Bir olayı, bir olguyu değerlendirirken tarihsel, toplumsal bağlamından koparmamak gerekir. Yoksa o değerlendirme ya eksik kalır ya da hatalı olur.
31 Mart seçimlerini de böyle değerlendirmek lazım. Ve gelin 31 Mart yerel seçimleri öncesi gelişmelere kısaca bir bakalım:
Kürt hareketi bir süredir çok başarılı bir performans sergiliyor. Her alanda başarılı bir eylemlilik süreci yaşıyordu.
DEM Parti açısından en önemli şey; mayıs-haziran seçimleri sonrası tarihindeki eleştiri, özeleştiri süreçlerini çok aşan bir eleştiri ve özeleştiri pratiğini hayata geçirerek kendisine yakışanı yaptı. Zaten radikal demokrasiyi savunan bir partiye de bu yakışırdı.
İkinci önemli pratik ise tüm önceki partilerin tam olarak yapamadığı şeyi yaptı: Ön seçim sistemiyle aday belirlemesine karar verdi ve uyguladı. Önseçimle belirlenen adaylar artık halkın bizzat belirlediği adaylardı.
Yine DEM Parti’nin yaptığı en önemli işlerden biri de faşizm koşullarında sadece seçim ve sandığın demokrasi mücadelesi için yeterli olmadığı tespitinden hareketle sahaya, sokağa inmesi oldu.
Gemlik yürüyüşü bu pratiğin işaret fişeği oldu.
Kürt halkının ulusal-demokratik taleplerinin yeterli düzeyde dillendirilmediği tespitini yapması ve bu konuda yapılan eleştirilere doğru cevap vermesi de Kürt halkında moral ve motivasyonu artırdı.
Diasporadaki ve dünyanın her yerindeki pratik de bunlara eklenince moral ve motivasyon yükseldi. Halk desteğinin elde edildiği, kitlesel mücadelenin geliştiği bir süreçte seçimlere girdi.
8 Mart ve Newroz kutlamalarındaki kabarış ile bütünleşince de 31 mart’ta başarıyı taçlandırdı.
31 Mart yerel seçimlerinde DEM Parti’nin başarısına giden yol böyle döşendi diye anlamak gerekir.
Yani radikal-demokrasinin gerekleri yerine getirilince başarı ortaya çıktı demek daha doğrudur.
Özellikle seçim propaganda süreci çok iyi değerlendirildi. Gidilmedik yer, mekan kalmadı. Ulaşılmadık insan kalmadı. Hem kitlesel gösteriler hem bireysel ikna çalışmaları yapılarak kitleye büyük oranda ulaşılmış oldu.
8 Mart, Newroz ve seçim kampanyası sırasında en çok öne çıkan slogan ise ”Öcalan’a özgürlük” içerikli sloganlardı.
Çünkü Kürt halkı Öcalan’ın üzerindeki tecrit kalkmadan barışın olmayacağını çok iyi biliyor. Halk barış istemini bu talebiyle özdeşleştirmiş durumda.
Sonuç olarak Kürt halkı açısından başarı tartışılmayacak kadar açıktır.
Her seçimin olduğu gibi 31 Mart seçimlerinin de çok önemli sonuçları olacaktır.
Bu sonuçların en başında gelen savaş siyasetinin çökmesidir. Erdoğan-Bahçeli-Ergenekon ittifakının kaybetmesinin en önemli sonucu Kürtler kadar, Kürt olmayanların da savaştan zarar gördüklerinin ortaya çıkmış olmasıdır.
Yürütülen kirli savaşın, yıkım, yoksulluk, acı, talan, hırsızlık, adaletsizlik, hukuksuzluk getirdiği yeterli olmasa da anlaşılmıştır. Batıdaki seçim sonuçları da bunu gösteriyor.
Bu seçimin başka bir sonucunun Kürt siyasetinin paradigmasının halk tarafından bir kez daha kabul edilmesi ve onaylanmış olmasıdır. Paradigma bir kez daha test edildi ve kabul edilmiş oldu. Kürt halkı bu paradigmanın kendi kurtuluşları olduğunu, günün birinde bu sayede bir statüye kavuşacaklarını net olarak gördü.
Halk işgale, soykırıma, asimilasyona hayır dedi. Barışa, eşitliğe, özgürlüğe ve demokrasiye oy verdi.
Milliyetçilik satanlar da sandığa gömüldü. KDP’nin tüm desteğine rağmen Hüda-Par tetikçileri halktan yüz bulmadı.
Uygulanan ekonomik politika ret edildi. Hayat pahalılığı altında ezilen kitleler iktidarı cezalandırdı.
Osmanlı hayali, halife olma istediği de Erdoğan’ın kursağında kalmıştır.
Hükümet halktan onay almadığı için diplomatik avantajlarını da yitirmiş durumdadır. ABD, AB ve kimi destekçileri halktan onay almamış bu hükümete destek konusunda daha dikkatli davranacaklardır.
Başkanlarının tutuklanma ve kayyum atanma girişimlerine karşı halkın nasıl davranacağı van direnişiyle de ortaya çıktı
Direnişin kazandıracağı bir kez daha görülmüş oldu.
Bir uyarıyla yazıyı sonlandırayım. Bence hırsızlar birbirlerine düşecek ve AKP kısa vadede olmasa bile mutlaka parçalanacaktır. Eğer demokrasi güçleri güçlü bir alternatif ortaya çıkaramazlarsa sağ alternatifi yine kendi içinden çıkaracaktır.
Bunun için demokrasi, özgürlük, barış istiyorum diyen kişi, topluluk, parti, kurum kim varsa DEM Parti etrafında güçlü bir altenatif cephe oluşturmalıdır. Böyle bir cepheye ve birlikteliğe her zamankinden daha çok ihtiyaç vardı.
(Van’daki kahramanlık direnişi başka bir yazıya kalsın)