Hakan Tahmaz: Haniye suikastı sonrası, Bölge’nin dizaynı

Yazarlar

Küresel jeopolitik dengeler, çıkarlar İsrail hedefine ulaşmasına ne derece izin vereceği çok net değil. Ama Netanyahu, ABD’nin ve kendi küçük dünyaları hesabını yapan devlet ve uluslararası kurumların sessizliğe gömülmesiyle Bölgeyi cehenneme dönüştürmeyi ve birçok siyasi aktörü etkisizleştirmeyi şimdiden başardı…

*

Son bir haftadır olup bitenler, İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü kirli, soykırımcı savaşın ne sadece Filistinlere karşı bir savaş, ne de İsrail’in tek başına yürüttüğü bir savaş olmadığını bir biçimde açığa çıkarmıştır. Esas meselenin İsrail’in güvenliği olmadığının anlaşılmış olması gerek. 

Bu durumu dünyanın gözüne sokan, Hizbullah liderlerinden Hacı Muhsin’in öldürülmesinden sekiz saat sonra Hamas lideri (siyasi Büro Başkanı) İsmail Haniye’nin korumasıyla birlikte Tahran’da suikast sonucu öldürülmesi oldu. İsrail son 4 günde beş ayrı ülkede askeri operasyon yaptı, saldırı düzenledi.   

Haniye’nin, Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı sıfatıyla İsrail ile yapılan ateşkes ve barış görüşmelerinde yer alan en etkili kişi olması, konunun ve hedefin önemini artırıcı bir faktör.   

Konu çeşitli yorumcular ve uzmanlar tarafından organlarında ve çeşitli platformlarda, tartışılıyor, gelişmeler ve olaylar her zamanki gibi yorumlanmaya çalışılıyor. 

NETANYAHU’NUN 7 EKİM SONRASI VE ABD KONGRESİ KONUŞMALARI

Ancak üzerinde gerektiği gibi durulmayan veya önem verilmeyen konulardan biri de; İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun ilk Hamas saldırısı sonrası yaptığı açıklamada işaretini verdiği, ABD Kongresi’ndeki konuşmasında ise netleştirdiği mesajlardı. Bunların özeti yıllara yayılan Büyük İsrail Planı’nın bir hayal olmanın ötesine geçmiş olmasıdır. 

Hatırlamakta yarar var, 7 Ekim 2023 saldırısı sonrasında İsrail Başbakanı Netanyahu, ilk tepkisinde, “artık Ortadoğu haritası değişecek” ifadesini kullanmıştı.

ABD Kongresi’nin her iki kanadının ortak oturumunda yaptığı konuşmada ise, ABD’ye Ortadoğu’da İran’dan kaynaklanan ‘tehdidi’ hedef alacak, İsrail ile birlikte NATO benzeri yeni bir ittifak kurulmasını önerdi. Bu ittifakın amacının Ortadoğu’yu yeniden tasarımlamak, haritasını değiştirmek olduğu anlaşılıyor. Yani Büyük İsrail planını hayata geçirmektir. 

Biraz uzun olacak ama meramımı anlatmak için konuşmanın bir kısmını alıntılayacağım. “…Şimdi bir bütün olarak Ortadoğu için vizyonumu özetlemek istiyorum. Bu vizyon kısmen İkinci Dünya Savaşı sonrasında tanık olduklarımıza dayanıyor. Savaştan sonra Amerika, büyüyen Sovyet tehdidine karşı Avrupa’da bir güvenlik ittifakı oluşturdu. Aynı şekilde bugün de Amerika ve İsrail, İran’ın büyüyen tehdidine karşı Ortadoğu’da bir güvenlik ittifakı oluşturabilir.”…

“Zaferimizin ardından, bölgesel ortaklarımızın da yardımıyla, Gazze’nin askerden ve radikalizmden arındırılması, güvenli bir gelecek, refah ve barış getirecektir” …

…“Hamas teslim olur, silahsızlanır ve tüm rehineleri geri verirse, Gazze’deki savaş yarın sona erebilir. Ancak bunu yapmazlarsa İsrail, Hamas’ın askeri kabiliyetlerini ve Gazze’deki yönetimini yok edene ve tüm rehinelerimizi eve getirene kadar savaşacağız. İşte tam zafer budur ve daha azına razı olmayacağız.”…

Netanyahu’nun, “Bize araçları daha hızlı verin, biz de işi daha hızlı bitirelim” ifadesiyle devam ettiği konuşmasının, ABD Kongre üyeleri tarafından ayakta uzun uzun alkışlandığınıda hatırlamakta yarar var. 

