Kara Lejyon: Faşist, ırkçı, sömürgeci, yasadışı bir paramiliter örgüt modeli

Editörün notu: Klan, tarihte ABD de kök salmış ilk faşist, ırkçı, sömürgeci yasadışı paramiliter örgüt modellerinden. Kapitalist modeli bildiğimize göre, bu model dünyaya ihraç edilmiş de olmalı. Ancak paylaştığımız metindeki gibi kaynaklar olmadığı için bunu benzer olgulardan hareketle ancak tahmin edebiliyoruz….

Kara Lejyon: Faşist, ırkçı, sömürgeci, yasadışı bir paramiliter örgüt modeli.

Dana Frank / Jacobin.com. için yazdı:

Tipik olarak, bir arkadaş ya da akraba- bazen sadece bir tanıdık- potansiyel bir “üye “yi isimsiz bir örgütün özel bir toplantısına davet ediyordu. Arkadaş, amacın “koruma” olduğunu söyledi; iş bulmaya da yardımcı olabilirdi. Belirlenen gece alacakaranlıkta arkadaşı onu evden aldı ve içinde üç ya da dört adamın daha bulunduğu bir arabaya bindirerek Lima, Ohio’nun üç mil doğusundaki Henry Tapscott’un çiftliğine doğru yola çıktılar. Oraya vardıklarında acemi askerin etrafı aniden otuz, kırk, elli, yüz silahlı adam tarafından sarıldı- zifiri karanlıkta görmek zordu ama bazılarının el fenerleri vardı- göz yarıkları olan uzun siyah başlıklı cüppeler giymişlerdi ve tepelerinde beyaz kafatası ve çapraz kemikler olan siyah bir korsan şapkası vardı. Cübbede beyaz süslemeler, kırmızı saten astarlı bir pelerin ve keçeden kesilmiş ve göğse çengelli iğneyle tutturulmuş bir başka beyaz kafatası ve çapraz kemikler vardı. Acemiye diz çökmesi söylendi. Sırtına bir tabanca dayandığında, iki yanında duran iki cüppeli adam silahlarını doğrulttu. “Muhafızların kaptanı” üç soru sordu:

“1. Doğuştan beyaz, gentile, Protestan [sic] [bu, ‘intentionally so written’ deyiminin kısaltmasıdır. Orjinal ifadeler aynıyla aktarılmıştır, anlamına gelir] bir vatandaş mısınız? 2. Katılmak üzere olduğunuz bu organizasyonun kesinlikle gizli ve askeri nitelikte olduğunu anlıyor musunuz? 3. Bu örgüt düşmanlarımız tarafından kanun dışı bir örgüt olarak sınıflandırılıyor; böyle bir örgüte katılmaya istekli misiniz?”

Aday “evet” yanıtını verdiğinde, örgüt veya faaliyetleri hakkında hiçbir şey açıklamayacağına dair yemin etmesi emredildi, “bir emri kabul edeceğini ve gerekirse onu yerine getirmek için ölüme gideceğini” ve “partinizi unutacağını ve üstünüz tarafından emredilirse en iyi adama oy vereceğini” söyledi.” 

Bir “papaz” konuştu: “Tüm zencileri, Yahudileri, Katolikleri ve herhangi bir yabancı iktidara bağlılığı olan herkesi düşmanımız olarak görüyoruz. Goriller [sic] olarak elimize geçebilecek her türlü silahı, tercihen oy pusulasını kullanarak ve gerekirse silah taşıyarak savaşıyoruz.” Grubun hedeflerini açıkça belirtti: “Amacımız, bir düşmanımız hayatta kaldığı ya da nefes aldığı sürece düşmanlarımızı yıkmak, yerle bir etmek, yok etmek ve acımadan öldürmektir.” Acemi asker yemin ettikten sonra kendisine parola öğretildi- “göreve sadece üyeleri seçin”- ve hem yeminini hem de yemine ihanet etmesi halinde başına gelecekleri hatırlatması için saklayacağı 38 kalibrelik bir silah fişeği verildi.

