Yaşamımızda çok sık olmasa da birçok kültürde kullanılan ‘Timsah gözyaşları’ kavramı hem büyüleyici hem de gerçekle gerçek olmayan duyguların dışa vurumunda kullanılır. Kullanılan bu kavramın neden ve niçin kullanıldığı birçok kişi tarafından bilinmemektedir. ‘Timsah gözyaşları’nın hem kültürel hem de biyolojik arka planı olmakla birlikte, burada daha çok gerçek olmayan duyguların gizlenerek gerçekmiş gibi yansıtılması, yani esas olan duyguların gizlenmesini ifade eder.

Birçok dilde kullanılan ve birçok kültürde atasözü niteliğinde olan ‘Timsah gözyaşları’ kavramı gerçek bir üzüntüyü ifade etmez; daha çok insan psikolojisini yansıtan ilginç bir metafordur. Kısaca ikiyüzlülüğün gizlenmesidir.

Günlük politik yaşamda birbirleriyle zıt görüşlere sahip kişiler, muhaliflerini ortadan kaldırmak için her türlü metoda başvurmaktan geri durmazlar. Özellikle de otokrasi ile yönetilen, tek adam rejimlerinde bu kavram politik ajitasyonun vazgeçilmez bir söylemidir. Demokrasi ile yönetilen toplumlarda da bu durum çok farklı değildir.

Diktatörler, ortadan kaldırmak, yok etmek için çalıştıkları muhaliflerden birinin ölümü veya ağır hastalığı durumunda toplumsal ortama göre onu sahiplenerek muhalefetin ve toplumun üzüntüsüne ortak olmaya çalışırlar. Genellikle üzüntülerini dile getirirken gözyaşı dökmekten de geri durmazlar. Burada toplumu aldatıp, gerçek olmayan sahte duygularla asıl duygularını -sevinçlerini- gizlerler. Amaç, gerçek niyetlerinin ve samimiyetsizliklerinin ortaya çıkmasına engel olmaktır.

Bugün, 15 Nisan gecesi İstanbul’daki evinde fenalaşması üzerine İstanbul Florence Nightingale Hastanesi’ne kaldırılan Sırrı Süreyya Önder’in acil ameliyata alınmasının üzerinden 14 gün geçti. Doktorlarının açıklamalarına göre Sırrı Süreyya Önder’in hayati tehlikesinin halen devam ettiği belirtilmektedir.

Kendisini barışa ve halkların kardeşliğine adayan bir muhalif olarak bilinen Sırrı Süreyya Önder’in bir an önce aramıza dönmesi, tüm dostlarının ve sevenlerinin en büyük arzusudur. Barış ve demokrasiyi yürekten arzu edenlerin üzüntüsü tarif edilemeyecek boyutta büyüktür. Lakin daha düne kadar iktidar tarafından düşüncelerinden dolayı yıllarca hapis yatırdıkları, yargıladıkları ve hakkında sayısız dava açtıkları bir muhalif olan Sırrı Süreyya Önder’e dökülen gözyaşları ve açıklamalar gerçek midir?

Yoksa gerçek olması gereken insani duyguların manipülatif bir şekilde iktidar tarafından kullanılarak siyasi sahtekârlığın gizlenmesi midir? İktidar tarafından ve iktidarın önde gelen politikacıları tarafından dökülen Timsah gözyaşları, toplumda var olan gerçek üzüntüyü paylaşıyormuş gibi görünerek siyasi rant elde etmekten başka bir şey ifade etmiyor.

Sonuç olarak, şayet Sırrı Süreyya Önder için dökülen gözyaşları gerçek ise, özgürlük ve barış istedikleri için tutuklanan ve dolu olan hapishanelerin bir an önce boşaltılması gerekmez mi? Onun yol arkadaşları HDP eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve onlarca HDP milletvekili yıllardır hapis yatıyorken, haklarında yeni soruşturmalar açılmışken dökülen gözyaşları olsa olsa timsah gözyaşlarıdır. Toplumun iktidar tarafından gösterilen sahte bir şefkate ihtiyacı yoktur.

Sırrı Süreyya Önder’in sahiplenilerek sürdürülen barış görüşmeleri, gerçek niyeti gizlemeye ve toplumda samimiyetsizlik hissinin önüne geçmek içindir. Samimiyetle sürdürülmeyen her görüşme, iktidara yalnızca zaman kazandırır.