Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine karşı iki buçuk yılı aşkın süredir hukuki mücadele yürüten Kadının İnsan Hakları Derneği (KİH), iç hukuk yollarının tükenmesinin ardından davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı.
2021 yılının Mart ayında, kadınlar başta olmak üzere toplumun geniş kesimlerinin itirazına rağmen, Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararıyla bir gecede çekilmişti. Böylece Türkiye, bir insan hakları sözleşmesinden tek taraflı çekilen ilk ve tek ülke oldu.
Kadının İnsan Hakları Derneği (KİH) karara karşı Danıştay’a başvurarak sözleşmeden çekilme kararına itiraz etti. 28 Nisan 2022’de görülen duruşma, Danıştay tarihinin en kalabalık duruşması olarak kayıtlara geçti. KİH’in açtığı davanın duruşması ise 28 Kasım 2023’te Danıştay 10. Dairesi’nde yapıldı.
Duruşmada, İstanbul Sözleşmesi’nden yalnızca “kâğıt üzerinde” çekilindiği, ancak toplumun sözleşmeye sahip çıkmaya devam ettiği vurgulandı. KİH, asıl kazananın mücadeleyi sürdüren kadınlar ve LGBTİ+’lar olduğunu belirtti.
Danıştay 10. Dairesi, aralarında KİH’in de bulunduğu tüm başvuruları, Danıştay savcılarının aksi yöndeki mütalaasına rağmen, oy çokluğuyla reddetti. Ardından yapılan temyiz başvurusu da Aralık 2024’te reddedildi. KİH, kararın ardından Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruda, örgütlenme özgürlüğü ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ifade edildi.
Ancak Şenal Sarıhan ve 29 Ekim Kadınları Derneği gibi daha önce başvuru yapan kurumların dosyalarının Anayasa Mahkemesi tarafından gerekçesiz şekilde reddedilmesi, Anayasa Mahkemesi’nin KİH başvurusunda da farklı bir karar vermeyeceği yönünde güçlü bir kanaat oluşturdu. Bu nedenle KİH, iç hukuk yollarının tüketildiğini ve etkili bir başvuru yolu kalmadığını belirterek, 18 Nisan 2025 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruda, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin örgütlenme özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, etkili başvuru hakkı ve ayrımcılık yasağını ihlal ettiği; mahkemenin metodolojisine uygun olarak sırasıyla kanuni ve meşru bir sebep taşımadığı ve demokratik toplum düzeninde gerekli ve orantılı bir işlem olmadığı vurgulandı. KİH ayrıca AİHM’e gönderilen başvuruda, çekilmenin aşırı sağ grupların baskısıyla gerçekleştiğini, bu kararın ardından kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik saldırıların arttığını da ifade etti.
Mahkemenin Anayasa Mahkemesi kararını beklemeyi tercih etmesi durumunda, AYM kararının ardından AİHM’e yeniden başvuru yapılabileceği bilgisi de başvuruda yer aldı.
KİH konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Şiddetten uzak, özgür ve eşit yaşamak bir Cumhurbaşkanı kararıyla bizlere lütfedilmediği gibi, bir Cumhurbaşkanı kararıyla da elimizden alınamaz. Mahkemenin kararı ne olursa olsun bu gerçeği değiştirmez. Haklarımıza, varoluşumuza ve özgürlüğümüze yönelen politikalara karşı hem sokakta hem hukuk önünde mücadele etmeye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi bizim, vazgeçmiyoruz.“
/T24/