1935 yılına gelindiğinde, Ohio’nun Lima kasabasında, toplam 42.267 kişilik nüfus içinde yaklaşık beş bin beyaz erkek bu yemini etmişti. Katıldıkları örgüt Kara Lejyon olarak biliniyordu. Bu örgüt, 1920’lerde patlayan ve daha sonra büyük ölçüde çöken Ku Klux Klan’ın bir koluydu. Kara Lejyon 1930’ların ortalarında Amerika Birleşik Devletleri’nin her yerinde yüz bin ila bir milyon arasında üyeye ulaştı- kaç kişi olduğunu kimse tam olarak bilmiyor- ve özellikle Ohio, Michigan, Kentucky ve Illinois’in yanı sıra Batı Virginia ve Indiana’da güçlüydü. 

Detroit’te üyeleri arasında polis komiseri, düzinelerce polis, bir savcı ve komşu bir şehrin belediye başkanının da bulunduğu bildirildi. En az elli kişiyi öldürdü: bazıları beyaz, bazıları Afro-Amerikan, bazıları sendika örgütleyicileri ve solcular. Malcolm X ve ailesi, Kara Lejyon’ un 1931’de Michigan, Doğu Lansing’de babasını öldürdüğünden ve onu bir tramvayın ezmesi için sokağa bıraktığından hep şüphelenmiştir.

Sadece Detroit’teki cesur polis müfettişleri Mayıs 1936’da bir faili ortaya çıkarttığında Kara Lejyon ve faaliyetleri hakkında ulusal haberler patlak verdi ve nihayet birkaç kovuşturma başladı. Kara Lejyon’ un on iki üyesi Detroit’te Charles Poole adında beyaz bir Works Progress Administration işçisini öldürmekten yargılanırken, günlük manşetlerle ulusal alarm patlak verdi. Hollywood Lejyon hakkında iki film bile yaptı.

Benito Mussolini ve Adolf Hitler Avrupa’da yükselmeye devam ettikçe, Kara Lejyon’un kapsamı, gücü ve faşist doğası daha da netleşti (ama asla tam olarak netleşmedi), Senatör Huey Long ve “radyo rahibi” Charles Coughlin ABD’de milyonlarca sadık takipçi toplarken, ABD’de örgütlü bir faşist ayaklanmanın gerçek olasılığı ortaya çıktı. Sinclair Lewis’in 1935 tarihli ünlü romanı ve 1936 tarihli oyunu It Can’t Happen Here‘da ABD’yi ele geçiren kurgusal bir diktatörden bahseden A. B. Magil ve Henry Stevens, 1938 tarihli The Peril of Fascism başlıklı bir broşürde şu gözlemde bulunuyorlardı: “Gölgesini Amerikan sahnesine düşüren Kara Lejyon, gafil ve kuşkucuları sarsarak bunun burada da olabileceğini fark etmelerini sağladı.”

Muhabirler kısa süre sonra, Kara Lejyon’ un merkezinin, örgütün başındaki gizli ajitatör ve “tümgeneral” Virgil “Bert” Effinger’in evinde bulunduğu, kuzeybatı Ohio’da Toledo’nun bir saat güneyindeki küçük bir şehir olan Lima’ya odaklandılar. Onları Lima’ya kadar takip edebiliriz- sadece Lejyon’ un liderine değil, daha da önemlisi üyelerine, sıradan beyaz erkek ve kadınlara hitap etmesine ve 1930’larda beyaz üstünlüğünün, yerliliğin, antisemitizmin, Katolik karşıtlığının ve militarizmin sözde merkez ülkedeki normalliğine. The Nation o dönemde, “Bu korkunç örgüt sadece Amerikan yaşamında korkunç bir iz değil, aynı zamanda Amerikan iş ve siyaset yapısının içine yerleştirilmiş bir şeydir” diye yazmıştı.

Kara Lejyon 1936 yılının sonlarına doğru kovuşturmalar, ulusal öfke ve bireylerin bu örgütle alenen ilişkilendirilme isteklerinin azalması karşısında dağıldı. Ancak sonunda öne çıkan ve lejyonun durdurulmasına yardımcı olan her kahraman muhalif için, lejyona katılmış ya da lejyonu kapatmaya çalışanları aktif bir şekilde engelleyen tamamen suç ortağı bir yerel hükümet yetkilisi gizleniyordu. Bunlar arasında, 1934 yılında Lima’da bölge savcısı seçilmesi karşılığında Kara Lejyon’a katılan ve daha sonra ABD Kongresi’nde dört dönem görev yapan Robert F. Jones da vardı. Lima’dan FBI’a, Adalet Bakanlığı’na ve ABD Senatosu’na kadar uzanan Kara Lejyon’un hikayesi, kolluk kuvvetleri ve siyasi güç, bunları kimin kontrol ettiği ve hangi amaçlar için kullanıldığı hakkında çok tanıdık soruları gündeme getiriyor.