Haniye’nin öldürülmesinden saatler sonra, ABD savunma Bakanı Lloyd Austin’in, Filipinleri ziyareti sırasında “İsrail saldırıya uğrarsa İsrail’i savunmaya devam edeceğiz” ve İsrail Kültür Mirası Bakanı Amichay Eliyahu’nun, “Haniye’nin öldürülmesi dünyayı daha iyi yere dönüştürdü” açıklamaları çok şey anlatıyor olsa gerek. 

Netanyahu’nun ziyareti sırasında, eski ABD Başkanı Donald Trump‘ın başında “Tam Zafer” yazan şapkayla karşılaması da Büyük İsrail Planı konusunda anlaşmanın varlığının işareti. ABD’deki 6 Kasım 2024 seçim sonuçları bu planın nasıl hayata geçirileceğini etkileyebilir. 

Planda değişikliğe Çin ve Rusya’nın tutumu yol açabilir. İran’ın ise son yıllarda İsrail ve ABD saldırılarından aldığı darbeler sonrası, Büyük İsrail Planını engelleyebilecek takate sahip olmadığı, güçten düştüğü görüldü. Suikastın, iki hafta önce seçilen İran Cumhurbaşkanı Mesut Peseşkiyan’ın yemin törenine katılmak üzere bulunduğunda gerçekleşmesi bunu anlamaya yetiyor olsa gerek. İran’ın caydırıcılık kapasitesi kalmamış. 

İsrail’in Gazze’de giriştiği son soykırıma karşı bölge devletlerinin etkisiz tutum alışları, İsrail ile girdikleri açık, gizli ilişkiler, Filistin direnişinin sürdürülemez noktaya sürüklenmesine yol açtığı gibi, bu durum Netanyahu’yu faşist idealleri konusunda daha şımarık davranmaya ve kanlı planlarını uygulamada daha cesaretli davranmaya itiyor. Küresel jeopolitik dengeler, çıkarlar İsrail hedefine ulaşmasına ne derece izin vereceği çok net değil. Ama Netanyahu, ABD’nin ve kendi küçük dünyaları hesabını yapan devlet ve uluslararası kurumların sessizliğe gömülmesiyle Bölgeyi cehenneme dönüştürmeyi ve birçok siyasi aktörü etkisizleştirmeyi şimdiden başardı.

ERDOĞAN’IN SÖZLERİNİN HİÇBİR KIYMETİ YOK

Hiç kuşkusuz, küresel dünyanın kurumlarının krizini, sorunlarını fırsata dönüştürmek isteyen bu soykırımcı ve faşist İsrail yönetimi ve haydut ABD ve emperyalist devletleri durdurmanın; içi boş, kurusıkı laf ve kınamalarla mümkün olmadığı çok açık.

Batı dünyası Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı çıktı ama iki yılda savaşın Ukrayna’yı ne hale getirdiği ortada. Başka türden Bölgesel 3. Dünya savaşına sürüklenen halklar, büyük kırım riski ile karşı karşıya.  Eski dünya çöktü, yenidünyanın doğum sancıları ve savaşları yaşanıyor. 

Bu süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iki gün önce partisinin Rize toplantısında Gazze’de yaşananları değerlendiren konuşmasındaki gibi “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız” gibi sözlerin hiçbir kıymeti ve anlamı yok. Bu türden çıkışların bir ölçüye kadar iç siyasette bir karşılığı olabilir. Ama caydırıcı olmadığı, Haniye suikastıyla da görüldü. Türkiye’nin bu türden eski sayıklamaları terk etmesinin zamanı geçeli çok oldu. Bu gidişle, Ankara hem bölgede hem de dünyada daha da yalnızlaşacak ve etkisizleşecek gibi görünüyor. 

Bugünün dünyasında Türkiye’deki 1923 model cumhuriyetin Kürt yaklaşımı miadını doldurduğu gibi, korkarım ki 1967 sınırlarına sahip bağımsız bir Filistin devletinin de artık ne derece sahici olduğu fazlasıyla tartışmalı bir konu olacağa benziyor. 

/yeniarayis.com/

İlginizi Çekebilir

Eşini kuraya sokmadan özel vize ile hacca yolladı
Biden, Netanyahu ile görüştü: İran ve uzantılarına karşı İsrail’in yanındayız

Öne Çıkanlar