Bir 10 Aralık İnsan Hakları Günü daha geride kaldı. Bu günün kaynağında İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilişi var.
- Dünya savaşının büyük yıkımı sonrasında, 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, çekimser oy kullanan dönemin sosyalist 6 ülkesiyle, karşı oy kullanan Suudi Arabistan ve Güney Afrika dışında bütün ülkelerin oylarıyla kabul edildi.
10 Aralıkİnsan Hakları Günü’nde tüm dünyada çok değişik etkinlikler düzenlenir. Türkiye gibi bazı ülkelerde bir hafta boyunca, konferans, panel, gösteri, yürüyüş gibi bir dizi çalışma yapılır. Bir hafta boyunca insan hakları bilincini ve duyarlılığını geliştirme, yaygınlaştırma faaliyetleri yürütülür.
Bu yıl Covid-19 pandemisi nedeniyle zorunlu olarak Türkiye dâhil bütün dünyada neredeyse bütün etkinlikler çevrimiçi yapıldı. Türkiye’de de değişik insan hakları örgütleri çevrimiçi toplantılarda hak ve özgürlükler konusunun ele alındığı çalıştay, konferans gibi çevrimiçi toplantılar düzenlediler.
Bu toplantılarda, dünyanın birçok ülkesinde İnsan Hakları Evrensel Bildirge’nin değişik boyutlarda ihlal edildiği gayet net izah edildi. Türkiye’de ise temel hakların ihlali konusundaki ağır ve kronikleşen sorunların yarattığı, sosyal ve kültürel bir değişimin ve dönüşümün yaşanmakta olduğu vurgulandı. Bu nedenle insan hakları konusunun onurlu bir yaşam mücadelesi, yaşama tutunma çabası olarak ele alınmasının zaruretine dikkat çekildi.
Bu konuyu akademisyen yazar Ahmet Murat Aytaç,11 Aralık 2020 Cuma günü İnsan Hakları Gündemi Derneği’nin (İHGD) düzenlediği çevrimiçi toplantıda detaylı olarak işledi. İlgilenenlerin konuşmayahttps://youtu.be/Jf8IwXsMHHMadresindenulaşması mümkün.
İktidarda MHP var
Türkiye’nin hak, özgürlük, demokrasi ve barış gibi konularda geldiği noktayı kavramak için, son birkaç gündür Cumhur ittifakı partileri yetkililerinin açıklamalarına, konuşmalarına göz atmak yeterli olacaktır. Türkiye son dört gündür tam bir rezalete, kepazeliğe ve siyasal çürümüşlüğe tanıklık ediyor.
İktidarın küçük ortağı, ama politik ekseni MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sosyal medya hesabından tamda 10 Aralık İnsan Hakları günü yargıya açık müdahalede bulunan açıklamalar yapabilecek kadar gözünü kararttı. Siyasal sıkışmışlık mı, yoksa siyasal çuvallama mı yaşayacak, yaşayıp göreceğiz.
Bahçeli, 10 Aralık İnsan Hakları Günü nedeniyle 805 yurttaşın yaptığı çağrıyı hedef aldı. 805 isme “aydın müsveddeleri”, hazırlanan metne de “zillet bildirisi” dedi. TBMM’nin üçüncü büyük ve demokratik Kürt siyasi partisi HDP’nin kapatılması, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkında bir an önce karar verilmesi çağrısı yaptı. Çağrıda ne ararsanız var.
Yetmedi, hemen peşinden MHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın,“HDP/PKK kâmilen itlafı gereken bir siyasi haşere sürüsüdür” biçiminde, akıllara ziyan açıklaması geldi.
MHP’nin hükümetteki gizli temsilcisi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da, Bakanlığının bütçesinin görüşülmesi sırasında TBMM’de, kendisine yakışan cevabi bir konuşmayla bu kervana eklendi.
Bu üslup, bu siyaset tarzı, insanları hedef gösterme, bu ırkçılık, bu demokrasi karşıtlığı Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’nin, hukukun çöp tenekesine atılması arzusudur. Siyasetin bataklığıdır. Bunları eleştirmekten uzak durmak, bunlara alışmak; temel insan haklarından vazgeçmektir, geri durmaktır. Bu nedenle insan hakları evrensel bildirgesi, hakların tanımı değil esasında hak mücadelesine davettir, çağrıdır.
Barış hakkı
Bu vesileyle, barış hakkının da unutulması için çok yönlü çabaların yoğunlaştırıldığı bir dönemden geçtiğimiz bu günlerde, barışı bir kez hatırlamakta, hatırlatmakta büyük fayda var.
Barış hakkının askıda olduğu, çatışmaların yaşandığı Myanmar, Filistin, Yemen, Türkiye, Afganistan, Pakistan, Libya, Mısır, Sudan, Nijerya, Suriye, Irak, Kolombiya gibi ülkelere bakalım.
Birleşmiş Milletler (BM) Barış Hakkı’nı bir insan hakkı olarak, ilk kez 19 Aralık 2016 tarih ve 71/189 sayılı Genel Kurul kararıyla kabul etmiştir. 5 maddeden oluşan Barış Hakkı Bildiri’sinin Türkçe çevirisine ihd.org.tr adresinden ulaşılabilir.
BM tarafından kabul edilen ilk uluslararası belge ise, dört maddeden oluşan 1984 tarihli Halkların Barış Hakkına Dair Bildirisi’dir. Belge barış hakkını korumanın her devletin temel yükümlülüğü olduğunu vurgular.
1981 yılında kabul edilen Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı ise “Bütün insanlar ve halklar, ulusal ve uluslararası güvenlik ve barış hakkına sahiptir” şeklinde bir hüküm taşır.
Bütün bu belge ve bildirgelerin ortak özelliği; insanlar arasında ayrımcılığı, eşitsizliği gidermenin, özgürlükleri geliştirmenin yolu olarak, “dünyada barış ve güvenliği sağlama ve koruma” mücadelesinin geliştirilmesi ve toplumsallaştırılmasıdır.
Bahçeli ve Soylu gibileri layık oldukları siyasal çukura yolculuk etmektedirler.