Lozan’ın yüzüncü yılında ‘Büyük Kürdistan Konferansı’ düzenleyeceklerini belirten KNK Eşbaşkanı Ahmed Karamus, Kürtlerin birlik olmak dışında herhangi bir seçeneklerinin olmadığını söyledi.
Fransa ve İngiltere arasında Kürdistan’ı dört parçaya bölen 16 Mayıs 1916 tarihli Sykes-Picot Antlaşması’ndan 7 yıl sonra 24 Temmuz 1923’te, İsviçre’nin Lozan şehrinde Türkiye ile Britanya, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya tarafından Lozan Antlaşması imzalandı.
Kürdistan’ın dört parçaya bölünmesinin ardından Kürtlere dönük imha ve inkar konseptinin başlangıcı olan Lozan Antlaşması’nın yüzüncü yılı olan 24 Temmuz’da Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) öncülüğünde “Büyük Kurdistan Konferansı” düzenlenecek. Dört parça Kurdistan’dan 52 siyasi parti, kurum, aydın, yazar, sanatçı ve akademisyenler ile Êzidî, Hristiyan, Yaresani, Alevî inançlarının yanı sıra bağımsız Kurdistani kurumlar davet edilen konferansa, 500’ü aşkın kişinin katılması bekleniyor.
Kürtlere dönük imha ve inkar konseptine karşı mücadelenin Yol Haritası’nın belirleneceği konferansın sonuç bildirgesi de kamuoyuna açıklanacak. KNK Eş Başkanı Ahmed Karamus, yüzüncü yılına girilen Lozan Antlaşması’nı, konferansın önemini ve yeni yüzyılda Kürtlerin imha ve inkar konseptine karşı mücadelesine dair değerlendirmelerde bulundu.
YENİ BİR SÜRECE HAZIRLIK
Konferansın hazırlıklarını tamamladıklarını kaydeden Ahmed Karamus, Kürdîstan halkının ulusal tavrını, birlik ve beraberliğini göstermek adına önemli hazırlıklar yapıldığını söyledi. Konferans kapsamında 175 parti, sivil toplum örgütü ve inanç örgütleriyle temasa geçtiklerini aktaran Karamus, “Bu kişilerin görüşleri dinledik ve önerilerini aldık. Bu konferans önümüzdeki sürece katılım için bir hazırlık niteliğindedir. Ayrıca daha önce yapılmış olan toplantı, panel ve etkinliklerin sonuçları da bu konferansta paylaşılacaktır” dedi.
Kürdistan toplumunun tüm kesimleriyle görüşmeler yapıldığını ve bu görüşmelerin olumlu geçtiğini kaydeden Karamus, “Federe Kurdîstan Bölgesi’nde KDP dışındaki tüm parti ve örgütler olumlu bir tutum sergilediler. Konferansa katılacaklarını ifade ettiler. Rojava Kurdîstan’ında ENKS ile görüşmemiz olmadı ancak kendilerine konferansa katılmaları için davetiye göndereceğiz. Görüşme talepleri olursa onlarla görüşmeye çalışacağız. İran Kurdistan Demokrat Partisi (KDP-İ) ile de görüşmelerimiz oldu. İran’da siyasi partilerle görüşmelerimiz oldu ve konferansa katılacaklarını bildirdiler” dedi
SÖMÜRGEYE KARŞI DİRENİŞ
Lozan Antlaşması’nın Kürt halkının statüsünün reddeden bir anlaşma olduğunu belirten Karamus, konferansın da bu antlaşmaya karşı Kürtlerin tavrını ortaya koyacağını vurguladı. Karamus, Lozan Antlaşması’nın Kürtlerin iradesi dışında imzalandığını ifade ederek, “Tüm Kürdîstani örgütleri buna karşı tavır geliştirmiş ve konferansa katılacağının sözünü vermişlerdir. Bizler bu tavrı anlamlı ve önemli görüyoruz. Bu tavrımızı uluslararası topluma, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği Konseyi, Birleşik Arap Devletleri ve ulaşabildiğimiz tüm dünya ülkeleri ile paylaşacağız. Kürt halkı, bu anlaşmayı ilk günden beri kabul etmedi ve etmeyecektir. Kürt halkı, sömürge statüsüne karşı tavrını direnişiyle gösterdi. Kürt halkı varlığını, kimliğini, kültürel, sanatsal ve ulusal haklarını istiyor. Kürt halkının temsilini kabul etmediler ve Kürdistan halkının katılmasına fırsat vermediler. Ama 21’inci yüzyılda Kürt halkı böyle bir statüyü, böyle bir anlaşmayı hiçbir şekilde kabul etmeyecektir. Yeni bir anlaşma veya yeni bir çözüme gidilirse, bu ancak Kürt halkının iradesinin, dilinin ve Kürt ulusal demokrat haklarının kabul edilmesiyle mümkündür. Bu konferansta ortaya koyacağımız sonuç bildirgesi çerçevesinde bu alanda yetkin bir heyet oluşturacağız ve bu heyet çalışmalarını diplomasi alanında da yürütecek. Bu heyet Kürdîstan halkını temsil edecek” diye belirtti.
