Yeşil ve Sol Parti İstanbul İkinci Bölge milletvekili adayı olan, gazeteci Hasan Cemal, katıldığı canlı yayında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirerek, “Erdoğan, tüm yaptıklarının tersini yaptı; demokrasi ve hukuk devletinin ağzına etti, Avrupa Birliği’nden uzaklaşmaya başladı. Demokrasiyi çiğnedi, özgürlükleri çiğnedi. Demokrasi değerlerinin hepsine sırtını döndü; daha ileri gitti, sırtını Batı’ya yüzünü Doğu’ya, İslam’a çevirdi. Türkiye’yi her adımda krizler ülkesi haline gelmesi için tüm adımları attı. Türkiye’de bugün çökmüş ve çürümüş düzen varsa sorumlusu Erdoğan’dır.” ifadelerini kullandı.
Cemal, HaberTürk TV ekranlarında yayınlanan ‘Teke Tek’ programında Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtladı. 2010 referandumundaki ‘yetmez ama evet’ eleştirilerinden, Yeşil Sol Partisi’nden milletvekili adaylığından hükümet eleştirilerine kadar sorulan sorulara yanıt veren Hasan Cemal’in söyleşisinden öne çıkanlar şöyle:
“Biz mi getirdik Erdoğan’ı iktidara?”
(Yetmez ama evet’ten pişman mısın?) “Neden pişman olayım? Eleştiri hakkı kutsaldır. Her türlü küfrü yedik, eleştirildik. Bu konuda bana yöneltilen eleştirileri saygıyla karşılıyorum. Ama bazılar kampanya halinde kişilik katline dönüştü, kötü niyetle yaptı. Ben de onlara dönüp diyorum ki siz de darbecisiniz. 2010’daki Anayasa değişikliği önce Venedik Komisyonu’na gönderildi.
O yolu açan Anayasa Mahkemesi oldu. Bu nokta unutuluyor. Bir şey daha söylemek istiyorum. Yetmez ama evetçilerin sayısı kaç? Benim gibi bazı gazeteciler, entelektüeller, yazar-çizerler buna yetmez ama evet dediler. Biz mi getirdik Erdoğan’ı iktidara?
“Ertesi gün Hürriyet’te Hasan Abi çıktı”
(Erdoğan’ın ‘Hasan Abi’ demesi) Kuvvet Komutanlarından biri Erdoğan’a eleştiri yapmıştı, onu sordum Erdoğan’a. O da bana cevap vermeye başlarken ‘Hasan Abi’ diyerek başladı. Bana öyle derken Ertuğrul’a baktım, gözleri parladı. Ertesi gün Hürriyet’te ‘Hasan Abi’ çıktı.
“Erdoğan hukuk devletinin ağzına etti”
Erdoğan, tüm yaptıklarının tersini yaptı; demokrasi ve hukuk devletinin ağzına etti, Avrupa Birliği’nden uzaklaşmaya başladı. Demokrasiyi çiğnedi, özgürlükleri çiğnedi. Demokrasi değerlerinin hepsine sırtını döndü; daha ileri gitti, sırtını Batı’ya yüzünü Doğu’ya, İslam’a çevirdi. Türkiye’yi her adımda krizler ülkesi haline gelmesi için tüm adımları attı. Türkiye’de bugün çökmüş ve çürümüş düzen varsa sorumlusu Erdoğan’dır.
“T24’e ilk röportajım Kandil ile ilgiliydi”
Kandil ne düşünüyor anlamam lazım dedim, 2009’da gittim. Murat Karayılan ile görüştük. 2011’de gittim, 2013’te çözüm süreci başlamıştı. Milliyet Gazetesi beni kapının önüne koydu Demirören’ler. Ben de T24’te çalışmaya başladım. T24’e ilk röportajım Kandil ile ilgiliydi. Aynı yıl çekilme sürecini izlerken çıktım.
“Pervin Hanım’ı aradım, ‘eşim beni ikna etti’ dedim”
Bana geçmişte bir kere 1991 seçimlerinde Erdal İnönü teklifte bulundu, ben de nazikçe reddettim. Bu yıla gelene kadar aklımın bir tarafından da geçmedi. HDP beni danışma kuruluna seçti 8-10 ay önce. 2 ya da 3. toplantıda 1 ay önce, ben önce yapamam dedim, eve geldim, Ayşe sağ olsun, ‘nasıl kabul etmezsin’. Pervin Hanım’ı aradım, ‘eşim beni ikna etti’ diye. Böyle başladım. Bir arka planı yok.
