Irak’ta Kürdistan Parlamentosu’nun açılışına davetliydik. 1 Mayıs 2005 tarihiydi.
Habur sınır kapısından giriş yapmıştık,Hewler’e gidecektik.Yanımda eşim ile Fatoş Güney vardı.
Habur köprüsünün yarısından sonra Kürdistan bayrağı dalgalanıyordu. Pasaportlarımıza ilk kez Kürdistan giriş mührü vuruldu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sırf pasaportuna Kürdistan damgası vurdurmamak için Kerkük’ü Türkmenleri ziyaret etmemişti.
Zaho’ya girişte çok güzel bir VİP salonuna geçmeden önce Kaymakam Komutan emniyet müdürü ve şehrin protokolu, basın bizi törenle karşıladı.
Salona geçip çaylarımızı içmiştik. Bizim için büyük Toyota dört cip hazırlanmıştı. Bir saat sonra Ahmet Türk, Sırrı Sakık, Murat Bozlak, Feridun Yazar gelmişti.
Hewler’e doğru yola çıktık. Irak Anayasası yeni kabul edilmişti. Kürdistan Bölgesel Yönetimi iki ayrı Parlamentodan oluşuyordu.
1992 yılında 36. paralelin kuzeyinde resmen kabul edimese de, de facto bir Kürt yerel Parlamentosu kurulmuş, seçimlerde 105 üye seçilmişti.
1992-1994 yılları Kürtler arasında en sert çatışmaların bırakuji’nin yaşandığı yıllardı. Bir yandan KYB-KDP diğer yandan KDP-PKK çatışmalarda büyük acılar yaşanmış, kayıplar verilmişti.
Çatışmalar İran ve Türkiye’nin müdahil olmalarıyla uzun sürmüştü. Kardeş kavgası parlamentoları da ikiye bölmüştü.
Süleymaniye’de Celal Talabani’nin partisi KYB’nin Parlamentosu, Hewler’de KDP’nin Mesut Barzani’nin başında olduğu Parlamento vardı.
İki Kürt Parlamentosu birleşecek, başkent Hewler olacak ve tek Parlamentoya dönüşecekti.
Böylesi önemli bir gün için Rojhilat’tan Mahabad’ta kurulan ilk Kürdistan Parlamentosunun kurucusu Qazi Muhamed’in ailesi, Rojava’dan Cemil Paşa’nın çocukları, Bakur’dan bizler, Avrupa ve ABD’den önemli şahsiyetler davetliydi.
Başkent Hewler’de Dedeman Hoteline yerleştik. Paris Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan ve bazı konuklar Selahaddin şehrinde konuk evinde kalıyordu.
Başur Kürdistanına giderken dostlarımız bize ziyaretlerde mutlaka eşit olun. Bu konuda her iki partide çok hassastır demişti.
Celal Talabani yeni Irak Cumhurbaşkanı olmuştu. Kutlamalar yapılıyordu. KYB’den Adnan Müftü ile heyeti Çarçıra otelinde bizi bekliyordu. Görüşmeye gittiğimizde bazı birleşme sıkıntılarının olduğunu anlamıştık.
Daha sonra Kürdistan Meclis Başkanı olan Adnan Müftü, kutlama yaptıkları için yüzün üzerinde peşmergelerinin kafasını diğer peşmergelerin kırdığını söylemişti.
Anlaşılan bırakuji döneminin etkileri hala sürüyordu. Kıskançlık, unutamama kuşkular hala vardı. Peşmerge ve Maliye Bakanlığı gibi konularda anlaşmazlıklar vardı.
Talabani ve Barzani’nin 1998 yılında Washington’da imzaladığı barış anlaşması yeni bir umut olmuştu. 4 Ekim 2002 yılında iki parlamento ilk kez ortak toplanmıştı.
9 Nisan 2003 tarihinde koalisyon güçleri Bağdat’ı ele geçirince Saddam rejimi sona erdi. Baas Partisi kapatıldı,kaçak olan Saddam bir kuyuda 14.12.2003 tarihinde yakalandı.
Halepçe, enfaller binlerce faili meçhul cinayet ve Başur Kürdistanı’nın harabeye çevrilmiş köylerinde şehirlerinde yaşamı yeniden kurmak için mücadele veriliyordu.
Saddam’ı bir Kürt yargıç başkanlığındaki heyet yargıladı, idam cezasına mahkum oldu.
Biz konuklara Kürdistan parlamentosunu gezdirdiler. Türkmenler, Süryaniler, Ezidiler, Ermeniler hepsi parlamentoda temsil ediliyordu. Arapça’nın yanı sıra Kürtçe ve Türkmence resmi dildi.
Süleymaniye şehrine KYB Siyasi Büro ziyaretine gitmiştik. Kosret Resul heyete başkanlık yapmıştı. Sorunları konuştuk,çözümü için katkı sunacağımızı söyledik.