Bugün, Kara Lejyon Lima’da uzun bir gölge oluşturuyor. Burası derin bir Trump ülkesi. Orta Batı’daki beyaz işçi sınıfı erkeklerinin kalpleri ve zihinleri üzerine tartışmalar sürerken, Lima, Ohio’daki Kara Lejyon’ un tarihi dehşet verici derecede öğreticidir.

Silahlı ve Sinsi

Dahili olarak Lejyon, mangalar, bölükler, taburlar ve alaylar ve bunlara karşılık gelen erler, onbaşılar, çavuşlar, teğmenler, yüzbaşılar, binbaşılar ve albaylar ve bunların üzerinde dereceli generaller ile katı bir askeri yapıda çalışırdı. Her general sırayla Birleşik Devletler’in on üçte birini oluşturan ve ülkenin orijinal on üç kolonisini yansıtacak şekilde seçilen bir bölgeye komuta ediyordu. Hepsinin başında da Tümgeneral Virgil Effinger bulunuyordu. Kara Lejyon’un ayrıca “derece” olarak bilinen ve belirli faaliyetlerden sorumlu “Ayak Lejyonu”, “Gece Süvarileri”, “Kara Şövalyeler”, “Silahlı Muhafızlar” ve en tepede de seçkin “Kurşun Kulübü” adında yerel alt grupları vardı.

Bu hiper-militarize yapının büyük bir kısmı, İspanyol-Amerikan Savaşı gazisi Effinger’in kafasından çıkmış olmalıdır. Bir üye, Albert Erfer, ABD’nin Filipinler ve Meksika’daki savaşlarının yanı sıra I. Dünya Savaşı gazisiydi. Bu gaziler Lejyon’ un kullandığı askeri unvanlar ve selamlar konusunda bilgili ve rahat olmalı ve rütbelerinde yükselmeyi ve subay olmanın getirdiği kendini önemseme, hürmet ve onaylanmayı elde etmeyi arzulamalıydılar. Muhbirler, Lejyon’ un askeri unvanlarının iyi bilindiğini ve düzenli olarak kullanıldığını öne sürerek, üyeleri defalarca rütbeleriyle tanımladılar.

Kara Lejyon’un askeri kültüründe, ABD’nin Filipinler’deki, Küba’daki ve Birinci Dünya Savaşı’ndaki emperyal girişimlerinin ve hırslarının mirasını ve bunların tabandan gelen yerel faşizme zemin hazırlamaya nasıl yardımcı olduğunu görebiliriz. Kara Lejyon’un gerçekte ne yaptığına parmak basmaya çalıştığımızda, resim daha az kesindir. 1935’in ilkbaharında Cleveland’dan bir FBI ajanıyla konuşan üç farklı Lima muhbiri, “sırayla kırbaçlama mangaları, asma mangaları ve öldürme mangaları olduğunu duyduklarını ve şu anda ölüm listesinde sekiz isim olduğunu, ölüm emirlerinin Eyalet Karayolları Dairesi çalışanı olan Sidney, Ohio’dan General Sloan tarafından imzalandığını” söyledi- Effinger’in o sırada orada çalıştığını not edebiliriz. Ancak, düzinelerce kişinin öldüğü bildirilen Michigan’ın aksine, Lima bölgesinde hiçbir ölüm kamuya açık bir şekilde Lejyon’a atfedilmedi.

Hâlâ kısmi de olsa daha somut kanıtlar mala karşı işlenen suçlara işaret etmektedir. İtirafçılardan biri Effinger’in kendisine “yirmi adam alıp Lima, Ohio’daki Sigma Tiyatrosuna gitmesini ve orada gösterilmekte olan bir filmi yok etmesini emrettiğini” söyledi. Effinger’in White Angel adlı filme “Katolik inancını desteklediği gerekçesiyle” itiraz ettiğini söyledi. Ayrıca “Effinger’in evinin bodrum katında Federal Binaların Lejyon tarafından ele geçirilmesinin uygun olup olmayacağı konusunda bir tartışma duyduğunu” söyledi.

