Herkes ve her kurum Türkiye’de dinleniyor ve izleniyor.
BDP Grup Başkanvekili olduğum 2012 yılıydı. Mecliste Başbakanlık ofisi benim odama 50 metre ötedeydi. Aynı çay ocağından çay içerdik. Polislerin Başbakan R.Tayyip Erdoğan’ın ofisinde böcek araması yaptıkları haberi geldi.
Prizlerine, lambalarına, zulalarına, her yere yerleştirilen böcekleri bulmuşlardı.
2010 yılında Meclis Maden Araştırma Komisyonu ile Kanada Toronto’daydık.
Mayıs ortalarıydı, Internete bomba gibi bir haber düşmüştü. Deniz Baykal’ın şantaj kaseti yayınlanmıştı.
Sosyal medya çalkalanıyordu. İlginç olan ınternete düşen haber Toronto kaynaklı
IP üzerinden dünyaya yayılmıştı. AKP milletvekillerine sormuştum kim koydu bunu, bilmiyoruz dediler.
Çok geçmeden 2011 yılı yine Mayıs ayı ortalarında MHP’nin şantaj kaset peş peşe ınternete verildi. Başkanlık Divanı üyesi 10 kişi istifa etti.
Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde, AKP cenahında aday tesbiti sırasında şantaj kasetleri konuşulmaya başlandı.
Bir çok gazeteci, sanatçı ünlü kişi aynı tehditle karşılaştı.
Bugün sosyal öedyaya ahlak ayarını çekeceğiz diyen AKP Başkanı,bütün bunlar olurken bir şey yapmadı.
Sonra gizli dinlemeler izlemeler, görüntüler şantaj ve yargılamaların birer parçasına dönüştü. 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları dört bakanın istifasına yol açtı.
Para kutuları sayma makineleri, kripto şifreleri delinerek dinelenen canlı telefon görüşmelerine dönemin Başbakanı ve oğlu da nasibini aldı.
Yüksek yargı dinleneniyordu.Genel Kurmay dinleniyordu.Ankara’daki yabancı Büyük Elçilikler dinleniyordu.Hukuksuzluk almış başını yürüyordu.
Derin bir el siyaseti, güvenliği, yargıyı medyayı yeniden dizayn etmek için kötülükte sınır tanımıyordu.
İşte tam da böylesi günlerde Mecliste Gizli Dinleme Araştırma Komisyonu kurulmuştu. BDP’den tek üye olarak ben yer alıyordum. Çünkü İki ayrı Meclis Araştırma Önergesi vermiştim.
23 Ocak 2013 tarihinde Mecliste Araştırma Komisyonu kuruldu. Basında ‘’Böcek Komisyonu’’ olarak adı geçen komisyon ilginç hukuksuzluklar tesbit etmişti.
Raporu yazdık,muhalefet şerhimizi düşmüştük. İsteyen Meclis sayfasından raporu okuyabilir.
Önce MİT’e gitmiştik. Kapıda bizi bordo bereliler karşıladı. Telefonlarımızı araçlara bırakmamız istendi.
MİT kanunu yeni çıkarılmıştı GES Komutanlığı dahil tüm dinlemeleri yapabilecekti. MİT mebsupları ancak;Başbakanın izni ile soruşturulabilecekti.
Başbakan Erdoğan’ın ofisinde böcek bulan MİT Teknik İstihbarat Daire Başkanı ve üç MİT yetkilisi bize yasal düzenlemeler konusunda sunum yaptılar.
Kendisi de kaset kurbanı olan MHP’li üye şantaj kasetlerini sordu,cevap alamadı kısa bir gerginlik yaşandı.
Ben ROBOSKİ katliamını, Paris’te üç Kürt kadın siyasetçiye yapılan suikastları, gazetecilerin ve yazarların kod adı ile dinelemelerini sordum.
Pastör,Elizabeth, Caşıt, Arashi Qurzad,Hossain Seyfullah kod adlarına yargıçlar nasıl izin vermişti. MİT nasıl dinlemişti, basına yansıyan ‘’Ajan-Yargıç işbirliği neydi’’ MİT yetkilileri sıkışmya başlamıştı.