Yüzde yüz olmasa da KDP-KYP arasında yakınlaşma,görev dağılımları netleşince sorunlarda asgariye inecekti. Talabani Cumhurbaşkanı, Barzani Kürdistan Bölgesel Yönetimin Başkanı olacaktı.
Ortadoğu’da Arap baharı rüzgarları özgürlükten çok iç savaş, darbe ve dış müdahalelere neden oldu.
Suriye iç savaşı Türkiye’nin müdahil olması İŞİD, El Nusra El Kaide gibi örgütlerin bölgeye gelmesiyle çatışmalar yeniden başlamıştı.
İŞİD Kobani ve Şengal’a saldırmıştı. Rojava ve Başur’da Kürtlerin var olan statülerini direk hedef alan çatışmalar başladı.
Kürtlerin birliği işte bu nedenle konuşulmaya ve toplantılar yapılmaya başlandı. Türkiye’nin müdahalesiyle birlik engellenirken, bağımsızlık referandumu hedef alındı.
Başur’dan Kobani’ye iki yüz peşmergenin gönderilmesi yeni bir umut yartmıştı. Habur’dan Suruç’a halk konvoyları karşılıyor sevgi gösterisinde bulunuyordu.
Büyük acılar yerinden zorla edilmeler göç başlamıştı.Şengal ve Kobani’den göç edenlere HDP yardım ediyordu.
Kahramanca destansı bir mücadele sonucu İŞİD Kobani’de yenildi.Rojava’nın meşru özgürlük mücadelesi özellikle kadın savaşçıların kahramanlıkları haberleri dünya basınında yer alıyordu.
7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP’nin barajı aşarak 80 milletvekili kazanması, AKP’nin meclis çoğunluğunu kaybetmesi sonucu çözüm süreci sonlandırıldı. Kürt halkına karşı acımasız bir savaş başlatıldı.
Afrin’i işgal eden AKP iktidarı Rojava’nın statü sahibi olmasını beka sorunu olarak gördü. Dünyanın meşru gördüğü Kürt özgürlük savaşçılarına ‘terörist’ dedi ve Fırat’ın Batı ve doğusuna operasyonlar başladı.
Rojava bugün kendi özyönetimi ile birlik çalışmaları yaparken, AKP iktidarı güvenli bölgeler yapacağım diyerek sınıra 800 km.duvar çekerken, diğer yandan petrol havzalarına göz dikmeye başladı.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi 9 haziran 2015 yılında Musul’a giren İŞİD tehditi karşısında Kürtlerin güçlerini birleştirmesi önemliydi.
Kürdistan’ın bağımsızlığını tehdit olarak gören AKP+MHP faşist zihniyeti Başur’da saldırılarını arttırırken,burada ki gaz ve petrol hesapları içinde kalıcı olmak işgal etmek istiyor.
Bunun için 1992-1994 dönemi yaşanan bırakuji/Kardeş savaşını yeniden başlatmak ve Kürtlerin kendi aralarında çatışarak güçsüz hale düşürmek istiyorlar.
Böylesi bir durum Kürtlerin özgürlüğüne ve statüye kavuşmalarını, yüz yıl daha geciktirmek amaçlıdır.
Sömürgeciler böylesi bir çatışma durumunda Kürt coğrafyasının tüm zenginliklerine el koymak istemektedirler.
4 Kasım 2016 yılında Türkiye’de HDP’ye Eş Başkanlarına milletvekillerine operasyon yapan AKP iktidarı 4 yıl sonra Kobani davasıyla Kürtleri siyasetçilerini yargılamak istiyorlar.
HDP’nin on binin üzerinde üye yönetici ve seçilmişlerini tutsak eden zihniyet, belediyelere kayyım atayarak, Kürtlere sizin oy seçme seçilme hakkınız yok diyor.
Rojava’ya saldıran ,Başur’da güç yığan AKP+MHP iktidarının niyetleri düşmancadır.
Yüzyıl boyunca İran Şah/molla rejimi,Suriye Baas rejimi,Türkiye AKP iktidarı
Kürtlerin kendi dilini kimliğini kültürünü yaşamasına izin vermiyor.
Özgürlük taleplerini darağaçlarında, zindanlarda boğmak istiyor. Böylesi bir dönemde Kürtlerin partileri sorunları kendi aralarında konuşarak diyalog yoluyla çözmelidir.
Bugün özgürlük için Kürtlerin birliği önemlidir.Bırakuji devri kapandı.Bütün Kürt siyasetçilerine aydınlarına sanatçılarına çağrıda bulunuyoruz.
Kürt halkına düşman olanlardan dost olmaz, onların yalanlarına inanmayınız.
Ortadoğu’da Kürdistan coğrafyası ve elli milyon Kürdün yaşadığı topraklar, özgür ve mutlu günler yaşamanız için herkese yeter.
Özgürlük şehitlerinin önünde onur ve vicdan sorumluluğunuzu hatırlayınız.
Çatışma değil birleşme ve dayanışma zamanıdır.