Effinger, Lejyon’un şehir dışındaki Twin Oaks ve Imperial adlı iki yol evini yaktığını söyleyerek övünüyordu. 29 Ocak 1934 günü sabah saat 3’te, Lima’nın iki ya da üç mil güneyinde bir dans salonu, kulüp binası ve barbekü yeri olan Twin Oaks yol evi, Lima News‘in “muhteşem bir yangın” olarak tanımladığı olayda gerçekten de yok oldu. Bir saat sonra, başka bir yangın şehrin batısındaki Bay ve Bayan Charles Reese’in evini yaktı. News, “Şehirdeki diğer yangınlar itfaiyecileri hafta sonu boyunca koşturdu,” diye bildirdi. Aynı sığınmacı Effinger’in kendisine Peacock Roadhouse’u yakmasını emrettiğini ancak kendisinin bunu reddettiğini bildirmiştir. Birçok kaynak Lejyon’un postaneyi yakmayı planladığını bildirmiştir. Mayıs 1935’te Ohio eyalet yasama meclisinin bir komitesi, Lejyon’un valinin kızına karşı tekrarlanan tehditlerden sorumlu olduğuna dair raporlar aldı.

Kara Lejyon’un en iyi belgelenmiş öfkesinin çoğu, askere alınmayı reddeden, aktif kalmayı başaramayan, firar eden veya ispiyonlayan erkeklere yönelikti. 26 Mayıs 1935’te, William H. Smith adında, tulum giymiş, sevimli görünümlü, elli beş yaşında beyaz bir çiftçi gazetecilere, bir önceki 29 Eylül’de, birlikte mısır biçerek geçirdikleri bir günün ardından, “genç bir akrabasının” arabayla gezmeyi önerdiğini söyledi. Başka iki adamı almak için durmuşlar, sonra da on beş mil uzaklıktaki başka bir çiftliğe gitmişler. Smith, “Yoldan yarım mil uzakta uzun bir patikaya girdiğimizde şiddetli bir yağmur yağıyordu” diye anlatıyor. “Şeytanın kendisi gibi giyinmiş iki adam arabaya doğru yürüdü. Her birinin bir elinde el feneri, diğerinde silah vardı.” Smith gazetecilere kaçmak istediğini ama çok şiddetli yağmur yağdığını söyledi. “Yanımdaki arkadaşlardan biri diğerine ‘iki acemi’ dedi. Ben de arabada oturup bekleyeceğimi söyledim.”

Smith akrabasının “küçük bir kulübeye” koştuğunu gördü, ancak Smith kulübeye girdiğinde akrabası ortalıkta yoktu. “Bir kutunun üzerine oturdum. Sıraya dizilmiş 12 acemi asker vardı ve tanıdığım bir adam onlar için kart dolduruyordu.” Lejyon üyeleri Smith’in kart doldurmadığını anlayınca adını sordular. Smith, “Adımın ne olduğunu biliyorsunuz,” diye karşılık verdi. “Bu çok fazla aptallık.” Gazetecilere verdiği demeçte, diğer acemilerin karşı koyamayacak kadar korkmuş olduklarını söyledi. “Kömür yiyen bir domuz gibi dişleri birbirine çarpıyordu.” Daha sonra, Smith’in hatırladığına göre, “hepsi bu teçhizatla süslenmiş” yaklaşık iki yüz Lejyon üyesi, acemileri bir ahıra götürdü ve burada “Effinger olması gereken, kalın sesli, iri yarı bir adam olan şef gazabo [sic]” “Demokratlar ve Cumhuriyetçiler hakkında bağırıyordu. ‘Hükümeti ele geçireceğiz ve kendimiz yöneteceğiz’.” Effinger acemi erlere Katolik olan varsa “buradan hemen gitseniz iyi olur” dedi. Smith “Katolik değilim ama gitmeye hazırım” diye cevap verdi.