KÜRTLERE YAPILAN HAKSIZLIK
Kürt halkının artık sömürge dayatmasını kabul etmediğini dile getiren Karamus, “Kürtler ulus olarak, siyasi, toplumsal ve coğrafik olarak parçalara ayrıldı. Bu anlaşmada yer alan İngiliz, Fransız, İtalyan ve birçok devlet Kurdistan’a haksızlık yaptı. Kurdistan halkı vatandaşlık hakkından yoksun bırakıldı, siyasi ve kültürel hakları zorla ellerinden alındı. Bizce Lozan Antlaşması’nın altında imzası olan devletler, Kürt halkının haklarını ellerinden alan ve işgal eden devletler kadar suçludur. Bu bir insanlık suçudur, Kurdistan halkının meşru haklarına karşı işlenen bir suçtur. Bu nedenle bu antlaşmayı imzalayan devletler, bu suçun suç ortaklarıdır. Talebimiz, Lozan Antlaşması’na katılan ve kabul eden ülkelerin bundan sonra Kürt halkına yaptıkları haksızlıkları telafi etmeleridir” diye konuştu.
KÜRTLERİN İTTİFAK FIRSATI
Kürt halkının mücadelede baş aktör olması gerektiğinin altını çizen Karamus, “Şüphesiz 21’inci yüzyılda demokrasi Kürt halkının direnişiyle mümkün olacaktır. Kurdistan halkının kendi aralarında tartışması ve bir sonuca varması gerekiyor. Bu konferansta ittifakımızı ilan etmemiz mümkün ve bu bir fırsattır. Bizler bir grup olarak, tek parti olarak hareket etmiyoruz. Çok geniş bir vizyonla buluşup Kurdistan halkının çıkarlarını konuşacağız. Bu konferanstan büyük beklentilerimiz var. Bize ulaşan sayı her Kurdistan toplumunu temsil eden 500 kişi katılacaktır. Her kurum kendi görüş ve önerilerini sunacaktır. Dört kesimin de görüşlerini içeren bir ulusal deklarasyon yayınlayacağız” ifadelerini kullandı.
TEHDİTLERE KARŞI MÜCADELE
Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin planlarının Kürt halkının inkarı üzerine olduğunu vurgulayan Karamus, şunları söyledi: “Kürt halkını tasfiye etmeye çalışıyorlar. Kürtler söz konusu olduğunda, her şeyi bir kenara atıyorlar. Bütün çelişkilerini bir kenara bırakıp anlaşmaya varıyorlar. Rusya ve Suriye arasındaki görüşmeler, yeni bir anlaşmaya varacaklarının işaretidir. İran ve Irak’tan tehditler devam ediyor. Irak merkezi hükümeti farklı yöntemlerle Federe Kurdistan Bölgesel hükümetinin statüsünü ortadan kaldırmak istiyor. Aynı şey Baas rejimi için de geçerli. Birlikte hareket etmezsek, bu tehlike üzerimizde olacak. Biz görevimizi ve sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Çünkü biz ulusal bir kurumuz. Bize yöneltilmesi amaçlanan bu tehditlere karşı mücadelemizi büyüteceğiz. Bizlerin bu hassasiyetle hareket etmesi gerekiyor.”
Karamus, Kürdistan toplumunun tüm kesimlerinin konferansa katılması çağrısı yaparak, “Bazı taraflarla görüşmelerimiz olmamışsa bile sorumlu davranmalı ve konferansa katılmalılar. Kürdistan’ın her parçasından kişiler, kurumlar bu konferansa katılmalıdır. Sanatçıları, yurtsever aşiretlerin ileri gelenleri, farklı bireyleri sorumlu davranmaya ve bizimle iletişim kurarak bu konferansa katılmaya çağırıyoruz” dedi.