Türkiye Avrupa Konseyine 9 Ağustos 1949 yılında kurucu üye olarak katıldı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraftır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini
tanımıştır.
AİHM İç tüzüğünün 46.maddesi kararların bağlayıcı olduğunu yazar. Uyulmadığı takdirde Bakanlar Komitesi’nin yaptırımları vardır.
22 Aralık 2020 tarihinde AİHM Büyük Dairesi Selahattin Demirtaş kararını açıkladı. Tüm başvurularını kabul etti, derhal serbest bırakılmasını istedi.
AİHM kararları internet sitesinde yayınlanır, ayrıca başvurucu avukatlarına ve Sözleşmeci Hükümetin ajanına yani temsilcisine anında gönderir.
AİHM Büyük Daire kararları kesindir. Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki ‘’ Demirtaş’ın AİHM kararı bizi bağlamaz’’.
71 yıldır Avrupa Konseyi üyesi ve AB aday üyelik müzakere sürecinde sözleşmeci devlet olan Türkiye’nin Cumhurbaşkanı karar bizi bağlamaz diyebilir mi?
Türkiye sözleşmeleri özgür iradesiyle imzalamadı mı?
Bir hukuk devletinde Meclisi’nde görüşülen sözleşmelere uymak dış politikada ve diplomaside ‘’Ahde Vefa’’ yani ‘’Pacta Sur Senvanda’’ sözleşmeye saygı gereğidir.
Aşiret veya derebeylik devletleri, muz cumhuriyetleri zaten böylesi sözleşmelere taraf olmazlar.
Hukuk devletleri ise Avrupa ve dünyada altına imza attıkları sözleşmelere bağlılıklarıyla güvenilir ve inanılırdırlar.
AİHM kararı bal gibi sizi bağlar. Beş yıl boyunca siyasilere muhaliflere en başta HDP’li seçilmişlere siyasi talimatlar vererek özgürlüklerinden yoksun bıraktınız.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasının sözleşmeye aykırı olduğu kararın gerekçesinde detaylı yazıyor.
Tutuklama kararlarının keyfi ve hukuksuz olduğu yazıyor. Kişi güvenliği ve özgürlüğünün ihlalini yazıyor.
En önemlisi sözleşmenin 18.maddesini ihlal ettiğinizi yazıyor. Yani siyasi muhaliflerinizi siyasi saiklerle tutuklatıp cezalandırdınız.
Anayasanın 90.maddesi AİHM kararlarının kesin olduğunu, iç hukukun üstünde olduğunu ve uygulanması gerektiğini yazıyor.
Karara uymak zorundasınız, uymazsanız anayasayı ihlal suçunu işlersiniz. Bu suç vatana ihanettir,cezası ağır müebbetlik hapistir.
AİHM kararı emsal bir içtihattır benzer durumdaki tüm siyasiler seçilmişler içinde geçerlidir.Milletvekillerini belediye başkanlarını derhal bırakmak zorundasınız.
Karara uymam oyalarım ötelerim diyorsanız büyük yanlış yaparsınız.
Hukuksuzluk adaletsizlik yaparsanız,bu saatten sonra Demirtaş’ın özgür bırakılmadığı her saniye hürriyeti tahdit suçu işlemiş olacaksınız.
İçerde ve dışarda artık gündem AİHM’in Demirtaş Büyük Daire kararıdır.
Karar beni bağlamaz diyorsanız TCK’da yazılan soykırım ve insanlığa karşı suçları işlemiş olursunuz. Zamanaşımı da yok.
AİHM kararında DTK’nın yasal olduğu yazıyor. Leyla Güven’e 22 yıl 3 ay hapis verip hemen tutuklayıp cezaevine koyamazsınız.
Can Dündar’a casusluk suçundan 18 yıl 9 ay, Fetö’ye yardımdan 8 yıl 9 ay toplam 27 yıl 6 ay ağır hapis cezalarını onun ve avukatlarının yokluğunda vereceksiniz ve buna adalet diyeceksiniz.
Osman Kavala AİHM kararını tanımayacaksınız. Ahmet Altan,gazeteciler zalim ve insafsız bir yargılama süreciyle yıllarca hapis yatacak.
Fetöyle 10 yıl boyunca ortaklık yapıp her şeyi verdik deyip, sonra da kandırıldık diğerek paçanızı kurtaracağınızı mı sanıyorsunuz.
AİHM ve AYM kararlarını tanımayan bizi bağlamaz diyen her savcı her yargıç her bakan her siyasi şunu iyi bilsin ki er veya geç adalet yerini bulacaktır.
Gün olur insanlığa karşı suç işleyenler, Lahey Uluslararası Ceza mahkemesinde veya İstanbul’da kurulacak bir ‘’Ad Hoca’’ Uluslar Arası Mahkemede kendini sanık kürsüsünde bulabilir.
CB Başkanlık Rejimi de olsanız iki haftada Anayasa Mahkemesine atadığınız yargıçlar karşınızda olmayacak.
Demirtaş AİHM kararı bizi bağlamaz demeyin, bal gibi sizi ve hükümetinizi bağlar.
Ya gereğini yapar hukuk ve adaletin yolunu açarsınız, ya da diktatörlüğe rotayı kırıp her türlü haksızlığa ve hukuksuzluğa devam edersiniz.
Artık başka seçeneğiniz yok…!