Merhaba değerli basın emekçileri, değerli mücadele arkadaşlarım hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. 5 Haziran 2015 yılında Diyarbakır’daki saldırıda hayatını kaybeden 5 arkadaşımızı anarak başlamak istiyorum. Saldırıda, 400’e yakın arkadaşımız yaralandı. Buna karşı mücadele yürüttük, bundan sonra da mücadelemize devam edeceğiz.
Kürt ve Türkiye kadın hareketi mücadelesi seçimde rehberimiz oldu
Kritik iki seçimi birlikte karşıladık ve geride bıraktık. Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri açısından hem dün yaşadıklarımızın muhasebesini hem de gelecek dönemin nasıl inşa edileceğine dair yoğun çalışmalar yürüttüğümüz bir seçimi geride bıraktık. Seçimlere giderken yürüttüğümüz çalışmanın Yeşil Sol Parti ve HDP Kadın Meclisleri açısından rehberimiz elbette vardı. Kürt ve Türkiye kadın hareketinin yürüttüğü mücadele, dün olduğu gibi bugün de seçim ve seçim sonrasında bizim rehberimiz oldu, olmaya da devam edecek. Beyannamemizde, söylemlerimizde, mücadelemizde kadın mücadelesini büyütmeyi hedefledik ve bundan sonraki çalışmalarımızda da böyle devam edecek. Seçimlere giderken AKP-MHP iktidarına, tek adam rejimine karşı mücadelemizi en çok da kadın politikaları açısından ele aldık. Kadın düşmanı politikalar ve buna yeni dönemde eklenen kadın düşmanı ittifaklarla birlikte yeni bir hat çizmeye çalıştıklarının farkındayız. Ama biraz önce de ifade ettiğimiz üzere dün olduğu gibi bugün de kadın mücadelesinin kazanımlarını sahiplenmeye devam edeceğiz.
AKP seçimlere giderken kadın kazanımlarını hedef almaktan vazgeçmedi
Seçim sonuçları itibariyle kadınlar Yeşil Sol Parti ve HDP’nin yürüttüğü mücadeleyle 29 kadın milletvekiliyle eşit temsiliyeti ve en güçlü kadın temsiliyetini sağlamış durumdayız. Bizden önce çalışma yürüten kadın milletvekili arkadaşlarımız hem sokak hem de parlamentoyu kadın mücadelesi açısından en güçlü şekilde kullanmayı başardılar. Yeni dönemde bizim sözümüz; hem parlamontuyu hem de sokakları en güçlü biçimde korumak. AKP seçimlere giderken kadınların bütün kazanımlarını hedef almaktan vazgeçmedi. İstanbul Sözleşmesinden geri çekilme, istismar düzenlemesiyle kadınların ve çocukların geleceğini gasp etme, 6284’ü seçim pazarlığı malzemesi yapma, nafaka hakkını gasp etme, nefret söylemini derinleştirme ana hattıydı, bundan vazgeçmedi, bunu da ittifaklarla güçlendirmeye çalıştı.
Saldırılar karşısında geri adım atmadık
Kadın mücadelesinin çok uzun bir yolculuğu var. Geldiğimiz aşamada varlığımızın bile tartışıldığı bir parlamento karşımıza çıkmış durumda. Bizler AKP-MHP iktidarının, erkek devlet şiddetinin bütün saldırıları karşısında geri adım atmadık, mücadelemiz devam edecek. Hiçbir arkadaşımızın kuşkusu olmasın. Burada bulunan bütün arkadaşlarımız aslında bu mücadelenin en güçlü dinamikleridir. Eşbaşkanlık, eşit temsiliyet politikalarımız başta olmak üzere, hayatın her alanında kadınların varlığını güçlendiren politikalarımıza elbette devam edeceğiz.
Açığa çıkan parlamento bizlere çok güçlü bir mücadele yürütmemiz gerektiğini gösterdi
Kürdistan’da derinleşen özel savaş politikalarının olmadığı bir dünya, nefret cinayetleri ve söylemlerinin olmadığı bir dünya, kadın bedeni ve emeğinin sömürülmediği bir dünya, sadece tahayyül ettiğimiz bir dünya değil; mücadelesini yürüttüğümüz bir dünyadır. Sokaklar da gelecek de elbette bizim olmaya devam edecek. Açığa çıkan parlamento bizlere çok güçlü bir mücadele yürütmemiz gerektiğini gösterdi. Yürütülen saldırılar bu mücadelenin daha güçlü sürdürülmesi gerektiğini gösterdi. Seçim sonuçlarında bu iktidarın kendisine “Hayır” diyen yüzde 50 hat da toplumun yarısından fazlası kadınların haklı mücadelesinin arkasında olduğunu gösterdi.
Kadın mücadelesinin başarısı seçimlerle ölçülemez
Biz bu güçle seçim sonuçlarını ele alırken bir başarısızlık demiyoruz, çünkü kadın mücadelesinin başarısı seçimlerle ölçülebilecek bir başarı değildir. Dün neredeysek bugün de oradayız ve bunun güçlenmesi büyütülmesi gerektiğinin farkındayız. Ben yeniden bu mücadeleye emek veren bütün kadın arkadaşlarıma, her birimizin emeğimize sağlık olsun diyorum. Birlikte kazanacağız; sokaklar da bizim, mücadele de bizim.