Smith daha sonra Effinger’a doğrudan meydan okuyarak işe alınmasını protesto ettiğinde, Effinger bağırarak karşılık verdi: “Seni sarı …. Bu silahla beynini dağıtırım.” Bu noktada Smith “dışarı çıkmak için itişmeye başladı” diye anlatıyor ve “gecenin içine doğru koştu. Ama biri beni yakaladı ve dövüşmeye başladım, ama sanırım silah dipçikleriyle kafama vuruldu.” Bağlandı, bir mısır tarlasına götürüldü ve yere atıldı. Bir buçuk saat sonra, gece 12,30 civarında, “bir adam beşiğe geldi ve bana tekrar düşünmek isteyip istemediğimi sordu. Ben de ‘kesinlikle hayır’ dedim.” Sonunda, sabah 4,30 civarında, “yanlarıma silah sokarak” onu dışarı çıkardılar ve az önce olanları anlatırsa öleceğini söylediler. Ertesi gün Smith hikayesini şerife anlattı. Bundan iki gün sonra, kendisine “Anlatırsan ölürsün” diyen adamlar tarafından tehdit edildi.

Lejyon ayrıca katıldıktan sonra ayrılan erkekleri de rutin olarak tehdit etmiştir. FBI’ın 1935 tarihli bir soruşturmasına göre, “Tarikattan ayrılan kişilere birçok kez yaklaşılmış ve konuşmamaları gerektiği konusunda uyarılmışlardır.” Bir muhbir kendisine “Effinger tarafından cemiyetin toplantılarına katılmayı reddeden bir adamın ‘kafasını kırması’ emredildiğini” anlatmıştır. Lejyon’un kabul yemini bu vahşi- belki de uygulanması zor- sözü içeriyordu:

“Bu ciddi yeminimin ve yükümlülüğümün tek bir kelimesini veya ima edilen sözünü açıklamadan önce, intikamcı bir Tanrı’ya ve merhametsiz Şeytan’a dua edeceğim ki uzuvlarım taşlarla kırılsın ve inçlerle kesilsin; Leş kuşlarına yem olsunlar diye, bedenim parçalansın, bağırsaklarım dışarı çıkarılsın ve havanın en iğrenç kuşlarına yem olsun diye; kafam yarılsın ve beynim yeryüzüne saçılsın, kalbim yerinden sökülsün ve kükürt alevlerinde kızartılsın diye.”

Katılım törenleri ve psikolojik manipülasyonları sırasında Lejyon üyeleri karanlıkta sahte asma sahneleri düzenliyor, sahte bir şifreyi tekrarlayarak talimatları ihlal etmiş gibi görünen bir Lejyon üyesi katılımcıların kısmen görebileceği şekilde derhal asılıyordu. Bay Carter adında bir muhbir, kurban rolünü birçok kez oynadığını bildirmiştir. 1934’te örgütten ayrıldıktan bir yıl sonra, iki ya da üç yıldır Lejyon’da aktif olan ve binbaşı rütbesine kadar yükselen George Scheid Sr adlı bir tesisatçı, Lima’da posta müfettişi olan J. F. Cordrey’e bilgi verdi. Scheid’in bildirdiğine göre, örgütten ayrıldıktan sonra kapısına “ya intihar etmesini ya da ülkeyi terk etmesini tavsiye eden” bir not bırakılmış. Bir noktada, “yaklaşık 50 araba dolusu adam evinin etrafında toplanmıştı.”

Oğlu George Jr. daha sonra şunları hatırladı: “Çocukluğumda bir gece babama saldırmak üzere giyinmiş birkaç araba dolusu lejyonerin evin önünde durduğunu hatırlıyorum.” Babasının kendisi gibi iltica etmiş iki arkadaşı da onu korumaya yardım etmek için oradaydı ve aralarında ordu gazisi Albert Erfer de vardı. Erfer babasına “iki arabayı tanıdığını ve arka kapıdan sıvıştığını” söylediğinde “babam masasında oturmuş mühimmat yüklüyordu”. Arabalar durmuş, “birkaç adam inmiş” ve Erfer öne doğru adım attığında, “içlerinden biri tabancasına bir an için göz atmış ve hayatınızda insanların bir otomobile bu kadar hızlı geri döndüğünü hiç görmemişsinizdir.” Scheid Sr iltica ettikten sonra, tesisat dükkanının etrafına güvenlik ışıkları yerleştirdi. Oğlu, “Yatağında silahları vardı” diye hatırlıyor. 2000 yılında Lima News ile yaptığı bir röportajda Scheid Jr, “babam yanında dolu bir silah olmadan yemek yemezdi. Nereye giderse gitsin silah taşırdı. Bir araba yavaşladığında ya da durduğunda kaldırımda durup silahına uzandığını hatırlıyorum.”

