İktidarın Türkiye’nin başına musallat ettiği belli başlı on bela vardır. Bunların seçimle iktidar değişikliği ile giderilmesi mümkün değildir.
On bela dediğimiz on sorun kangren olmuş, toplumu ayrıştırmış,çatışma gerilim ortamına götürmüştür.
İşte bu on belanın geldiği nokta;
1-Yanlış din ve mezhep eksenli fetihçi dış poltika sonucu, içerde sürekli OHAL dışarda sürekli savaş hali, aşırı güvenlik harcamaları can kayıpları ve sayıları beş milyonu aşan göçmen sorunu iktidarın en kötü mirası oldu.
Askerin polisin tüm güvenlik güçlerinin ırkçı ve ayrımcı eğitim sisitemi ile farklılıkları dışlaması sonucu,kendi yurttaşına düşman parti kolluğu oluşturuldu.
Darbe girişimleri, tasfiyeler, tutuklamalar, yargılamalar, Ergenekon, Balyoz, FG Cemaati kendi iç iktidar çatışmalarıdır. Yurttaşın can ve mal güvenliği kalmamıştır.
Bu sistem değişmedikçe dünyanın en iyi anayasasını yapsanız beş para etmez,kağıt üzerinde kalır.
2-Ekonomide pandemi nedeniyle yaşanan krizde eklenince, yurtaşın vergisi hazine bir anda 128 milyar dolar buhar oldu.Dövizin sürekli artması,liranın düşen değeri,emekçileri perişan ediyor.
İktidarın hırsızlık yolsuzluk Kara Para, Kayıt Dışı Ekonomi politikası krizi derinleştiriyor.
Varlık Barışı ile Kara Para Aklanırken,sermaye 2013 yılından bu yana yurt dışına kaçmaya devam ediyor.Yatırımlar duruyor, muhaliflerin mal varlıklarına el konuluyor.
Adil bir vergi sistemi de yok,yurttaştan alınan dolaylı vergiler KDV ve ÖTV ile kriz halka yükleniyor.
3-Tüm muhalif basın susturuldu,tutuklandı televiyon radyo ve ajanslara el konuldu.İktidar yanlısı yalaka Havuz Medyası reklamlarla semirilirken,RTÜK muhaliflere ceza üzerine ceza kesiyor.
Gazeteciler tutuklandı suikast listeleri düzenlendi,saldırıya uğruyorlar. Düşünce özgürlüğü ayaklar altına alındı.
4-Adaletsizlik aldı başını gitti. Hukuk rafa kaldırıldı, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı kalmadı. Siyasetin vesayetinde ki yargı Başkanlık rejimin talimatlarıyla kararlar vermeye başladı.
AİHM kararlarına uyulmuyor,yeri geliyor AYM kararlarınada uyulmuyor.Mafyanın ifşaatları dehşet suç ihbarları karşısında savcılar yargıçlar hiç bir işlem yapmıyor.
Hukuk işlemiyor,ahlaksızlık aldı başını gidiyor ve vicdanlar susuyor pas tutuyor.
5-Eşit Yurttaşlık hukuku hiç bir zaman olmadı.Farklılıklar etnik kültürler haklar özgürlükler yok sayıldı. Devletin Diyaneti tek Mezhep tek din siyasetinin makamı oldu.
Kürt dili kültürü konuşma müzik herşey yasaklanmaya cezalandırılmaya başlandı.
Irkçılık ayrımcılık nefret söylemi hiç bir zaman bu kadar azgınlaşmadı.
6-Temel hak ve özgürlükler OHAL yetkisi ve KHK ile tamamen ortadan kadırıldı. Muhalefetin basın açıklamalarını Valiler yasaklıyor bazen bu yasaklar ayları buluyor. Gösteri ve yürüyüş hakkı engelleniyor.
Muhalefete karşı sadece yasak uygulanmıyor. Aşırı oransız bir şiddet kullanılarak bastırlıyor uzun gözaltılar uygulanıyor. İşkence kötü muamele günlük sıradan olaylar haline geldi.
7-Doğa çevre, kültür, ekoloji, tarih korkunç bir saldırı altında yok ediliyor.Maden ruhsatlara yandaşlara peşkeş çekiliyor.
Parklar, denizler, sahiller, ormanlar, Belgrat Ormanları gibi piknik yerleri çöpten pislikten rezillikten naylondan geçilmiyor.
İslamda imanın şartlarından olan temizlik, AKP+MHP iktidarında pislik kirlilik çürümüşlük kokuşmuşluk naylon siyaseti olarak insanlığı tehdit ediyor.
8- Sanata, Kültüre, Müziğe, Edebiyata, evrensel müziğe,sinemaya hiç bir dönem böylesine korkunç bir saldırı ve engelleme olmamıştı.
İstiklal caddesinde Kürtçe Müzik yaptıkları için sanatçılar darbediliyor ve müzik aletlerine el konuyor. Kürt halkı Afyon,Konya ve Ankarada linç ediliyor.
Propağanda ve bölücük gibi saçma sapan nedenlerle sansur ve yasaklar acımasızca işliyor.
9-Irkçı dinci ayrımcı düşmanlaştırıcı eğitim sistemi çökmüş durumda.Boğaziçi gibi Üniversitelere Kayyım Rektörler atanıyor.
Kürtçe ana dilde eğitim yasaklanırken, Meclis’te bu yasak cezaya bağlanıyor. Kürt Kürdistan demek suç sayılıyor. Kürtçe hala Bilinmeyen Dil olarak tutanakara geçiyor.
Pandemi koşullarında milyonlarca öğrenci eğitimden yoksun bırakılıyor.
10-Milletin iradesine saygı kalmadı. Eşit ve adil bir seçim sistemi hiç bir zaman olmadı.İktidar her seçim dönemi seçim yasalarını değiştirmekle meşgul.
Partilerde lider sultası sürüyor, parti içi hukuk önseçim yok. Milletvekili adaylarını kendileri atıyor.Halkın seçmesi önüne her tür engel konuyor.
Kürt halkının yüzde yetmiş oyla seçtiği Milletvekilleri, Belediye başkanları tutuklanıyor.
Dokunulmazlıkları kaldıran,seçilen başkanların yerine Kayyım atayan rezil bir iktidar,işine gelince milletin iradesine saygıdan utanmazca söz ediyor.
AKP+MHP iktidarı çöken Başkanlık rejimin enkazı altında,seçimle oyla milletin iradesiyle gitmeyeceklerini açıklamaya başladılar.
Anayasayı pervasızca ihlal eden, vatana ihanet suçu işleyen iktidar,milletin iradesine uymayacağını söylüyor.
Türkiye’nin başına devasa bu on belayı musallat eden bu iktidardan kurtulmanın tek çaresi,muhalefetin ilkeli bir program etrafında buluşması birleşmesi ve mücadele etmesidir.
Hiç bir zorba iktidar yenilmez değildir.Savaşa karşı barış,dikatatörlüğe karşı demokrasi, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı eşit ve özgür yurttaşlık elbet kazanacaktır.
Türkiye’in bu kör ve kirlenmiş iktidardan ve millete musallat ettikleri bu on beladan kurtulmanın yolları vardır.
Bu belaların sorumlularının yargı önünde mutlak hesap sorulması kaçınılmazdır.
Yeter ki doksan milyon yurttaşın hakkını hukukunu koruyacak bir rejim değişikliği için toplumsal bir sözleşme hazırlansın.
İnsanlık onuru bu işkence ve kötülükleri yenecek güçtedir.