Hasta tutsak Soydan Akay’ın tahliyesi 4’üncü kez ertelendi

36 yıllık hapis cezasının 30 yılını  iki yıl önce dolduran ve koşullu salıverilme hakkı kazanan, kanser hastası politik tutsak Soydan Akay’ın tahliyesi Silivri Kapalı Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla 4’üncü kez ertelendi.

Silivri 9 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Soydan Akay 1993 yılında Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak” suçunu işlediği iddiasıyla idam cezası aldı. İdam cezasının kanunla ilga edilmesinden sonra cezası müebbet hapis cezasına (36 yıl) çevrildi.  İnfaz hukukuna göre 36 yıllık hapis cezasının 30 yılını dolduran mahpuslar koşullu salıverilme hakkını kazanmaktadır. Ancak Soydan Akay, 30 yıllık cezası 11.08.2023’te dolmasına  rağmen ve 2 yıl önce koşullu salıverilmesi gerekirken İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla tahliye edilmiyor.

Soydan Akay’ın tahliyesi son olarak 10 Şubat 2025 tarihli İdare ve Gözlem Kurulu kararı ile 4. kez ertelendi.

Konuyla ilgili olarak yazılı açıklama yapan Soydan Akay’ın avukatları Veysel Akay ile Esra Bilen, ertelemenin keyfi olduğunu ve hiçbir dayanağının bulunmadığını bildirdi.

Açıklamada şöyle denildi:

”Soydan Akay 32 yıldır içerde tutulan Akay ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olmamasına ve kanser hastası olmasına rağmen, 2018 yılının Nisan ayından beridir tekli hücrede tutulmaktadır. Yine 2018 yılının Nisan ayından beridir avukat görüşmeleri avukatları ile görüşmesinin kaydedilmesine ve görüşme esnasında konuşmaları duyacak şekilde bir görevlinin hazır bulundurulması” kararı ile kamera kaydına alınarak kısıtlanmaktadır.

Kısıtlama kararlarının 8 yıl boyunca aynı kopyala-yapıştır soyut gerekçelere dayandırılarak Soydan Akay’ın keyfi olarak sistematik olarak hak ihlaline maruz bırakılmasının yanı sıra Akay 8 yıldır cezaevi idaresinin yoğun gözetimi altındadır. Bu yoğun gözetime rağmen idare ve gözlem kurulu Soydan Akay hakkında düzenlediği raporda mahkumiyetine esas oluşturan terör örgütünden ayrılmadığına dair” karar vererek hukuka aykırı olmasının yanı sıra hayatın olağan akışına aykırı bir karar vermiştir.

Zira 8 yıldır avukat görüşmeleri dahi kamera ile kayıt altına alınarak izlenen ve yine 8 yıldır tekli hücrede tutulan, cezaevinde başka hiçbir mahpusla görüştürülmeyen bir mahpusun örgütle bağının olduğu iddiası aklen ve hukuken hiçbir şekilde açıklanamayacak bir durumdur. Böylesi bir iddia ancak ve ancak cezaevinde güvenlik açığı anlamına gekmektedir. Ki böylesi bir durumda cezaevi idaresine örgüt üyeliği soruşturması açılması gerekmektedir. Cezaevi idaresi hakkında bir soruşturma açılmayıp 8 yıldır ağır tecrit altında tutulan bir mahpus hakkında;

  • Hukuki hiçbir dayanağı olmayan istihbari bilgilere dayanarak kurum içi ve kurum dışı itibari bilgiler doğrultusunda Türkiye’deki ceza İnfaz kurumlarında barındırılan PKK terör örgütü tutuklu hükümlülerinin sorumlusu olarak biliniyor olması” şeklinde akıl dışı iddialarla idare ve gözlem kurulu raporunun düzenlenmesi hukuka aykırıdır.Kaldı ki istihbari bilginin tek başına hukuki bir delil niteliği bulunmamaktadır. Sadece istihbari bilgiye dayanarak tutuklama kararı bile verilemezken bir mahpusun idare tarafından hapishanede tutulmaya devam edilerek özgürlüğünün kısıtlanması kabul edilemezdir. Kaldıki bu istihbari bilgi 8 yıl içinde araştırılıp, gerekirse cezai bir soruşturmaya konu edilip hukuka aykırı bir bilgi olduğu tespit edilebilirdi. Ancak cezai bir soruşturma-kovuşturmada yargı makamları tarafından gerçekliğe kavuşturulmayan bu bilginin cezaevi idaresi tarafından bu tür keyfi kararlarla kullanması kabul edilemezdir. Bir kamu idaresinin yargı makamı gibi davranıp yetki gaspı yaptığı ortadadır.
  • Yine bir mahpusun 8 yıl boyunca avukat görüşünün kamera kararıyla kısıtlanması savunma hakkının açık ihlali olup 8 yıldır sistematik olarak verilen avukat kısıtlama kararının dayandırıldığı ve gerçekliği olmayan istihbari bilgiye karşı defalarca Anayasa Mahkemesine karşı başvurmamıza rağmen Akay hakkında bir karar verilmeyip bu istihbari bilginin aynı şekikde kopyala-yapıştır yapılarak infaz erteleme kararına gerekçe yapılması, idare ve gözlem kurulunun haklar bağlamından uzak hareket ederek 30 yıllık infazını tamamlamış bir mahpusun özgürlük hakkını gerçek dışı iddialarla elinden almaya çalıştığını göstermektedir.

 

  • Yine idare ve gözlem kurulu kararında Soydan Akay’ın Anayasal hak olan haberleşme hakkını kullanarak başka mahpuslarla yazışmaları “örgüt üyeliğinden hüküm giyen hükümlüler ile mektuplaşıyor” denilerek kriminalize edilmeye çalışılmıştır. Oysa idarenin bu keyfi elkoymalarının hukuken hiçbir kıymeti olmayıp bu kararlar gerekçe gösterilerek Akay’ın iyi halli olmadığı değerlendirmesi hukuka aykırıdır.

 

  • Yine idare ve gözlem kurulu kararında Soydan Akay’ın vasisi hakkında henüz kesinleşen bir mahkumiyet kararı olmamasına rağmen hakkında örgüt üyeliğinden kovuşturma yürütülmesi kriminalize edilmeye çalışılarak bunun Soydan Akay’ın infazının ertelenmesine gerekçe yapılması hukuka aykırı bir gerekçedir.

 

  •  Soydan Akay hakkında Selahattin Demirtaş’ın Onurlu Yaşam Yavası adlı savunmasını içeren kitabının cezaevinin disiplinini, düzenini ve güvenliğini bozabilecek ya da tehlikeye düşürürbilecek nitelikte olmasıyla birlikte devletimiz; katliamcı olmakla, güvenlik güçlerinin keyfi ve eylem dışı kanın dışı eylemler gerçekleştirmekle, yargı ve mahkemelerin bağımsız ve tarafsız olmamakla, gençlerin devlet tarafından dağa çıkarmaya mecbur bırakılması gibi asılsız ithamlarda bulunduğu” gerekçesiyle Soydan Akaya verilmesi yasaklanmıştır. Öncelikle hakkında yasaklama kararı bulunmayan bir kitabın bir infaz koruma memurunun kişisel değerlendirmesiyle el konulması ifade özgürlüğünün ihlali olup bu el koyma hakkında hukuki itiraz süreci yürütülmektedir.”

İlginizi Çekebilir

Anneleri tarafından öldürülen 2 çocuk toprağa verildi
IFJ’den Suriye’nin HTŞ’li hükümetine çağrı: Dünyaya tehlikeli bir mesaj gönderiyorsunuz

Öne Çıkanlar