Bu anlatıların da gösterdiği gibi Lima’daki Kara Lejyon silahlar ve silah kültürüyle doluydu. İki yüz kişilik bu kabul törenlerine katılan her erkek muhtemelen silah taşıyordu. Kabul törenine katılanlara ateşli silah sahibi olup olmadıkları açıkça sorulmuştur. Posta müfettişi J. F. Cordrey Şubat 1935’te “Eğer bir tabanca, av tüfeği ya da tüfekleri yoksa bir tabanca edinmeleri ve bunu her zaman taşımaları emrediliyor” diye rapor verdi. Bir muhbir, bir FBI ajanına, Lejyon’un “başka bir ilçedeki bazı Katoliklere yapılan bir baskında … aldığını söylediği .45 Colt otomatik bir tabanca gösterdi. Ağustos 1935’te Lima’daki bir yetkili FBI’a “1 Eylül 1934’te ya da yaklaşık olarak” Lima’daki Allen County Tarih Derneği’ndeki bir vitrinden çok sayıda ateşli silahın çalındığını bildirdi. Bunlar arasında iki Alman Luger, bir Alman keskin nişancı tabancası, üç Amerikan yapımı tabanca ve revolver ile 45’lik için altmış beş mermi bulunuyordu. Yetkili, “Anladığım kadarıyla Kara Lejyon’un bazı üyeleri bu teçhizatı almayı planlamışlar,” diye bildirdi. “İnanıyorum ki Chas. Hartzog’un çaldığı ortaya çıkacaktır çünkü Kara Lejyon üyesi olduğu bilinen bu adam Memorial Hall’da çalışmaktadır.”

Daha güçlü silahların bolca bulunduğu anlaşılıyor. Scheid Jr’a göre, inisiyasyonların yapıldığı Tapscott’un çiftliğindeki ormanın derinliklerinde “bir mühimmat şarjörü” saklanıyordu ve içinde “patlayıcılar, yüksek patlayıcı şarjörleri… dinamit ve TNT ile dolu.” Babasının “iyi bir el doldurucusu olduğunu ve … silah ve mühimmat topladığını” hatırladı. Bir muhbir FBI’a “Effinger ve diğerlerinin D. C. W. Leech’in oğlu hakkında konuştuklarına kulak misafiri olduğunu, … oğlunun bir Thompson hafif makineli tüfeğe sahip olduğunu ve Federal adam gibi davranıp onu çağırmayı ve Lejyon için silaha el koymayı planladıklarını” söyledi.

Effinger’in kendi silah koleksiyonunun oldukça güçlü olduğunu varsaymak yanlış olmaz. Silah taşıma hakkını şiddetle savunuyordu. Ağustos 1935’te Detroit’teki bir Kara Lejyon toplantısına altı el bombası getirmekle suçlandı. Bir FBI muhbirine göre, Effinger’ın “evinde bodrumun kirişlerinde sakladığı büyük sarı bir haritası” vardı ve bu harita, Effinger’ın muhbire söylediğine göre, “ülkedeki tüm gizli tahkimatların yerini” gösteriyordu. Effinger, “Özgürlük Heykeli’nin altında kaybolan tipte birkaç büyük sahil savunma silahının gizlendiğini” iddia etti. 1936 yılında Lima’da Kara Lejyon üyesi olduğunu söyleyen bir adam Detroit savcısına verdiği ifadede Effinger’i evinde ziyaret ederken “bana metal bir boru ilişkisi olan ve Maryland Firewood’daki Birleşik Devletler Hükümeti zehirli gaz fabrikasında [işçiler] tarafından icat edildiğini iddia ettiği kare bir mekanizma gösterdi” demiştir. Effinger cihazın “Yahudi Ulusal kutlamaları gibi belirli bir zamanda” patlamasını sağlayabilecek bir zamanlayıcısı olduğunu söyledi. Bunu kışın yapmanın en iyisi olacağını belirten Effinger, “bu Yahudi sinagoglarının pencereleri kapalı olacak ve böylece gaz kaçamayacak ve Yahudileri tek bir tıklamayla yok edebileceğimizi kolayca görebilirsiniz. Bunu yapmak için sadece birkaç yüz adam ve bu mekanizmalardan birkaçı yeterli olacaktır.” 

