İstanbul’da Demokratik Kurumlar Platformu, tecridin kaldırılması ve Kürt sorununun çözümü için 13 Ekim’de Diyarbakır’da mitingle sona erecek “Komploya karşı direniyoruz, özgürlük için Amed’de buluşuyoruz” kampanyasına ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamada, Öcalan üzerindeki tecride karşı ve Kürt sorunun çözümü için ortak mücadele çağrısı yapıldı.
İstanbul’da Taksim’de bir otelde içinde siyasi partiler, kurumlar ve dernek temsilcilerinin de yer aldığı Demokratik Kurumlar Platformu açıklama yaptı. Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAYDER) Eş Başkanı Dilek Demir açıklamanın Türkçesini, DBP İstanbul Eş Sözcüsü Mevlüt Aykoç ise Kürtçesini okudu.
12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden 44 yıl geçtiği belirtilen açıklamada, “12 Eylül darbesi Türkiye’de resmî ideolojiyi, devlet-toplum ve devlet-demokrasi ilişkilerini derinden dönüştürerek tekçi, inkârcı, asimilasyoncu sistemi pekiştirmiştir. Darbe ürünü olan 1982 Anayasası ve sonraki süreçte gerçekleşen anayasal değişiklikler, darbecilerin siyasal ve toplumsal tasarımlarını güçlendirmiştir” ifadelerine yer verildi. 12 Eylül askeri darbesinin Türkiye halklarının üzerinde bir karabasan gibi dolaştığı vurgulanan açıklamada şunlar belirtildi: “Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştiren ve sınır ötesine taşan askeri saldırılar, demokrasi taleplerinin zor aygıtlarıyla bastırılması, sivil alanın her türlü hukuksuzlukla baskılanması, kadınlara yönelik sistematik ve ideolojik saldırılar, gençlerin geleceksizleştirilmesi, gelir dağılımındaki adaletsizliğin korkunç düzeylere çıkarak ekonomik krizin yükünün emekçilere ve yoksullara aktarılmak istenmesi Türkiye’deki mevcut tablonun özeti haline gelmiştir. Türkiye’de ister kimliğinden ötürü tanınma talep etsin, ister doğayı korumak istesin, isterse de bir gelecek fikrinin mücadelesini versin, hemen herkes rejimin baskısı altında ortak kaderi paylaşmaktadır.”
“AKP-MHP İTTİFAKI İTİBAR KAYBETTİ”
Abdullah Öcalan üzerindeki tecritle birlikte Kürt sorununun çözümsüzlüğe sürüklendiği belirtilen açıklamada “Mutlak tecrit ve iletişimsizlik politikasıyla demokrasinin kırıntıları bile süpürülmek istenmiş, derin yoksulluk geniş toplumsal kesimlere yayılmış, hak arayışlarına alan bırakılmamıştır” denildi. AKP-MHP ittifakı toplumsal desteğini büyük oranda kaybettiği belirtilen açıklamada, “Emrindeki kolluk ve yargı gücüne, büyük bir medya aygıtına, her türlü maddi kaynağa rağmen AKP-MHP ittifakı çürümüştür” ifadelerine yer verildi.
Kürt sorununda çözümsüzlüğün derinleştirilerek siyasal bir düğüm oluşturulduğu belirtilen açıklamada “Türkiye’de demokrasi ve barışa atılan bu siyasal düğümü çözmek için mücadelemizi daha da büyütmeliyiz. ‘Savaşa karşı barış, tecride karşı özgürlük’ diyerek Türkiye’yi içerisinde bulunduğu çoklu krizlerden kurtarmanın reçetesini hep birlikte yazabiliriz” denildi.
AKP-MHP ittifakının kaybetmesinin, 12 Eylül rejiminin kaybetmesi anlamına geldiği dile getirilen açıklamada, “Demokratik yaşamın inşasının ezilen halkların ve inançların ellerinde yeniden yeşermesini sağlamaktır. İmralı mutlak iletişimsizlik rejimine karşı mücadelenin kader tayin edici karakterinden hareketle ‘Gelin hep birlikte tecridi kıralım, özgürlüğe yürüyelim’ diyoruz” çağrısı yapıldı.
KAMPANYA MİTİNGLE SONA ERECEK
Açıklamada, bir ay sürecek, “Komploya Karşı Direniyoruz, Özgürlük İçin Amed’de Buluşuyoruz!” kampanyasının başlatıldığı ifade edildi. İmralı’daki tecride karşı ve Kürt sorununa demokratik çözümü getirmek için başlatılan kampanyanın 13 Ekim’e kadar süreceği belirtildi.
DEMOKRATİK KURUMLARA ÇAĞRI
HDK Eş Sözcüsü ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek yaptığı açıklamada darbe ve komploların hep halklara ve ezilenlere karşı olduğuna vurgu yaptı. İktidarın darbe ve komplo rejimini kalıcılaştırmak istediğini belirten Çiçek, Öcalan üzerindeki tecride de değindi. Kürt halkının statü talebinin iktidar tarafından tasfiye edilmek istendiğini belirten Çiçek, demokratik kurumları mitinge güç vermeye çağırdı.
/Kaynak: Evrensel Gazetesi/