İran’da yargıçlar başörtüsü takmamaktan hüküm giyen kadın ünlüleri hapis cezası yerine kamu hizmeti olarak morglarda çalışmaya mahkum etti. Ayrıca bu kadınların normal işlerine geri dönebilmeleri için bir psikologdan akıl sağlığı raporu almaları şartı getirildi.
İran’da yetkililer, geçtiğimiz aylarda kadınların saçlarını örtmesine ilişkin mevcut yasayı uygulama konusunda nispeten esnek davrandı.
Şimdilerde ise ülkenin teokratik yönetimi, zorunlu başörtüsü uygulaması konusunda iş dünyasını yeni savaş alanının merkezi haline getirmek için yoğun mücadele içerisinde.
Bu hareketlilik, Jina Mahsa Amini’nin 16 Eylül’de ahlak polisi tarafından öldürülmesinin ardından ülke çapında patlak veren protestoların birinci yıldönümü öncesine dek geliyor.
22 yaşındaki Amini, İyiliği Emredip Kötülüğü Nehyetme (İrşad) birimine bağlı polisler tarafından başı yeterince kapalı olmadığı gerekçesiyle gözaltına alınmış ve sorguda yaşamını yitirmişti.
Ölüm hadisesi ülke genelinde aylar sürecek molla rejimi karşıtı protestoları beraberinde getirmişti.
Eylemlerde 530’dan fazla insan hayatını kaybederken en az 22 bin kişi gözaltına alınmış, çok sayıda idam cezası da infaz edilmişti.
Başı açık kadınların Tahran sokaklarında sıkça görüldüğü bugünlerde yetkililer, artık kadın çalışanların ya da müşterilerin başörtüsüz görüldüğü iş yerlerine baskınlar düzenlemeye başladı.
Başörtüsü, İslam dininin inanan kadınlara yönelik bir talebi.
İran’da başörtüsü ve kadınların önemli bir kesiminin giydiği vücudun her yerini kaplayan siyah çarşaf ise İslam Devrimi (1979) sonrası zorunlu hale geldi ve uzmanlara göre uzun süredir siyasi bir sembol halini aldı.
Başörtüsü uygun olmadığı iddiasıyla gözaltına alınan Amini’nin ölümünden sonra polis, daha geniş çaplı gösterilerden ve yönetime karşı gelmelerden kaçınmak için katı kıyafet kurallarını uygulamaktan bir süreliğine imtina etti.
“Başörtüsü eksikliğine kesinlikle son verilecek”
Ancak son haftalarda bu tutum değişmiş durumda.
Sertlik yanlısı Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Size söylüyorum, bu başörtüsü eksikliğine kesinlikle son verilecek.” tehdidinde bulundu.
Yetkililer arabalarda başörtüsüz görülen kadınlara uyarı mesajları göndermeye başladı.
Bu bağlamda vatandaşlara yaklaşık 1 milyon mesaj gönderildi. Zaman içinde yaklaşık 2 bin araca el konuldu ve 4 binden fazla kadın da savcılığa sevk edildi.
Bunu, güvenlik güçlerinin sosyal medyada iş yerinde başı açık kadın görüntülerine yer veren şirketler takip etti.
Polis, bu firmaları teker teker araştırdı.
Aylık 40 milyondan fazla aktif kullanıcısı olan ve son derece popüler bir dijital perakende satış sitesi olan Digikala’nın ofislerinden biri kapatıldı.
Çevrimiçi kitapçı Taghcheh ve sigorta pazarı Azki de kısa süreliğine kapatıldı.
Baskılar başkent Tahran’ın dışına da taştı.
Ülkenin kuzeyindeki Lahican kentinde yerel sağlık yetkilileri hastane ve kliniklere başı açık kadınlara hizmet vermeyi durdurma talimatı verdi.
Tahran’ın doğusundaki Damavand’da savcılar, başörtüsü takmayan bir kadına hizmet verdiği gerekçesiyle bir banka müdürü ve veznedarın tutuklanmasını emretti.
İran’ın Meşhed kentindeki kafelerde açık havada oturmak yasaklanırken, İsfahan’da sertlik yanlıları mağazalarda kadın ve erkeklerin karışık çalışmasını yasaklamayı tartışıyor.
Eğlence sektörü de mercek altına alınmış durumda.
Polis, başörtüsüz kadınların kamera arkasında çalıştığı film yapımlarını durdurmakla tehdit ediyor.
Yargıçlar ayrıca başörtüsü takmamaktan hüküm giyen kadın ünlüleri hapis cezası yerine kamu hizmeti olarak morglarda çalışmaya mahkum etti.
Keza bu kadınların normal işlerine geri dönebilmeleri için bir psikologdan akıl sağlığı raporu almaları şartı getirildi.
