Günümüze kadar yapılan bilimsel çalışmalara, elde edilen verilere göre,d eprem merkez üssü olan bölgeye zarar verir, çevre yerleşim yerleri de kısmen zarar görür. Ana depremden sonra da daha küçük çapta artçı depremler olur. Artçı depremlerde biraz daha uzak çevrede daha az hasara neden olur.
Kürt-Alevi koridorunda bulunan Maraş, Pazarcık, Elbistan, Malatya, Adıyaman, Hatay’da gerçekleşen deprem ise bir gün arayla aynı merkez üssünde iki defa ana deprem oldu. Böyle bir deprem bundan önce görülmüş değil. Bundan dolayı bir deprem uzmanı arkadaşımın dediğini tekrarlıyorum: “Depremin kitabı yeniden yazılacak.”
Bu değerlendirmeyi bilim adamlarına bırakarak son deprem ile ilgili diğer konulara değinelim.
Son deprem ağırlıklı olarak Kürt-Alevi nüfusun yaşadığı koridorda bulunan il, ilçe, köylerin tümünü yıktı, yerle bir etti. AKP-MHP hükümeti ilk üç gün hiçbir girişimde bulunmadı, hareket etmedi, adeta ölümlerin çoğalmasını bekledi.
Rejimin Kürt-Alevi düşmanlığı derindir, tarihseldir. İsmet İnönü’nün ve diğerlerinün Kürt raporlarını, Şark İslahat planlarını hatırlayalım. Rejiminin yüz yıldır Kürtleri ve Alevileri yok etmek istediği bir sır değil.
Faşist rejimin 1977–78-79’da Maraş’ta, Pazarcık’ta, Malatya’da, Çorumda, Sivas’ta alevileri katlettiğini hatırlıyoruz.
Son on yıldır da daha önce başlatılan Kürt soykırımını tamamlamak istediğini biliyoruz.
Hükümete: “Devlet nerde!” diye soranlara verilecek cevap şudur: Devletin bombayla, kurşunla, tankla, topla zaten yok etmek istediği halkı deprem vurdu.
Rejimin yapacağını deprem yaptığı için rejim ve AKP-MHP faşist hükümeti 3 gün parmağını oynatmadı; “Bırakın, karışmayın, ölsünler!” dedi. Bombamız, kurşunumuz bize kalsın; geri kalanlar için kullanırız, dedi.
Şimdi ise depremim yarattığı ölüm ve yıkımı fırsata çevirmenin hesabını yapıyorlar. Öncelikle belki de seçimi iptal etmeye kadar gidecek ve sonrasını da kapsayacak bir plan uygulanıyor. Planın birinci ayağın olarak OHAL ilan ediliyor.
Şimdi soruyorum;MHP-AKP faşist hükümetinin deprem için OHAL’e ne ihtiyacı var. Zaten her şeyi Erdoğan kendine bağlamış, 83 milyonun kaderi onun iki dudağın arasında OHAL’ olmadan neyi yapamıyorsunuz da OHAL’e ihtiyaç duyuyorsunuz?
Asker, Mit, polis size bağlı. Savcı Erdoğan, hakim Erdoğan, hükümet Erdoğan, meclis çoğunluğu Erdoğan. Daha ne istiyorsunuz? Bugüne kadar ne yapmak istediniz de yapamadınız ki OHAL ilan ediyorsunuz?
Amacınızı biliyoruz, siz de vicdan,merhamet,insanlık yok. Bilinçli olarak 3 gün ölümleri seyrettiğinizi herkesin bildiğini biliyorsunuz. Gelişecek demokratik tepkileri engellemek; geriye kalan başta kürt muhalefeti olmak üzere muhalifler tamamen susturarak seçime gitmek istiyorsunuz. Yine de olmazsa seçimi ertelemek veya seçim sonucunu kabul etmeyerek ömrünüzü uzatmak istiyorsunuz. sizden savaş suçlarının,katliamların,hırsızlıkların hesabını sorulmasını engellemek istiyorsunuz.
Bunu da OHAL’e dayandırarak yapmak istiyorsuzuz, bunu biliyoruz, dünya alem biliyor.
İkinci ve uzun vadeli bir hesap da yıkılan Kürt-Alevi yerleşim yerlerinde geriye kalanları da Türkiye metrepollerine göndererek Kürt asimilasyonu tamamlanmak isteniyor. Kürt coğrafyasını tamamen insansızlaştırmak istediğinizi de adımız gibi biliyoruz artık.
Aileleleri depremde yok olan çocuklar alınıp nereye götürüldüklerini kimse bilmiyor. 1938 Dersim Katliamı sonrası geriye kalan Kürt çocuklarını Türkiye metrepollerine götürdünüz ve asimilasyonu dayattınız. Son depremde anasız-babasız kalan çocukları da benzer bir uygulamaya mı tabii tutmak istiyorsunuz? Çocuklarımızı götürmeyin, tarikatlara teslim etmeyin.
Çocuklarımıza kürt halkı sahip çıkar. Avrupa demokratik vicdanı da bu çocukları sahpsiz bırakmaz,şimdiden başta İsviçre olmak üzere Avrupa demmokratları böyle bir hazırlık içindeler, onlara teşekkür ediyoruz.
Avrupa ve diğer devletlerin gösterdikleri duyarlılık için teşekkür ediyoruz.
Tekrarlıyorum; Siyasal islamcı olan sizlere, Aleviler ve Kürt halkı güvenmiyor, çünkü sizde adalet yok,vicdan yok,hukuk yok, ahlak yok. Sizin DAİŞ zihniyetiyle aynı zihniyete sahip olduğunuzu da iyi biliyoruz.
Önemli bir gözlemim de duyarlı Türklerin bu depremde olağanüstü bir duyarlılıkla yardıma koştuklarıdır. Teşekkür ediyoruz. Halkların dayanışması olağanüstü. Siyasi islamcıların ise el avuç açıp daha çok ölümlerin olmasını beklediklerini iyi biliyoruz.
Özellikle İstanbul, İzmir, Ankara belediyeleri ve sivil toplum örgütleri dayanışma görevlerini yerine getirdiler.
Bugün KCK’nin sorumlu davranarak askeri eylemlerini durdurması da önemli bir gelişmedir. Çok zor günlerden geçtiğimiz bu süreçte bu karar sorumlu, doğru ve yerinde bir karardır. KCK’nin askeri eylemlerini durdurma kararını desteklemek, güç vermek her yurtseverin görevidir.
Hala 100 binlerce insanımız enkaz altında. Yaşamını yitirenlerin yakınlarına baş sağlığı diliyorum.
Dayanışmayla bu enkazı kaldırırız ama faşist rejimin enkazı nasıl üstümüzden kalkacak sorun bu!
NOT:
(Kız kardeşimin enkaz altında ölümünden dolayı arıyan, mesaj atan, yorum yapan tüm arkadaşlarıma, dostlarıma, yoldaşlarıma, canlarıma teşekkür ediyorum, desteğiniz karşısında duygularıma hakim olamıyorum.)