Effinger daha sonra ona Amerika Birleşik Devletleri’ndeki sinagogların bir listesini gösterdi. Silahlar her yerdeydi, Scheid’lerinki gibi yemek masalarında çocukların yanına dizilenler de dahil olmak üzere daha görünür olanlar.

Lima’nın on iki mil doğusunda, bin işçinin korkunç koşullar altında soğan topladığı devasa Scioto Bataklığı yer alıyordu. Haziran 1934’ün sonlarında, Okey Odell adlı otuz sekiz yaşındaki bir toplayıcının öncülüğünde, yedi yüz işçi greve gitti. Temmuz ayına gelindiğinde, grev tırmanırken, üreticilerin kontrolündeki elli üç şerif yardımcısı grev hattına makineli tüfek ve göz yaşartıcı gaz yerleştirdi; grevciler taş attı, iddiaya göre birini bıçakladı ve otoyola çatı çivileri saçarak yardımcıların lastiklerini patlattı. Temmuz ayı başlarında bir gece, “otomobillerle seyahat eden kalabalık bir grup adam” gece saat 2’de Okey’in kardeşi Elijah O’Dell’in evine geldi ve Kara Lejyon’a mensup olduklarını açıkladı. Arabalarında benzin, nitrogliserin ve dinamit olduğunu söylediler. “Bize nerede yaşadıklarını gösterin,” diye teklif ettiler, “biz de onların icabına bakalım”- yani büyük yetiştiricilerin. “Gizemli kervanları” daha sonra sendikanın başkan yardımcısı W. C. Weis’in evine gitti, onu yatağından kaldırdı ve şöyle dedi: “Biz idam mangasıyız ve grevi devralacağız.” Ertesi gün yapılan bir sendika toplantısında, sendika lideri Okey O’Dell şunları söyledi: “Bu insanlara burada ihtiyacımız yok. Şiddet istemiyoruz. Buraya gelmelerini engelleyemeyiz ama onlara ihtiyacımız yok.”

Silahlar yine de daha fazla silah doğurdu. Yakınlardaki McGuffey kasabasında nitrogliserinin yol açtığı bir yangın, yetiştiricileri destekleyen belediye başkanının evini yaktı. Polis, elinde kanıt olmadan Okey O’dell’i tutuklayınca, iki yüz kanunsuz onu hapishaneden çıkarıp kasabanın dışına götürdü, dövdü ve bir yolun kenarına atarken, yüzlerce silahlı kanunsuz da kasabayı ele geçirdi. O’dell otostopla geri döndü ve kardeşiyle birlikte silahsız bir şekilde, kalabalığın onu öldürmesine meydan okuyarak kasabanın ortasına doğru yürüdü. Daha sonra büyük bir silahlı kalabalık O’Dell’in evinin etrafını sarmış ve “O’Dell’in ‘beni yakalamaya çalışan ilk adamı öldürme’ tehdidine destek vermeye hazır görünen arkadaşları tarafından minyatür bir kaleye dönüştürülmüştür.” Marion, Ohio’da yayınlanan Star gazetesinde yer alan bir fotoğrafta, O’Dell’in “savunma” ekibinin bir parçası olarak tanımlanan, değişik yaşlarda, yazlık elbiseler giymiş dört beyaz kadın, bir kanepenin üzerinde sıra sıra dizilmiş ve her birinin elinde kameraya sertçe doğrultulmuş bir silah görülüyordu.

Lima ve hinterlandında, Kara Lejyon hem silah kültüründen beslendi hem de onu daha da besledi. Gerçekten patlayan her silah, gerçekten yakılan her yol evi için, daha fazla şiddet tehdidi Lejyon’un gücünü ve terörize etme yeteneğini artırdı. 1935’e gelindiğinde Kara Lejyon, başında dengesiz bir fanatik ve emrinde paramiliter düzende binlerce adamıyla silahlı, tehlikeli ve tehlikeli fikirlerle donanmıştı.

/Çeviri: A. Halûk Ünal/

 

İlginizi Çekebilir

Diyarbakır Barosu’ndan anlamlı paylaşım: Hiçbirini unutmadık, unutturmayacağız..
Fernas madencileri ve Fernas şirketi arasında uzlaşma sağlandı

Öne Çıkanlar