27 Kasım’da kısa adı HTŞ olan Heyetul Tahrir Şam cihadistlerinin önce Halep ve 11 gün gibi kısa bir süre zarfında Şam’ı düşürmeleri Suriye’de radikal değişikliğe yol açtı. İsrail ordusu eş zamanlı olarak Golan Tepeleri’ni Suriye içine ve Lübnan sınırına doğru genişletti.
Başken Şam’ın sırtına dayanmış oldu. 13 yıldırı iç savaşın pençesinde kavrulan halk ise sadece barış ve sükunet istiyor. BBC muhabirlerinden Lucy Williamson ‘’yeni durumu’’ izleyerek yazdı.
Williamson izleniminde şu görüşlere yer verdi:
‘’Şam’dan arabayla bir saat uzaklıkta, Suriye’nin Hadar köyüne giden bir köy yolunda İsrail ordusuyla karşılaşıyoruz.
İki askeri araç ve tam muharebe teçhizatlı birkaç asker, doğaçlama bir kontrol noktasında görev yapıyor; özgürlüğünü kutlayan bir ülkede yabancı bir otorite. Bize el sallayarak geçmemizi istediler.
İsrail’in Suriye topraklarına müdahalesinin kanıtı olduğunu belirten yetkili, bunun 50 yıl önce bir ateşkes anlaşmasıyla oluşturulan ve BM tarafından izlenen tampon bölgenin geçici olarak ele geçirilmesi olduğunu söyledi.
“Belki gidecekler, belki kalacaklar, belki de bölgeyi güvenli hale getirip gidecekler,” dedi Hadar’da yaşayan Riyad Zaidan.
“Umut etmek istiyoruz, ancak bekleyip görmemiz gerekecek.”
Köy muhtarı Cevdet el-Tavil, Hadar’ın teraslarından açıkça görülebilen, İsrail’in 1967’de işgal ettiği Golan Tepeleri topraklarını işaret etti.
Burada yaşayan birçok kişinin hâlâ orada yaşayan akrabaları var.
Şimdi, İsrail güçlerinin kendi köylerinin etrafında rutin olarak hareket ettiğini görüyorlar. Köylerin bazı kısımları askerden arındırılmış bölgeye doğru içinde kalmış durumda. Yukarıdaki bir yamaçta, İsrail buldozerlerinin çalıştığı görülüyor.
Esad rejiminin devrilmesinden bir hafta sonra, buradaki özgürlük duygusu kadercilikle renkleniyor.
Cevdet et-Tavil, Suriye iç savaşı sırasında köylerinin milis gruplarına karşı nasıl kendini savunduğunu gururla anlattı ve bu uğurda ölen onlarca erkeğin portrelerini gösterdi.
“Kimsenin topraklarımıza tecavüz etmesine izin vermiyoruz. Ama İsrail bir devlettir – ona karşı duramayız. Eskiden bireylere karşı dik dururduk, ama İsrail bir süper güç” diyor.
Suriye’nin eski Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın bu ayın başlarında devrilmesinden bu yana İsrail, Suriye genelindeki askeri hedeflere yüzlerce hava saldırısı düzenledi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise işgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki İsrail yerleşim birimlerinin nüfusunu iki katına çıkarmayı planladıklarını açıklayarak, bu adımın Suriye’de açılan “yeni cephe” nedeniyle gerekli olduğunu söyledi.
Söz konusu planın açıklanmasından önce konuşan Suriye Geçici Lideri Ahmed eş-Şara, İsrail’in askeri manevralarının bölgede haksız bir tırmanışa yol açma riski taşıdığı uyarısında bulunarak, yönetiminin İsrail ile çatışma istemediğini söyledi.
İsrail Dışişleri Bakanlığı, Suriye ile ateşkes hattında faaliyet gösteren cihatçı grupların oluşturduğu tehditler nedeniyle bu eylemlerin gerekli olduğunu belirterek, İsrail’in buradaki askeri müdahalelerini “sınırlı ve geçici” olarak niteledi.
