyinin “önümüzdeki birkaç gün içinde” kurulmasını beklediğini söyledi.
De Alba, “Haiti’deki güvenlik durumunu güçlendirecek bir mekanizmaya ihtiyaç var… çeteler nüfusun içine o kadar karışmış durumda ki, herhangi bir çok uluslu güvenlik misyonunun onlarla sadece güç kullanarak başa çıkması gerçekten zor olacak” dedi.
Peki başka ne olması gerekiyor?
De Alba, krizin güvenlik ve siyaset olmak üzere iki koldan ele alınması gerektiğini söyledi.
“Bu çok zorlu bir durum çünkü aynı zamanda Haiti’nin zaten hiçbir yere varmayan çok kötü bir dış müdahale geçmişi var” dedi. “Mesele masaya çok para koymak [ve sonra] bunun çözülmesi değil.”De Alba’ya göre, Haitililerin çözüm bulma konusunda öncülük etmeleri gerekiyor – ancak işleyen devlet kurumlarını kurmak için de yardıma ihtiyaçları olacak.
“Eğer bu gerçekleşmezse ve mevcut hükümet halkına hizmet sunamazsa, o zaman bu çeteler üstünlüğü ele geçirmeye devam edecektir” dedi.
İstikrarlı bir liderliğe duyulan ihtiyaç Fatton tarafından da yinelendi. “Bu çok uzun bir yol, ancak acil sorun yeni hükümetin kurulması ve yeni hükümet tarafından bir başbakan seçilmesi” dedi. Bir sonraki konunun ise çete şiddetinin ele alınması olacağını sözlerine ekledi.
“Çetelerle müzakere yapabilir misiniz? Eğer çetelerle müzakere yapamazsanız, Kenyalılar zamanında gelecek mi ve onlarla başa çıkabilecek kapasiteye sahip olacaklar mı?”
/ Kaynak: Al Jazeera-
Çeviri: A. Halûk Ünal /