Reel sosyalizminin çöküşünden sonra tüm dünya sol’u büyük bir şaşkınlığı yaşadı, yaşıyor. Dünya’nın üçte birine egemen olan bir sitemin çökmesi elbette o sisteme inananlarda bir şaşkınlık, bir bunalım, bir moralsizlik yaratması doğaldır.
Tüm dünya sosyalist güçleri bu durumun yaşanmasına neden olan şeyin ne olduğunu sorguluyor. Sorunun teorik belirlemelerden mi yoksa yaşanan pratiklerden mi kaynaklandığını tartışıyor.
Ama Türk sol’u sanki hiç birşey olmamış gibi reel sosyalizmin kuruluş öncesi süreç varmış gibi bir hava içinde. Teorik kavramlarını da pratik adımlarını da buna göre belirliyor. Aslında Türk solunun başından beri Türkiye rejiminin sosyo-ekonok ve siyasal rejim tahlili yanlıştı. İlk günden itibaren Türkiye’nin sınırlarının doğal olmadığı, yapay olduğu görülmedi. 1923’de emperyalistler tarafından bu sınırların suni olarak çizildiğiyle hiç ilgilenilmedi. Kültürünün de derme-çatma bir kültür olduğunun gerçeğini hiç dillendirilmedi. Türk kültürü olarak kabul edilen kültürün Kürtlerden, Alevilerden ve çeşitli halklardan(ç)alınma olduğu onları hiç ilgilendirmedi. Bunlardan da önemlisi varolan her halk kendi devletini kurarken Türkiye’de bir devletin kurulduğu sonrasında ona uygun bir halk yaratıldığı gerçeğiyi onların dikatini bile çekmedi. Peki sol’un Türk devletinin bir burjuva devleti olduğu saptamasının yanlışlığına ne demeli?Türk devleti bir burjuva devlediti değildir. Burjuva devletlerinde burjuvazinin kadir-i mutlaklığı vardır. Finans kapitalin tam egemenliği sözkonusudur. ABD, Almanya, İngiltere, Fransa’da burjuvazinin kadir-i mutlaklığı vardır. Buralarda devlet burjuvaların malına, mülküne el koymaz, yurtdışına kaçırtmaz, öldürtmez… Türkiye’de böyle midir?Sabancı Türkiye’nin mozaik olduğunu söyleyince kardeşi öldürüldü.Cem Boyner Kürtlerden bahsedince ceza tehditleriyle ablukaya alındı,canını zor kurtardı. Sabancı’lar,Koç’lar malını mülkünü güvencede görmedikleri için yurt dışına kaçırdı. E, peki bu nasıl bir burjuva devleti oluyor? Neden biliyor musunuz? Türkiye’de devlet burjuvaların değil,burjuvalar devletindir. Tümü devletin arpalıklarından büyütülmüşlerdir. Bunun için devlete bağlıdırlar,mecburdurlar, mahkumdurlar. Devletin onlara sağladığı sermayelerini her an ellerinden tekrar alınacağı korkusunu yaşıyorlar. Bunun için devlete egemen değildirler, devlet onlara egemendir. Bakınız Koç Atatürk’ün zenginidir, Sabancı DP’nin zenginidir, Ceylanlar, Topraklar Özal’ın zenginidir, takunyalı zenginler de AKP’nin zenginidirler. Hepsi devletin partileri tarafından zenginleştirilmişlerdir. Osmanlı’dan TC’ye intikal eden tek zengin aile Eczacıbaşı ailesidir. Bir zamanlar Türkiye’nin nerdeyse en büyük zengini olan Uzan ailesi’nin başına gelenleri bilmiyor muyuz? Sosyo-ekonomik yapıyı doğru tahlil edemezseniz ona karşı doşru mücadele de veremezsiniz. Türk sol’unun durumu tam da budur.*
(Önümüzdeki bir Zana TV programımda bir Perşembe günü bu konuyu değererlendireceğim.)