Darbeler hukukunun egemen olduğu ülkelerde hukuk adil bir yargılanma adalet olmaz.
Sıkıyönetim Mahkemeleri, Devlet Güvenlik Mahkemeleri, Özel Yetkili Mahkemeler hepsi Olağanüstü kurulmuş olağan olmayan yargılamalar yapmışlardır.
15 Temmuz 2016 darbesini fırsat bilen AKP, OHAL ilan edip binlerce kararname çıkardı. OHAL kaldırılsada fiili OHAL hali yürürlüktedir.
Böylesi dönemlerde Valilerin ve güvenlik güçlerinin icraatlarına bakınız. İktidarı korumak için her türlü zulmü, işkenceyi , yasağı, ‘vatanı korumak için’ yaptıklarını söylerler.
Eskiden on yılda bir askeri darbeler yapılır, hemen sokağa çıkma yasakları konurdu. Gözaltı süreleri doksan gündü,keyfi olarak uzatılabiliyordu.
İşkence yaygın ve sistematikti. Olağanüstü yargılamalarda adil yargılanma yoktu. Çok ağır cezalar veriliyordu. Üç yıla kadar olan cezalar temyiz edilemiyordu.
Darbeciler devleti ‘komünistlerden, irticacılardan yasadışı örgütlerden’ koruduklarını söylerdi.
Aslında darbeciler illegaldı. Derin devlet denilen gladyo, Özel Kuvvetler devlet içinde devlet olarak MGK’dan talimat almadan da harekete geçiyorlardı.
Yasal partiler, sendikalar, dernekler illegal örgütlerin yan kuruluşları sayılıp illegal örgüt olarak üye ve yöneticileri meşhur TCK 141,142 ve 163. maddelerden yargılanıyordu. Kapatılıyor ve mal varlıklarına el konuyordu.
12 eylül darbesi döneminde dergi yazı işleri müdürlerine, gazetecilere 700 yıl hapiz cezası verildiğini gördük.
Barış Derneği gibi yasal derneklere operasyon çekip İstanbul Barosu Başkanı Orhan Apaydın, Büyükelçi Mahmut Dikerdem, dört CHP milletevkili, bir bağımsız milletvekili, sanatçılar İstanbul Sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandılar.
Uzun süre tutuklu kalıp ağır cezalar verildi. Sonra dava Yargıtay’dan döndü ve illegallik iddiaları düştü. Uzun yıllar darbeciler tarafından mağdur edildiler.
1987 yılında sıkıyönetim kalkınca yerine DGM’leri ikame ettiler. CB Erdoğan Diyarbakır DGM’de şiir okuduğu için TCK 312.maddeden ceza alınca İstanbul Belediye Başkanlığı düşürüldü, Pınarhisar cezaevinde yattı.
3713 sayılı Terörle Mücadele kanunu ile terörün tanıtımı genişletildi; cezalar ve infaz sürleri arttırıldı.
Son yıllarda DEP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasından sonra DGM’ler aynı adaletsizliğe devam ettiler. Aydınlar, gazeteciler, sendikacılar darbe hukuku uyarınca yargılanmaya devam edildiler.
Komünistler, sosyalistler, sosyal demokratlar, solcular muhalif herkes darbecilere göre düşman muamelesi gördü. Türkiye AİHM’de sözleşmeyi en çok ihlal eden ülkelerin başında oldu.
Kürt özgürlük hareketi siyasette ve demokratik alanda güçlenip geliştikçe yasal olarak kurulan dernekler, vakıflar partiler iktidarların hışmına uğradı.
Halkın oylarıyla seçilenler cezalandırıldı. Verilen cezalar ağırdı, silahlı illegal örgüt üyesi olsalar 6 yıl 8 ay ceza alıyor. Yasal bir kuruluşun mensubu olunca onbeş, yirmi yıl gibi ağır cezalar verilmeye başlandı.
Dosyalarda bir tırnık çakısı dahi bulunmazken,AB üyelik süreci reformları sonucu demokratik haklarını kullandıkları için,konuşmalardan yazılardan basın açıklamalarından en ağır cezalar verilmeye başlandı.
Meclis’ten cezaevine yol yapanlar son beş yılda Kürt halkını baş düşman ilan edip, düşman hukuku uygulamaya başladılar. Demokrasi güçleri, muhalif olanlar gazetecilerde bundan nasiplerini aldılar.
Meclis anayasa görüşmelerinde DTK’yı (Demokratik Toplum Kongresi) resmi olarak çağırıp görüş alırken, Başkanlık Rejiminin iktidarı bugün DTK’yı ”illegal terör örgütü” olarak tanımlayıp ağır cezalar veriliyor.
İktidarın HDP’yi kapatmak, dinamiklerini dağıtmak, çalışamaz hale sokmak fiili stratejisi sürüyor.
DTK Eş Başkanı Leyla Güven’e 22 yıl 3 ay hapis cezası veren mahkeme sadece hukuksulzuk adaletsizlik yapmıyor. Alenen Kürt halkına düşman gözüyle bakıyor.
Kobani olaylarından altı yıl sonra toplu operasyonlara girişilmesi,İŞİD yandaşı iktidarın Kürt halkına düşmanlıkta sınır tanımadığını gösteriyor.
Önümüzdeki günlerde yargısız infazlara her türlü hukuksuzluğa kalkışacağını gösteren iktidar, anayasayı yasaları tanımıyor. İllegal bir derin yapılanma olarak meşruiyetini yitirmiştir.
BM’in 665 sayılı kararı vardır. Diktatörler hak ve özgürlükleri tanımıyorsa, zulüm ediyorsa, operasyon yapıyorsa, ezilen halkların başkaldırı hakkı vardır.
Halkın özgür iradesiyle seçtiği milletvekillerini belediye başkanlarını sandığı oyları yok sayan, illegal olarak Parti/Devlet terörü uygulayan AKP+MHP iktidarıdır.
İnsanlığa karşı işledikleri savaş suçlarını ört bas etmek için saldırılarını arttıracaklar.
İŞİD,El Nusra El Kaide gibi terör örgütlerine Suriye ve bir çok devlette destek verdiler. Teröre destek veren devletler ve iktidarlara ağır yaptırımlar uygulanmaktadır.
Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve Ekonomik Sosyal Sözleşme kapsamında BM İnsan Hakları Komisyonuna ‘’Bireysel Başvuru’’ hakkını tanıyor.
Yapılan hukuksuzluklar adaletsizlikler ve Kürt halkına karşı yapılan düşmanlıklar nedeniyle ulusal ve uluslararası alanda daha etkili bir çalışma yürütmek gerekiyor.