“Bir türlü Türkiye rayına oturamadı”
Türkiye’de çökmüş çürümüş düzen var. 14 Mayıs’tan itibaren değiştirmemiz lazım. bunun da ilk yolu Erdoğan’dan kurtulmamız lazım. Bu bir başlangıç olacak. Türkiye’nin düğümlerini çözmemiz lazım. Kolay değil, zaman alacaktır. Yeniden toplumsal ve siyasal barışı kurup onun için birtakım adımlar atmak lazım. Çok iş var. Kürt sorunu var. Çok yakıcı bir sorundur. Çözüm rayına oturtmadan bir yere gidemez Türkiye. Demokrasi dibe vurmuşsa, yargı ve hukuk düzeni bu kadar dibe vurmuşsa, özgürlükler yerle bir olmuşsa, ekonomi de aynı şekilde. Tüm bunların bir tarafında Kürt sorununa değdiği için vardır. Bir türlü Türkiye rayına oturamadı.
“Kılıçdaroğlu liderliğinde bir masa etrafında oturdular ve imzaladılar”
20 yıldır ilk defa Türkiye’de 6 farklı parti çok önemli. İlk defa bu 6 parti demokrasi programında, ittifakında anlaştılar, yazılı olarak. Türkiye çok partili siyasi tarihinde bir ilktir. Kılıçdaroğlu liderliğinde bir masa etrafında oturdular ve imzaladılar. Sonra Kürtler, Emek ve Özgürlük Hareketi, HDP, Yeşil Sol, tüm bunlar, uzlaşmanın içine cumhurbaşkanı adayı çıkarmadan, ‘Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz’ dediler.
“100. yılında, demokratik cumhuriyet fırsatına dönüştürmek önemli”
Altılı Masa ve Emek ve Özgürlük İttifakı ile hepsi bir arada, bir uzlaşma kurulmaya başlandı. Erdoğan’ın Türkiye’de çökmüş ve çürümüş düzen bıraktı. Bu meftaayı kaldırmak ve Türkiye’yi demokrasi yoluna sokmak, 100 yıl önce kurulan Cumhuriyet’i, ki çok önemlidir, 100. yılında, demokratik cumhuriyet fırsatına dönüştürmek önemli.
“Erdoğan’ın gidişi başlangıçtır”
Böyle bir karşılıklı, ‘şu şartla destekliyorum, yerine getiriyorum’ gibi bir pazarlığının olduğuna inanmıyorum, ihtimal de vermiyorum. Erdoğan’dan kurtulduk diye bekleyecek değiliz. Altılı Masa mutabakat imzaladı. Hükümet programı da yazıldı. Seçimden önce yazılması ilk. Yeşil Sol Parti’nin seçim bildirgesi gayet güzeldir ve demokratik programlardır. Mesele sadece Erdoğan’ın gidişi değil, Erdoğan’ın gidişi başlangıçtır. Sonrası var, kolay mı; değil…
“Zamane diktatörleridir bunlar”
Erdoğan’ın da sözleri var. Dedi ki; ‘Kılıçdaroğlu’nu seçmek demek, bir yerde darbedir’ demeye getirdi. Ne demek? Seçim sandığında milletin oylarıyla çıkan bir iktidar nasıl oluyor da kabul edilmiyor. Darbenin kendisini yapan Erdoğan’dır. Erdoğan’ın yaptığı, seçim sandığından çıkıp sivil darbe düzeni kurmaktır, özellikle 15 Temmuz’dan sonra. Seçim sandığından çıkıp, zamane diktatörleridir bunlar. Seçim sandığından çıkmışlardır. Demokrasiyi sadece seçim sandığından görüp tek adam olarak ne hukuk devleti, ne yargı bağımsızlığı tanımışlardır.
“Devlet darbesi”
Hapishaneler gazeteci dolu. Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Avrupa kararlarına rağmen içerideler. Cumhurbaşkanına hakaretten binlerce insan davalı ve içeride olanlar da var. HDP’nin kazandığı belediyeler kayyuma verildi. Devlet darbesi. Kürt siyasetçiler hapiste, çoğu da sürgünde mahkum.
“PKK’nin silah bırakmasını savunuyorum”
PKK’nin silah bırakmasını savunuyorum, silahla bir yere gidilmez. Bu benim söylediğime Kandil’in büyük bir bölümü de katılıyor. HDP’nin de büyük çoğunluğu katılıyor.”
/Kaynak: T24/