Ortadoğu’yu bu arada Kürd coğrafyasını geçmişteki yaratıcılık ve doğurganlığına rağmen kötürümleştirenin, kurutanın, çıplaklaştıranın, zayıflatanın ne olduğunu bilmeden yeniden eski anaç doğurganlığına ve üretkenliğine kavuşturmak mümkün değildir.
Bu coğrafya 1500 yılı aşkındır kötürümdür, açtır, susuzdur, çıplaktır. Haydut ve barbarların zulmü altında inlemektedir. Eski, orijinal haline dönmeye çalışmak için debelenmekte ama bir türlü bu girdaptan çıkamamaktadır. Öylesine üzerinde oynanmıştır ki beyin, bellek parçalnmış adeta atomize olmuştur. Bunun nedeni şiddet yöntemiyle değiştirme, sahteleştirme kadar dinin, geleneğin dogmalaştırılmasıdır, iliklerine kadar dogmatizmin işlenmesidir. O halde kazanmak için kaybettiğin yerde başlıyacaksan dogmatizmle mücadele ile başlamalısın… Çünkü coğrafyamızın yetim haline getirilmesinin, üretkenliğinin bitirilmesinin en temel nedeni kabalaştırılmış, esterik değerinden boşaltılmış, doğruların en çarpıtılmış hali olan dogmalardır, dogmatizmdir. Günüze kadar ne dinler ne milliyetçilik ne reel sosyalist yaklaşım Ortadoğu’yu kurtarmaya yetmemiştir. Çünkü bu felsefik akımlar da dogmaların altında çözülerek soruna çare olamamış, kendileri birer dogma oluvermişlerdir. Bu çözüm önerileri de kanser hastasına asprin verme gibi hiçbir işe yaramamış, kördüğümün üstüne bir kördüğüm daha eklemiştir. Dogmatizm duygu ve düşünce dünyasını tutsak etmiştir, hayal dünyasını yıkmış, bilimsel gelişmeleri sabote etmiştir. Sanatı, edebiyatı, aşkı sahteleştirerek meta haline dönüştürmüş, insanlığa yararlı ne varsa önüne katmış, süpürmüştür Geriye Tanrı ile kul arasındaki şeyler, müritler, ziyaretler, hurafeler, falcılar kalmıştır. Bilimsel hayat adeta buzdolabına konup dondurulmuştur. Özgür düşünce, toplumsal yaşam öldürülmüştür. Bana göre zaman dogmatizme bir neşter atılarak Ortadoğu’yu çıkışındaki doğurganlığına kavuşturmak zamanıdır. Yeniden Avrupa’nın rönesansına benzer bir rönesansı yaşatmak büyük ve önemli bir çare olarak insanlığın önünde hedef olarak duruyor. Bu dogma hastalığı aşılmadan bilim ve teknikte, edebiyat ve sanatta ilerleme beklenemez. 16 yaşında bir kızı, birini sevdi diye diri diri gömmek aşağılık bir hastalık değil midir?Birinin bir bez parçasını bir ağaca bağlıyarak binlerce insanın ağacın sözde kutsallığı etrafında dönmesi nasıl bir hastalıklı durumdur? Bir bilim adamının cenazesine onlarca insanın katıldığı ama bir şeyhin cenazesine on binlerin katıldığı coğrafya nasıl bilim üretebilir?Bir nebze olsun yüreğimize su serpen son 40-50 yıldır demokratik Kürt hareketinin çağdaş, demokratik bilimsel bir yol olarak toplumsal hayatta yerini almasıdır.
O da olmassa artık herşeyin bitiği noktada olabilirdik, bir umut doğmuştur.