Hizbullah sanıklarının yargılandığı ana dava dosyasında örgütün uyguladığı işkence videoları duruşma salonunda izlettirildi. Bu korkunç görüntüleri izleyen hâkim ve savcılar ile avukatlar başlarını çevirmek zorunda kaldı.”
Domuz bağları”, “mezar evler”, ve “satırlı cinayetlerle” 90’lı yıllara damga vuran terör örgütü Hizbullah davaları kapsamında yargılanan sanıklar teker teker tahliye ediliyor. Hizbullah’ın bir parçası olduğu iddia edilen HÜDA-PAR ise 4 milletvekili ile AKP listesinden Meclis’e girdi. Hizbullah sanıklarının tahliyesi HÜDA-PAR’lıların Meclis’e girmesi toplumda bir kaygı yaratırken ‘Hizbullah yeniden diriliyor mu?’ sorununu gündeme taşıdı. 90’lı yıllarda Hizbullah cinayetlerine kurban giden pek çok kişinin avukatlığını yapan Yaşar Altürk, Hizbullah gerçekliğini ve o dönem duruşmalarda yaşananları anlattı.
‘BİZİM DAMAT AJAN DEYİP KATLETTİLER’
Halk TV’den Seyhan Avşar’ın haberine göre; ilk aldığı dava dosyanın bir arkadaşının oğlunun Hizbullah tarafından öldürülmesine ilişkin dosya olduğunu aktaran Av. Altürk, “Arkadaşım, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi il yöneticisiydi. Benim müvekkilim ise bu ailenin namaz kılan, camiye giden bir oğluydu. Çocuk yine bir gün namaza gidiyor. Dindar bir amca, kızını bununla evlendirmek istiyor. Çocuk da kabul ediyor. Kızın ailesi Hizbullah’a yakınmış. Bu çocuk manifatura dükkanında bekleyen bir gençti. Dükkâna zaman zaman asker ve polisler geliyor. Çocuk çay ikram ediyor. Çocuğun eşinin kardeşleri ise ‘bizim damat ajan’ diyorlar, alıyorlar, sorguluyorlar ve öldürüyorlar. Kadın da babasını evine geri götürüyor” diyor.
KENDİ ÜYELERİNİ DE ÖLDÜRDÜ’
Hizbullah davalarında çok sayıda müştekinin avukatı olmasının, örgütü yakından takip e böylelikle başladığını belirten Altürk, “Biliyorsunuz Hizbullah iki gruptur. İlimciler ve menzilciler. İlimciler Hizbullah’ın silahlı kanadıdır. Menzilciler ise tebliğci kanattır. 90’larda işlenen cinayetlerde ilimciler Menzilcileri de öldürdü. Onlardan bayağı kaçan Menzilciler avukat bulamıyordu. Ben sosyal demokrat bir insanım. Duruşmalara girerken onların avukatlığını yapmamı istediler. Ben de kabul ettim” dedi.
‘HAKİMLER VİDEOLARI İZLEYEMEDİ’
Yargılamalarda her şeyin net bir şekilde ortaya konulduğunu aktaran Altürk, “Hizbullah şeffaf bir örgüttür. Neden mi şeffaf diyorum. Hizbullah yaptıkları tüm işleri, işledikleri tüm cinayetleri kayıt ltına alıyordu. Bu görüntüleri Beykoz’da bulunan örgütün lideri Hüseyin Velioğlu’na gönderiyordu. Sadece bu da değildi Velioğlu’na gönderilen. Örgüt mensupları bir özgeçmiş metni hazırlar bunları da merkeze gönderirlerdi. Beykoz’da düzenlenen operasyonda tüm belgeler ele geçirildi. Bu belgeler mahkemelere getirildi. Kimsenin bize iftira atıyorlar deme şansları yok çünkü tüm belgeler kayıtlar dava dosyalarında var. Ayrıca biz Hizbullah’ın cinayet videolarını duruşmalarda izledik. Hatta sorguladıkları kişileri de videoya alıyordu. Biz bunları da duruşma salonunda izledik. Korkunçtu. Hâkimler de dâhil zaman zaman sırtımızı döndük, zaman zaman ben dışarı çıktım bu görüntüleri izlerken.”
‘YARGITAY’IN İÇİNİ BOŞALTTILAR, TAHLİYE ETTİLER’
Hizbullah sanıkları hakkında tahliye kararları verilmesine değinen Altürk, “Yargıtay’ın içini boşalttılar. Bu kişileri tahliye ettiler. Mahkemelerde askeri üyelerin olması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından adil yargılama hakkının ihlali olarak değerlendirilmişti. Ben militarist biri değilim. Ancak Devlet Güvenlik Mahkemesindeki askeri üyeler hukukçuydular. Ayrıca şimdiki hakimden çok daha hukuka ve usule bağlı kişiydiler. Bugünlerde onları mumla arıyoruz. Hukuk, usül hepsi talan edildi. AİHM kararlarının ardından tüm sanıklar tahliye edildi. Şimdi yeniden yargılama yapılıyor. Ancak dosyaya gelen giden sanık yok. Kimileri Hizbullah’ın bittiğini sanıyor. Hizbullah hiç bitmedi. Halen faal. Hatta kamu kurumlarına yerleştirilmiş vaziyetteler” ifadelerini kullandı.