Aldığımız cevaplar ’’Devlet Sırrı’’ veya ‘’Yargıda’’ denilerek geçiştiriliyordu.
Tam o sırada MİT Müsteşarı Hakan Fidan içeri girmişti. CHP’li üyeler Baykal kasedini,MHP’li üyeler şantaj kasetlerini sordular.
Aldığımız cevap ‘’Yetkimizi Aşar ‘’ oldu.
Telekominikasyon İletişim Başkanlığı TİB inecelemeleri daha enterasandı.
Önleme dinlemelerini bir memur dahi yapabiliyordu. Adli dinlemeler için üç aylık mahkeme kararlar gerekiyordu.Sonra işin koayını buldular,Bir Sulh Ceza yargıcı Tüm Ankara’nın dinlenmesine karar verebiliyordu.
Sadece yerli GSM operatroları değil,yabancı GSM operatörleride dinlenebiliyordu.
GES Komutanlığı,yeni adıyla SİB elektronik istihbarat görevi icra ediyordu.Sinyalleri takip ederek MİT ve TSK’ya bildiriyordu. Bir çok suikast ve operasyon düzenleyebiliyordu.
ECHELON sisteminin ülkede uydu,havadan gerçekleşen haberleşme ile iletişim ortamlarında yurt dışına çıkan veya yurt dışından gelen haberleşmeleri teknik olarak izleyebildiği,hatta AB ve AP’ nun da dinlenebildiği belirtiliyordu.
TİB ziyaretinde sormuştuk, siyasi partileri milletvekillerini izliyormusunuz. Yetkili sırıtarak evet demişti,tüm muhalefeti izliyoruz.
17-25 Aralık operasyonları sonrası,TİB ve BTK’ da paralel yapı oluşturulması sonucu Ocak 2014 tarihinde üst yetkili 17 kişi önce sürgüne gönderildi. Sonra Kripto telefonların gizli dinlemenmesi nedeniyle tutuklandılar.
Aslında insanın aklı duruyordu,hükümetin en çok güvendiği kurumlar bir bir paralel olup çöküyordu. Ne olsa muhalefete oluyordu,gizli dinlemelerden tutukalanıyorlar, dokunulmazlıkları kalkan milletvekillerine cezalar yağdırılıyordu.
TİB’in altından bir başka kanalın başka yerlere bilgi sızdırdığı tesbit ediliyordu.
90’lı yıllarda Jitem,Genel Kurmay istihbaratı,GES gibi farklı dinleme ve istihbarat birimleri vardı. TİB bünyesinde merkezileşip,MİT bünyesinde bağımsız olarak yürütülmeye başlanmıştı.
İncelemelerimizde en garantili iletişimin akılsız telefonlar olduğu ortay çıkmıştı.
Kalem, anahtarlık, kravat iğnesi, gözlük, yüzük, düğme, kül tablası, masa aksesuarları, tablolar, lambalar her obje bir dinleme cihazı olabilirdi.
21.Yüz yılda iletişimin ınternetin,Twitter’in, Instegram’ın, Youtube ve Facebook’un daha bir çok kanal üzerinden haberleşmenin yapılabildiği bir çağdayız.
Dünyada 3.8 Milyar kişi sosyal medyayı kullanıyor. Türkiye’de 54 milyon kişi.
Dünyanın en büyük on milyarderi arasında Google, Facebook, Microsoft, Whatsap, Youtube şirketleri yer alıyor.
İktidarın gücü bunlara yetmez.
Sadece haberleşme değil aynı zamanda ticaret,bileşim yönetim kültür sanat olarak iki yaşındaki çocukların dünyasına giren bir güçten söz ediyoruz.
‘’Z’’ Kuşağı bu alanı en iyi kullananlardan. CB’nin programında ‘’OyMoyYok’’ dediler gündeme damgalarını vurdular.
Son günlerde sosyal medyada özel hayata ilişkin hakaretler nedeniyle,i ktidar yasak sansür kontrol yasaları çıkaracağız demeye başladı.
Zaten internet servis dağıtıcılarını yasalarla zapt u rapt altına almışlardı. Güdümlerindeki mahkemelerden siyasi talimatla istedikleri yasaklama kararlarını çıkarabiliyorlardu.