Washington merkezli düşünce kuruluşu Wilson Center’da araştırmacı olan ve 2007 yılında Tahran tarafından alıkonulan İran asıllı Amerikan vatandaşı Haleh Esfandiari, “Rejim, insanların meşru şikayetlerini ele almak yerine, başörtüsü takıntısını sürdürüyor ve sanki (rejimin) hayatta kalması kadınların mütevazı giyinip giyinmemesine bağlıymış gibi davranıyor.” eleştirisinde bulundu.
Yeni yasa tasarısı nedir, neyi öngörüyor?
İran Parlamentosu’nda görüşülen yeni yasa tasarısı kadınlara yönelik cezaları daha da ağırlaştırabilir.
Tasarı, başörtüsü takmayan kadınlar için 360 milyon İran Riyali’ne (720 dolar) kadar para ve hapis cezası öngörüyor.
Yasa tasarısı ayrıca okullarda, parklarda, hastanelerde ve diğer alanlarda cinsiyetlerin daha sıkı bir şekilde ayrılması çağrısında bulunuyor.
Ayrıca, başörtüsü takmayan kadın personeli ve müşterileri olan işletmelere gelirlerinin üç aylığına kadar para cezası verilmesini ve ‘suç işleyen’ ünlülerin ülke dışına çıkmalarının ve sahne almalarının yasaklanmasını öngörüyor.
Tasarı ayrıca istihbarat teşkilatlarının yanı sıra geçmişte ülke çapındaki protestoları şiddet kullanarak bastıran paramiliter Devrim Muhafızları’nın tamamı gönüllülerden oluşan Besiç güçleri birimine başörtüsüz kadınlara müdahale yetkisi de veriyor.
Sertlik yanlıları uzun zamandır Besiç güçlerinin başörtüsü konusunda topa girmesini talep ediyor ve bazıları da, cuma namazlarında İran Devrim Muhafızlarına hitaben, “Muhafızlar, sokağa gelin, başörtüsünün çıkarılmasına son verin!” diye slogan atıyor.
Kendisini hararetli bir başörtüsü destekçisi olarak tanımlayan 29 yaşındaki Rahele Kargarnejad, “İslam bunu emrediyor.” diyor.
Kargarnejad, 9 ve 11 yaşlarındaki iki kızının da çarşaf giydiğinin altını çiziyor.
Ancak teklif edilen yasa tasarısına yönelik eleştiriler şimdiden yükselmeye başladı.
Sertlik yanlısı eski bir İran Devrim Muhafızları komutanı ve şu anda Kültürel Miras, Turizm ve El Sanatları Bakanı olan İzzetullah Zarghami, zorunlu morg görevi gibi sert cezaların “başörtüsü sorununu çözmek yerine daha fazla ve önemli sorunlara neden olacağı” uyarısında bulunuyor.
İran Yüksek Mahkemesi de başı açık araç kullanan bir kadının arabasına bir yıl süreyle el koyan ve ehliyetini iptal eden bir alt mahkemenin kararını bozarak bu yönde bir emsal karara imza attı.
İran’ın önde gelen avukatlarından Mahmoud Alizadeh Tabatabei, yasa tasarısı kabul edilse bile, “kadınların çoğu buna inanmadığı” için söz konusu maddenin “anlamsız” olacağı değerlendirmesinde bulunuyor ve ekliyor:
“Yasanın uygulanabilir olmadığını görecekler.”
Bu arada reformist olarak bilinen siyasetçiler, İran’ın teokrasisini (dini yönetimi) sistem içinden değiştirmeye çalışırken başörtüsü tartışmasında da sahneye indiler.
Ülkenin en önde gelen reformistlerinden olan eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, başörtüsü zorunluluğunun “akıllıca ve verimli” olup olmadığının sorgulanması gerektiğini belirtiyor.
Bununla birlikte sertlik yanlılarının parlamentoya hakim olması ve mart ayında yapılacak seçimler öncesinde başörtüsü daha tartışmalı bir konu haline gelebilir.
Zorunlu başörtüsü karşıtı yorumlar yeterli olmayabilir zira reformistlerin popülaritesi, 2015’teki nükleer anlaşmanın çöküşünün ardından, yine ılımlı bir isim olarak görülen dönemin Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani döneminde hayli azaldı.
Sokaklarda birçok İranlı kadın ve kız çocuğu ise, olası sonuç ihtimaline karşın başörtüsü takmaktan vazgeçmiyor.
Bir ortaokulda öğretmen olan 37 yaşındaki Müjgan, “Tasarıyı duyduktan sonra kararımı verdim; okula tam kapalı gideceğim ama öğrencilerimi mümkün olduğunca başlarını açmaya teşvik edeceğim.” diyor.
Müjgan öğretmen, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Öğrencilerim bu konuda daha şimdiden benden öndeler.”
/euronews/