Hadar sakinleri çoğunlukla Dürzi cemaatinden oluşuyor. Dürziler, yüzyıllar önce ana akım Şii İslam’dan kopmuş, kendi aralarında sıkı sıkıya bağlı, içe dönük bir grup.
İsrail’in 1967 savaşında Golan Tepeleri’nin bir bölümünü işgal etmesi ve daha sonra tek taraflı olarak ilhak etmesi üzerine, oradaki Dürzilerin bir kısmı kalmayı ve İsrail vatandaşlığı almayı tercih etti.
Suriye Devlet Başkanı Esad’ı bu ay iktidardan indiren Suriye milis grubu Hayat Tahrir el-Şam’ın HTŞ lideri El-Şara’nın ailesinin kökenleri işgal altındaki Golan Tepeleri’ne dayanıyor.
Suriye kontrolündeki taraftaki bazı kesimler, İsrail’in planının kendisi için daha fazla toprak ele geçirmek olduğundan endişe ediyor.
İsrail, yıllardır Esad’ı destekleyen İran yanlısı milislerle orada mücadele ediyor. Bu sınır bölgesi, Tahran ile Lübnan milis gücü Hizbullah da dahil olmak üzere, elinde bulundurduğu vekil güçler arasında önemli bir silah tedarik rotası aynı zamanda.
Esad’ın düşüşü bu grupları ve İran’ı daha zayıf bıraktı. Ancak İsrail o zamandan beri askeri hareketliliğini yoğunlaştırdı ve etki alanını genişletmek için siyasi boşluktan yararlandı.
Ayrıca Esad güçlerinin ülke genelindeki üslerde bıraktığı askeri teçhizatı da gelecekte kim tarafından kullanılacağı endişesiyle
hedef alıyor.
İsrail Savunma Bakanı İsrael Katz, Pazar günü yaptığı açıklamada, İsrail için “yakın risklerin” devam ettiğini ve Suriye’deki son gelişmelerin, “isyancı liderlerin iddia ettiği ılımlı görünüme rağmen” tehdidi artırdığını söyledi.
Esad rejimi tarafından dışlanan ve HTŞ gibi Sünni cihatçı gruplar tarafından kâfir olarak hedef gösterilen Suriye Dürzileri, buradaki diğer birçok topluluğa göre İsrail’e karşı daha hoşgörülü.
Köy, İsrail’in burada tehdit olarak gördüğü İran destekli gruplara karşı savaşıyordu ancak Cevdet el-Tavil, bölgedeki ittifakların değiştiğini ve şu anda bu gruplarla bir anlaşmaya varmak için görüştüğünü söyledi.
Suriye, insanların tek bir müttefike güvendiği, tek bir düşmanla savaştığı bir yer değildir.
“Sadece barışa ihtiyacımız var,” dedi bana bölge sakini Riyad Zaidan. “Yeterince savaş, yeterince kan, yeterince zor hayat gördük – durmamız gerek” diye ekliyor.
Dürziler gibi dini azınlıklar Esad döneminde acı çekti. Ülkenin HTŞ’den gelen yeni liderleri, Suriye’nin çeşitli etnik ve dini gruplarına hoşgörü ve saygı sözü verdi.
Ancak sekiz yıl önce HTŞ El Kaide gibi küresel cihatçı gruplarla bağlantılıydı.
HTŞ’nin 2016 yılında El Kaide’den ayrılmasının ardından Cevdet et-Tavil’in oğlu Abdo, Suriye Ordusu adına savaşırken Hadar yakınlarında militanlar tarafından öldürülmüştü.
Bana 30 yaşındaki Abdo’nun öldüğü yolu gösterdi ve HTŞ’nin şimdi Suriye’yi kontrol altına alması hakkında ne düşündüğünü sordum. Cevabı ise şu oldu:
“İlk başta çetelerdi. Şimdi zalimden Esad kurtuldular ve iktidara geldiler. Adaletle yönetmeleri, güvenliği sağlamaları ve insanların haklarını güvence altına almaları gerekiyor. Değişip değişmedikleri henüz belli değil,Umarım söyledikleri gibidir.”
/BBC Word/