Medyanın özgürlüğüne zerre kadar değer vermeyen basın ahlakını ve özgürlüğünü ayaklar altına alan iktidar,daha büyük yasaklara gitmek istiyor.
İktidar Türkiye’yi Kuzey Kore, İran, Suudi Arabistan, Çin gibi yapmak istiyor. Yasaklı bir ülke George Orwel’in 84 romanı gibi herkesi izleyen bir iktidar olmak istiyor.
İktidar çok korkuyor. En küçük muhalefet sesi uykularını kaçırıyor. Sosyal medya muhalefetin nefes aldığı bir alandır.
Şantaj kasetleriyle iktidarını ahlaksızlık üzerinden sürdürenler,başkalarına ahlak ayarı geçmekten bahsediyor.
Şantaj kurbanı MHP ve Başkanı Devlet Bahçeli kendini sosyal medyada kapattı bile.
Türkiye’de medyanın yüzde 90’nı iktidarın kontrölünde. Muhalefet sesini ancak sosyal medya üzerinden duyurabiliyor.
İktidar Neks Filiz’den (CB Netfilix diyecekti) bile rahatsız, biz tarih yazıyoruz muhalefet dizi izliyor diyor. Doğru muhalefette yasaklara karşı ses vereceğine Dark ile La Casa De Papel muhabbetinde.
Sosyal medyanın gücü sınır tanımamasından geliyor.
Ulusal yasakları,yasaları her zaman aşan bir yol bulmuşlardır.
Trump’a kafa tutan Twitter başka küçük liderlere teslim olmaz.
Dünya borsalarında ticaret arenasında pazarlamada,basında iletişimde dünya pazarını elinde tutan dev sosyal medya şirketleri kendilerine yasak koyan devletlerin tüm gizli sırlarını, haberleşmelerini izliyor kaydını tutuyor.
İktidar İphone telefonlarda 6 bin liralık ücreti kadar Özel Tüketim vergisi alıyor.Yani şirketinden daha çok kazanıyor.
İktidarın kurduğu troller ordusu muhalefete her türlü ahlaksız saldırıyı yapıyor. Profillerine CB, Bayrak,Osmanlı arması resimleri koyuyorlar.Twitter bunların on bin kadarını sildi.
İktidarın istihbaratı, muhbiri en çok izlemeyi akıllı ınternet kullanan telefonlar üzerinden yapıyor. Başur’dai Rojava’da suikastlerini bir çoğunun bunun üzerinden yapıldığı bilgisi geliyor.
İktidar muhalefeti sürekli dinliyor. İçişleri Bakanları Meclis kürsüsünde utanmadan BDP milletvekillerini gizli dinlediklerini söylemişti.
Sosyal medya güçlüdür.
Yarın iktidarın en vahşi cinayetlerini katliamlarını, Kürt halkına karşı işlediği insanlığa karşı suçları bir anda ortaya çıkarabilir.
Bu nedenle iktidarın sosyal medyayı susturacak bir yasa çıkarması mümkün değildir. Ancak kısmi sınırlamalar sansürler getirebilir.
Onunda faturası iktidara çok ağır gelir.
Suriye’de Cihadist/ Kuvve-i Milliye dedikleri İŞİD,El Nusra, El Kaide gibi terör örgütlerine çetelere yardım eden devlet ve iktidar suçlamasıyla kendisini LaHey deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde bulabilir.
İktidar Don Kişot (Quijote) gibi yel değirmenleri yerine sosyal medyaya saldırabilir.
Muhalefet Sanço Panze gibi davranmak durumunda değildir. Basını susturulan gazetecileri tutuklanan bir ülkede basın özgürlüğünü daha etkin savunmalılar.
RTÜK muhalefet konuştu diye televizyonları kapatıyor, ağır para cezaları veriyor.Bir gün olsun kapatılan basın kurulularını ziyaret edip nöbet tutamazlar mı?
Ulusal Medyasını susturan iktidarların hiç şansı yok.
Er veya geç
Sosyal medyanın gücü karşısında hezimete uğramaya mahkumdurlar.